Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Aldatmak dizisinin Yeşim’i Asena Girişken: Aldatılırsam affetmem çeker giderim

Atv'nin sevilen dizisi Aldatmak'da rol alan Asena Girişken rolüne, diziye ve kariyerine dair samimi açıklamalar yaptı. Dizide Mustafa Uğurlu ve Vahide Gördüm ile çalışmanın kendisi için büyüm şans olduğunu söyleyen Girişken, canlandırdığı Yeşim karakteri için de 'her kadın kimseye ihtiyaç duymadan tek başına harikalar yaratabilir. yalnız kalmaktan korkmasına kızıyorum yeşim'in. ben o yüzden Yeşim'in hissettiklerine hak veriyorum ama yaptıklarına değil' dedi.

*Asena hanım öncelikle dizinin başarısını neye bağlıyorsunuz?

-İlk günden beri hepimiz bu işe çok inançlı ve özenliyiz. Hepimizin amacının ortak olması bunlardan biri. Hepimiz bu işe çok inanıyorduk ve iyi bir iş çıkarmak istiyorduk. Büyük, küçük sahne diye ayırt etmeden en doğrusunu bulup anlatmaya, oynamaya çalışıyoruz. Sahnelerin üstüne bir sürü şey konuşuyoruz. Benim için çok özel bir şey bu. Ayrıca da eşine nadir rastlanır bir şans. Belki daha bir çok şey sayabilirim; yönetmenimizin bu dünyayı kuruşu, set ekibinin çalışkanlığı, oyuncuların iyi kalpliliği, ekibin birbirine olan saygısı ve uyumu, senaryonun gücü… Bunları düşündüğüm zaman başarılı olması kaçınılmaz duruyor benim için zaten.

*Diziyi ya da oynadığınız sahneleri izleme imkanınız oluyor mu?

-Bir şey itiraf ediyorum ilk kez oynadığım bir işi baştan sona her bölümünü izledim. İzliyorum ya çok merak ediyorum. Elimize senaryo geliyor, hemen okumaya başlıyorum, sonra okuduğum sahnelerden 'aaa acaba burayı nasıl oynayacaklar' diye merak etmeye başlıyorum. Ben de diğer karakterlerin başına gelenleri nasıl yaşadığını seyircilerimiz gibi merak ediyorum.




*Mustafa Uğurlu ve Vahide Perçin gibi isimlerle karşılıklı oynamak nasıl bir deneyim oluyor sizin için? Set ortamından bahseder misiniz?

-Mustafa Uğurlu'nun partneri, Vahide Perçin'in karşısındaki kadın olarak oynayacak olmak beni çok heyecanlandırmıştı. Çok beğendiğim ve saygı duyduğum oyuncularla karşı karşıya oynayacaktım. Hatta Vahide Hanım ile ilk günlerimizde oynarken bir an durup şöyle düşündüm; karşımda duruyor, gözlerimin içine bakarak bir şey anlatıyor, gülüyor, kızıyor bir sürü şey oluyor biz sahneyi oynarken. Bir an kendime dönüp inanamıyorum sana Asena dedim. Şu an senin karşında, birlikte oynuyorsunuz. Benim için çok etkileyici ve kendime aferin dediğim bir andı aynı zamanda. "İyi ki hayallerinin peşinden koştun ve buradasın" dediğim bir andı. Sahnede bakışlarının, oyunculuklarının bana bir şey hissettirmesini çok seviyorum. Bu isimlerle çalışıyor olmak uzaktan çok ciddi görünse de ciddi olmakla beraber çok komik, eğlenceli, enerjik ve keyifli. Mesela Mustafa'yla sahnelerden önce çok gülüyoruz.

YEŞİM'İN YÖNTEMLERİ YANLIŞ

*Aldatılan bir kadın Yeşim… Kocasının başka bir hayatı ve karısı olduğunu sonradan öğreniyor… İkinci kadın olmamak için mücadele veriyor…Onun bu mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?




-Yeşim'in dünyası başına yıkıldı, doğru bildiği her şey yerle bir oldu. Küçük dünyası bir anda büyüdü. Kendini kocaman bir sorunun ve kandırılmışlığın ortasında buldu. Küçük bir kızı var ve yapayalnız bir kadın. Çok afalladı o yüzden ve birden ikinci sıraya geçti Murat'ın hayatında…Güvendiği, inandığı, tutunduğu tek daldı Murat. Bütün bu olaylardan sonra Yeşim'in doğru ya da yanlış mücadele etmekten başka şansı yoktu. İstediğini almak zorundaydı. Yöntemleri ve mentoru yanlış Yeşim'in.

*Canlandırdığınız Yeşim karakterine karşı hisleriniz nedir? Durumuna üzülüyor musunuz yoksa hak verdiğiniz yerler var mı?

-Yeşim'e ilk zamanlar çok üzülüyordum. İçindeki hayal kırıklığını anlayabiliyordum. Kızını düşünüyordu ve bu konuda çok çaresizdi. Hissettiği her şeye hak veriyordum, küçük düşürüldü, kabullenilmedi, onun da haberi yoktu bir şeyden, beş sene boyunca sahte bir nikahla kandırıldı. Çok ağır hisler bunlar. Yeşim başa çıkamadı bunlarla maalesef. Halbuki her kadın kimseye ihtiyaç duymadan tek başına harikalar yaratabilir. Yalnız kalmaktan korkmasına kızıyorum Yeşim'in. Ben o yüzden Yeşim'in hissettiklerine hak veriyorum ama yaptıklarına değil.

*Aynı durumda siz kalsanız, sizin tepkiniz nasıl olur?

-Böyle bir şey yaşayacağımı düşünmek bile çok kızdırıyor beni. Ben birini kandırmanın her türlüsünün çok ağır bir his olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize siz birini sevip ona güveniyorsunuz ve sırf siz ona inanmayı seçtiğiniz için sizi kandırabileceğini düşünüyor, çok ama çok acımasızca. O yüzden inanın buna nasıl tepki vereceğimi kestiremiyorum. Çok sessiz sedasız çekip gidebilirim de, her şeyi öğrenene kadar konuşabilirim de bilmiyorum. Büyük konuşmak istemiyorum fakat bunu affedemezdim galiba..




*Peki Güzide'nin durumu mu Yeşim'in durumu mu daha zor sizce?

-İkisinin de durumu zor bence. Güzide tek başına her şeyi yapabilecek bir kadın. Yeşim onun tam aksine yalnızlıktan, bir şeylerle tek başına mücadele etmekten korkan bir kadın. Güzide'ye göre işi daha zor bence. Hiçbir zaman ne yapacağını bilemiyor. Aklına gelen ilk şeye hemen inanıyor, çok çabuk parlıyor, düşünmüyor, kendinin farkında değil bu yüzden. Sorunu hep dışarıda arıyor. Kendi duygu ve düşüncelerinde boğuluyor bu yüzden de hiçbir şey göremez hale geliyor ya da yanlış görüyor. Yeşim daha karmaşık.

*Güzide'nin hakim olması Yeşim'in işini zorlaştırıyor bence. Kanuna karşı gelmiş gibi oluyor her seferinde, Güzide'de bu durumu doğal olarak lehine kullanıyor. Acaba Güzide, hakim olmasaydı Yeşim'in işi daha kolay olur muydu?

Tabi ki her açıdan bütün haklarını bilen bir kadınla karşı karşıya olduğu için Yeşim'in işi çok zor. Hemen hemen yaptığı her şey suç ve karşısındaki kadın bunların suç olduğunu biliyor. Yeşim daha kötü şeyler yapmıyorsa Güzide'den korkusundan yapmıyor şimdilik. Daha kolay olur muydu bilmiyorum ama Güzide de Yeşim gibi tepkiler verseydi ve anlamasaydı Yeşim'i (çünkü onu çok affetti )kesinlikle çok daha kötü olaylar gelirdi başına buna eminim.




*Yeşim'in Güzide'nin evine gidip 'boşan artık kocan seni istemiyor' diye bağırdığı bölümde Güzide'nin 'Kadın olarak doğulmaz, kadın olunur' diye adeta hayat dersi verdiği bir sahne vardı. Ne düşünüyorsunuz?

Mesela bu, üstüne çok konuştuğumuz bir sahne. Güzide ve Yeşim çok farklı şartlarda yetişmiş iki kadın. O sebeple problemlerin karşısında verdikleri tepkiler ve onları çözme biçimleri de oldukça farklı. Güzide'nin Yeşim'i sürekli affetmesinin sebebi ikisinin de aynı şekilde kandırılmış olması ve anne olmaları. Burada Güzide kadınlığı, mesleğindeki itibarı ve anneliği için savaşırken, Yeşim'in ikisini de kandırmasına rağmen, Murat için bu şekilde mücadele etmesi Güzide'nin bu cümleyi kurmasına sebep oluyor bence. Bu açıdan bakacak olursam kadın olunur çünkü kadın olmak neyi nasıl yapacağını tercih edip dayatılan normların aksine onu nasıl yaşayacağını seçebilme özgürlüğüdür bence. Başkasının özgürlüğünü ve yaşam alanını ihlal etmediğin sürece.

HER KADIN ANNE OLMAK ZORUNDA DEĞİL

*Yeşim sürekli çocuğunu bahane ediyor. Mağduriyetini çocuğunun üzerinden göstermeye çalışıyor. Sizce her kadın çocuk doğurmalı? Kadının kadın olması için çocuk doğurması gerekir mi?

Bence kadın olmak çok özel ve güzel bir şey. Ama ben her kadının çocuk doğurması gerektiğine inanmıyorum. Bazı kadınlar istemedikleri halde, toplum tarafından onaylanabilmek için kendini buna zorunlu hissediyor. Bazı yerlerde kadının toplumda var oluşunun çocuk sahibi oluşuyla tamamlandığı düşünülüyor. Çünkü bize eğer çocuk yapmazsan eksik kalırsın diye bir şey dayatılmış ne yazık ki… Bizim herhangi biriyle ya da herhangi bir şeyle tamamlanmaya ihtiyacımız yok. Kadınlık onun gerekliklerini yaptığında kazanılan bir şey değil. Bir insan getiriyorsun hayata bu mucizevi bir durum. İlk başta onu çok sevmek zorundasın. Ona bakmak, onun her açıdan sağlıklı, mutlu ve iyi bir insan olması için uğraşmak, bunlar çok büyük sorumluluklar. Onun her şeyinden hayatın boyunca sorumlusun. Buna evet demiş oluyorsun onu dünyaya getirdiğinde. Kimse bu sorumluluğu almak zorunda değil. Hayatı boyunca sizin yetiştirdiğiniz biçimde yaşayacak. Bu ve benzeri sebeplerden ötürü çocuğun çok bilinçli bir istekle yapılması gerektiğini düşünüyorum.




*Yeşim, yakın arkadaşı Burcu'nun da etkisiyle artık yalanların dozunu arttırdı. Tarık'ı kandırmaya devam ediyor. Sonunu, geleceğini nasıl görüyorsunuz Yeşim'in?

Ah Yeşim ah Yeşim…Burcu o sıralar ona tek destek gibi görünen kişiydi. Denize düştü Burcu'ya sarıldı. Yeşim'in yaptıkları bir şekilde ayağına dolanacak diye düşünüyorum. Çünkü durmuyor, sabırsız ve bu ona hep yanlış yaptırıyor. Yaptıkları karşılıksız kalmaz bence.

*Son izlediğimiz bölümde Güzide'ye yalvarmak zorunda kalıyordu? Artık akıllanır mı sizce?

Sanmıyorum Yeşim o an ne gerektiriyorsa onu yapıyor. Güzide'den gerçekten nefret ediyor ve kolay kolay bitmeyecek bir nefret bu. O an onu yapması gerekti çünkü gördüklerini anlatırsa planları çöpe giderdi. Yalvarmak zorunda kaldı ve yalvardı, o kadar.

*Anti bir karakteri canlandırmanın daha eğlenceli olduğu söylenir. Sizin içinde öyle mi?

Bence de öyle. Çok oyuncaklı çünkü. Yapacaklarını kestirememek falan heyecan verici… Bir de Yeşim böyle değildi. Dönüştü, onun dönüşümünü oynamak çok keyifli. Yeşim ile ben çok ayrı dünyaların insanıyız, neredeyse hiçbir benzer özelliğimiz yok. Bu da değişik hissettiriyor. Ben Yeşim'i oynarken çok ama çok eğleniyorum. Yeşim komik bir kadın bence.

İKNA KABİLİYETİ YÜZDE 99

*Craft Tiyatro'nun sitesinde sizinle ilgili: '14 yaşında tiyatro oyunlarında oynamaya başladı. Lisede yapılan mesleki eğilim belirleme testinde ikna kabiliyeti %99,9 çıkınca öğretmenleri tarafından hukuk bölümüne yönlendirildi. Fakat hayali oyunculuk olduğundan, ikna kabiliyetini bu yönde kullandı.' Diye bir bilgi dikkatimi çekti. Bu bilgiyi, yani böyle bir yeteneğiniz olduğunu, öğrendikten sonra hayatını ne yönde değişti? Bu ikna yeteneğinizin nerelerde faydasını gördünüz ya da gördünüz mü? Kimi ne için ikna etmeye çalıştınız mesela?

Açıkçası bunun farkında değildim, o testi yaptıklarında fark ettim. Arkadaş ortamında, okulda, yapılan etkinliklerde hep bir şekilde fikrimi kabul ettiriyordum. Farkında olmaya başladıkça birçok alanda çok faydasını gördüm. Baktığınızda işimin çok büyük bir parçası ikna kabiliyeti. Oyunculuğuma da hayatıma da çok etkisi var. Mesela oyuncu olmak istediğimde babamla annem çok istememişlerdi. Hukuk okuyup sonra yap oyunculuk diyorlardı ama benim içimde bitmek bilmeyen bir istek, bir tutku vardı. Başka hiçbir şey yapmak istemiyordum. Minik bir konuşmayla ikna etmiştim onları. Aile arasında anlatamıyorum ama; çok dürüst bir yerden, bu işi yaparsam ne hissedeceğimi eğer yapmazsam ne hissedeceğimi açıkladım onlara…İki hafta sonra oyunculuk okumam için onlar beni İstanbul'a gönderdi.

*Hukuk okumadığınız için pişmanlık duyuyor musunuz?

Hayır! Hem de hiç! Çünkü ben istediğim şeyi hep biliyordum ve çok emindim. Kendimi başka bir meslekte düşünemiyorum.

*Oyunculuk hayali kurmaya ne zaman nasıl başladınız?

Çok küçük yaşlarda başladı oyunculuğa ilgim. Kuzenim de oyuncu onunla birlikte küçüklüğümüzde aile toplantılarında kendi yazdığımız küçük sahneleri oynardık. Oyun kurmayı oyun oynamayı çok seviyordum. İlk sahneye çıktığımda, kesinlikle bu mesleği yaparak mutlu olabilirim dedim. Bu tutku, bu heyecan çok özel bir his. Çocuğum olursa ona küçük yaştan öğreteceğim şey, sevdiği işi yapması olacak! O zaman her zorlukla başa çıkmak daha az yıpratıcı. Zaten bin bir dertle uğraşıyoruz hayatımız boyunca. En azından bunun senin için bir anlamı olsun.

*Bir idolünüz var mıydı?

Oyunculukta küçük yaşlarda bir idolüm yoktu. Bu işi yapan herkese çok hayranlıkla bakıyordum, zaten nasıl yapıldığını da çözmeye çalışıyordum. Ama bu işi öğrenmeye başladıktan sonra hem birlikte aynı oyunda oynadığım ve her geçen gün daha da hayran olarak oynadığım kişi Zerrin Tekindor'du. Ona çok hayrandım, hala da hayranım :)

30'LAR ŞAHANE

*Arzu Tramvayı'nda da izlemiştim sizi. Tiyatro ne ifade ediyor sizin için? Yeni bir oyun olacak mı?

Arzu Tramvayı benim için çok değerli bir iş. Oradaki oyuncu arkadaşlarıma bayılıyorum. İnanılmaz güzel oyuncularla 3 sene boyunca harika zamanlar geçirdim. Müthiş şeyler öğrendim. Profesyonel olarak ilk oyunum. Benim bu işi yapma sebebim tiyatro. Hayatım boyunca yapacağım, yapmak istiyorum. Craft Tiyatro'da yeni bir oyunumuz oluyordu aslında ama pandemiden ötürü iptal etmek zorunda kaldık. Kesinlikle en kısa zamanda yeni bir tiyatro yapmak istiyorum. Şu an dizi yoğunluğundan ötürü olmaz ama bu yaz yeni bir oyun için provalara başlayabilirim.

*30'lu yaşların başındasınız. Nasıl geçiyor 30'lar? 30'lardan beklentiniz, yeni hayalleriniz nedir?

Ayyy 30 şahane! 30' a girdiğim ilk gün içime bir rahatlama geldi sebebini bilmiyorum. Büyümüş gibi hissettim ve bu ilk kez korkutucu değildi. Hala kıpır kıpır, enerjik ve biraz da deliyim ama bir sürü şey biliyorum. Kararlarımdan çok eminim, ayaklarım yere sağlam basıyor. Bu iş 30'uma girdikten 2 ay sonra oldu, uğuruyla geldi. Aşktan, işten, ailemden yana huzurla geldi 30. Mutluyum yani. Şu an iyiyiz 30'la, bütün beklentilerimi karşılıyor. Çok hayal kuruyorum. Umarım hepsini yaşama fırsatım olur. Sokak hayvanlarının barınmaları ve iyi şartlarda yaşamaları için çiftlik kurmak istiyorum mesela. İşimde hep daha iyisini yapmak istiyorum. Yeni deneyimler yaşamak, dünya turu yapmak, yurt dışında oyunculuğu deneyimlemek, bir süre İspanya'da yaşamak istiyorum mesela.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA