Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İDİLİKANIN MUTFAĞI İDİL ÇİMRİN

Simitçi geldi

Tarihte bilinen gerçeklerden biri de, Osmanlı padişahlarının Ramazan döneminde verdikleri iftar yemeğinden sonra yolda saf tutan askerlere hediye ettikleri simitlerdir. Simit, padişah hediyesi olacak kadar değerli bir besindir. Bir anlamda saraylıdır.
Yeniçerilerin bir kolu olan sekban sınıfındaki fırınlarda çalışan kişiler, simitçi olarak adlandırılmakta, sarayda özel simitçi ustası olarak çalışan kişiler bulunmaktaydı. Evliya Çelebi bile Seyahatname'sinde İstanbul'da 70 simit fırınının olduğunu, buralarda 300 nefer çalıştığını belirtmiştir.



DOYURUCU VE UCUZ
Simitin yanındaki halka kelimesinin kaybolarak, tek başına simit olarak kullanılması çok uzun bir zaman almıştır. Tarihte ilk defa 18. yüzyılda halka-i simit yerine simit denildiği bilinmektedir. Bu dönemde sadece sarayda değil, halk arasında da rağbet gören bir besin olarak dikkat çekmektedir. Doyurucu olması ve ucuza mal edilmesi nedeniyle, her yerde halk fırınlarında pişirilerek, sokak satıcıları sayesinde şehirlerde her köşede satışa sunulmuştur.
1761 yılında börekçiler, ekmekçiler ve simitçiler arasında olan rekabet yüzünden, İstanbul kadısı simitçiler ekmek üretemez hükmünü koymuştur. Bunun etkisiyle günümüze kadar gelen simit fırınları işletilmiştir. 10 Haziran 1910 tarihinde simitçiler tarihte ilk defa toplanarak dernek kurmuş, 'Ekmekçiler ve Börekçiler' adlı cemiyetin içinde olmuşlardır.



FAST-FOOD OLARAK
Yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahip olan simit için, ülkemize has bir yiyecek denilebilir. Tarihimizde simit için verilen boşluk sadece 2. Dünya Savaşı'nda olmuştur. Çünkü bu dönemde un az olduğundan, simit yapımı yasaklanmıştır. Daha sonra yeniden simit normal yaşamdaki yerini almıştır.
Toplumumuzda geleneksel yiyeceğimiz olarak kabul edilen simit, 90'lı yıllarda fast-food akımının artması nedeniyle var olma mücadelesine devam etmektedir. Ülkemizde simit üzerine hizmet veren yerel zincirler oluşturulmuş, farklı tüketim seçenekleriyle, keyifli mekanlarda tüketilmeye başlanmıştır. Böylece simit fastfood tarzında bir besin olarak halka sunulmuştur. Simit etkileyici lezzetiyle, bunu tüketen kişileri bütünleştiren bir özelliğe sahip bir yiyecektir. Çünkü tüm dünyayı ele alsanız, toplumun her kesimi tarafından tüketilen bir besin zor bulursunuz. Simit şairlerin şiirlerine ilham kaynağı olmuş, kimsenin reddetmediği, insanların anılarına eşlik eden bir yiyecektir. Herkes onu çocukluğundan itibaren tanır, yetişkinliğinde dost olur. Mola vermek için, açlığı bastırmak için, fakirlere sunulan saray yiyeceği bir üründür. Çayla, ayranla ya da içecek olmadan tüketilebilir.



SİMİT
NASIL YAPILIR?
Başka bir ülkede göremeyeceğiniz simit; un, maya, pekmez ve susamdan oluşmaktadır. Bunun 3 çeşit türü vardır.
Taban simidi, fırın içine ekmek gibi kürekle atılmaktadır.
Tava simidi, tavada pişirilen türüdür.
Kazan simidi, az susamlı olan ve parlak görünüşlü simittir.
Simitteki renk ve lezzet farkı, şehirlerde farklı olması tamamen pekmezleme denen aşamadaki farklı uygulamadan kaynaklanır. Bu İstanbul'da soğuk, İzmir, Bursa, Ankara ve bazı illerde sıcak olarak yapılmaktadır. Sıcak yapıldığında pekmez ve su aynı oranda karıştırılarak kaynatılır. Halka şeklindeki simitler bu kaynar pekmezli karışıma batırılır. Yani bir nevi ön pişirme yapılır. Ardından susama batırılarak fırında pişirilir. Daha sonra buram buram nefis kokusuyla sunulur.



EV YAPIMI PASTANE SİMİDİ
MALZEMELER
HAMURU İÇİN:
1 su bardağı ılık su
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay kaşığı tuz
1.5 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı dolusu instant maya
Aldığı kadar un
ÜSTÜ İÇİN:
1 adet yumurta
3 su bardağı su
1 yemek kaşığı toz şeker
Susam
YAPILIŞI: Ilık su, süt ve sıvı yağı geniş bir kaba döküyoruz. Biraz karıştırıp ardından tuz, şeker ve mayayı ilave edip tekrar karıştırıyoruz.
Unu azar azar ekleyerek yumuşacık bir hamur elde ediyoruz. Simit hamurunun üzerine nemli bez örterek dinlendiriyoruz. Üç bardak suyu, bir yumurtayı ve bir yemek kaşığı toz şekeri çırpma teliyle çırpıyoruz.
Hamurdan ceviz büyüklüğünde bir parça koparıp elimizle yuvarlayıp uzun bir çubuk elde ediyoruz. Sonra bu uzun hamurumuzu ikiye katlayıp elimizle kıvırıyoruz.
Önce yumurta ve şekerle hazırladığımız suya, ardından susama bulayıp önceden ısıtılmış 120 derecelik fırında 20 dakika pişiriyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA