Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Beyoğlu’nda turist olmak

Yaşadığınız şehirde turist olmak gibisi yok. Hayatın karmaşasına verilmiş bir mola, kaosa küçük bir huzur duraklaması... İstanbul’un kalbi Beyoğlu, yeni yıla günler kala, renkli, hareketli, ışıl ışıl

Hepimizin zaman zaman küçük bir molaya, soluk almaya ihtiyacı oluyor. Bunu yapmak için aklımıza ilk gelen yöntem seyahat. Yaşadığımız yerden başka bir yere gitmek, bizi gündelik telaşlarımızdan, kaygılarımızdan ve elbette şehrin koşturmacasından uzaklaştıracak gibi hissediyoruz. O yüzden mola denince, aklımıza hemen bir seyahat bavulu hazırlamak geliyor.
Ama ya sorun içinde bulunduğumuz şehirde değil de bizdeyse... Ya bir yere gitmek yerine, düşünme biçimimizi, o anki ruh halimizi değiştirmek yeterliyse... Ya yaşadığımız şehirde turist olmak, bizi uzak diyarlara gitmiş kadar dinlendirebilecekse...!
Dünyanın hangi şehrinde olursanız olun, hiçbiri İstanbul kadar çok şey sunamaz size...
Ben bu duyguyla yola çıktım bundan birkaç ay önce... Düşünme biçimimi değiştirdim ve tatilleri, izin alma derdini bir kenara bırakıp, güzelim, canım, dünyadaki en sevdiğim şehir İstanbul'uma bir turist özeni göstermeye karar verdim. O günden beri, İstanbul bana en güzel yüzünü gösteriyor, en saklı köşelerini sunuyor...
Dünyanın dört bir yanından turistlerin uğrak noktası, Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen yerli turistin gözdesi Beyoğlu her zaman caziye merkezi ama bu günlerde daha bir hareketli.



Yeni bir yıla sadece günler kalmışken, İstanbul'un kalbi ışıklandırıldı, 2023'ü karşılamak için hazırlandı.
Neredeyse kuruluşundan bu yana; çok sayıda dil, din ve etnik kökene sahip insanın gelip geçtiği, yerleştiği ve izini bıraktığı hatta kuşaklar boyu yaşadığı bir dünya şehrinin en nadide rotası. Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'yla sıkı ilişkiler içinde olduğu 19. yüzyılda kent içinde özellikle Fener, Kumkapı, Balat-Galata-Pera gibi belirli bölgelerde ilginç yaşam biçimleri ve çevreler yarattı ve bunun en güzel izleri hâlâ duruyor.
İstanbul Saint Joseph Lisesi Okul Aile Birliği'nin düzenlediği, Mois Gabay'ın harika rehberliğiyle zamanda bir yolculuğa çıktık, üstelik valiz bile hazırlamadan...
Mois Gabay üç kuşak Beyoğlulu bir aileden geliyor. Mois Gabay'ın fikir önderliğinde kurulan 'İstanbul Tükenmeden' ekibi, ayakta kalabilmiş kültürel mirasın izini sürüyor. Düzenlenen turlarda bu mirası doğru tanıtan, önyargılardan arınmış bir turizm üretimi var. Eskiye özlemi, yeniyi kötülemeden yapıyorlar... Ki bu harika...
Biz de onun aile hikayelerinin ve Beyoğlu'nun kendi tarihinin ışığında sokak sokak dolaştık.
Bir tarihi yolculuktu bu, Taksim Meydanı'nın bir mezarlık olduğu dönemde konuşuldu, Cumhuriyetin ilanı sonrası Avrupa'nın en havalı bulvarı olması da, 1 Mayıs'ta 1977 ve 6-7 Eylül 1955'te yaşanan acılar da anımsandı, 80'lerdeki Maksim günleri de...




TARİHE SELAM ÇAKTIK
Taksim Meydanı'nda başladı turumuz. Bir tarafında AKM, diğer yanında Taksim Camii olan... Sıraserviler ve Tarlabaşı'nın ortasındaki meydanda, Atatürk Heykeli'nin altında buraların 1800'lü yıllarda Rum ve Müslüman mezarlığı olduğu, sonradan bu mezarların Piyalepaşa'ya taşındığını ve bugünkü Beyoğlu ve Pera'nın temellerinin atıldığını öğrendik.
Görkemli Taksim Camii'nin önündeki su sarnıçlarının yapılış öyküsünün adından, meydanın hemen girişindeki turizm ofisine girdik, suların taksim edildiği eski küçük su deposu, tarihin izlerini taşıyordu. Sonra rotamız Aya Triada Kilisesi oldu. 6-7 Eylül olaylarının en önemli mekanlarından biri olan kilisenin ardından, zamana ayak direyen Rebul Eczaneni ve karşısındaki 50 yıllık berber Hüseyin Selçuk'un dükkanına merhaba dedik...




YILBAŞI İÇİN HAZIRLIKLAR TAMAM
Ragıp Paşa Apartmanı, Circle d'Orient Binası, Anadolu Pasajı, Afrika Han, Mısır Apartmanı, Ağa Camii Sokağı'ndaki hâlâ ayakta kalan küçük esnafları ziyaret ettikten sonra.
Öğle Yemeği için Hacı Abdullah Lokantası'nda soluğu aldık.
Bir turistseniz klasikten şaşmayın derim ben. Türk mutfağının en keyifli rotalarından biri burası... Midelerimiz bayram ettikten sonra Galatasaray Lisesi, Postahane, Çiçek Pasajı derken kendimizi Nur-I Ziya Sokağı, Kallavi Sokağında bulduk... Bir zamanların Rejans, Markiz, Lebon pastanelerine, daha doğrusu kapılarına kilit vurulmuş hallerine hüzünlenerek baktık...
Beyoğlu'nun en önemli yapılarından biri olan Saint Antuan Kilise'sinde Noel hazırlıklarına göz attık ve tünelde bitirdik turumuzu...
Benden size naçizane bir tavsiye. Turist olmak için illa başka bir ülkeye ya da şehre gitmenize gerek yok. Olduğunuz yerde sabah uyandığınızda, "Ben bugün turistim" deyin ve yola çıkın, yol size görünecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA