Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Beyaz atlet var giyersen!

Beyaz atlet bizim toplumun kırmızı çizgisi... Bizim erkekler seviyor! Ben almamayım, giyene de mani olmayayım!
Ama bu atlet-fanila konusu sosyolojik olarak farklı simgelenmiş vaziyette dünyada. En azından geçmişte öyleydi.
Mesela Amerika'da "wifebeater" beyaz atletli adamı tanımlamak için kullanılır. Oysa Türkçesi karısını dövendir wifebeater'ın.
Ne alaka di mi...



Beyaz atlet nasıl oldu da şiddet içeren bir terimi simgeler bir giysi haline geldi?
Hadi, zamanda küçük bir etimolojik ve moda turu atalım. Yıl 1947...
Amerika Detroit'teyiz. James Hartford Jr. isimli bir adam, karısını öldüresiye dövdüğü için tutuklandı. Bilin bakalım ertesi gün gazetelerde adamın fotoğrafındaki detay neydi? Adam beyaz atlet giyiyordu...



ALT SINIFLA İLİŞKİLENDİRİLDİ
Ama bu olay tek başına bir atlete wifebeater denmesine yol açmadı. Hollywood, alt sınıf, kaba erkekleri fanila ile ilişkilendirince olaylar da şekillenmeye başladı. Filmlerde şiddet gösteren adamlar beyaz atletliydi artık...
Çünkü atlet, göçmen statüsünün bir işaretiydi. O sıralarda beyaz atlet genellikle fakir İtalyan-Amerikalı erkeklere özgü bir detaydı.
Birden bire anti kahramanlar giymeye başlayınca popüler oldu. Bruce Willis'in Zor Ölüm filminde canlandırdığı John McClain'in beyaz atletini hatırlamayan yoktur!



Gençler bilmez ama Marky Mark Wahlberg ve beyaz atletini hatırlayan EYT'li sayısı hiç de az değildir eminim.
Ama atlet konusunun, karısını döven terimiyle ilişkilendirilmesi bir reality şova denk geliyor. Adı COPS... Yani Polisler. Tema belli, polisler kovalıyor kötü adamlar yakalanıyor, canlı canlı... Bu programda karısını döven ve polisler tarafından yakalanan adamlardan onda sekizi beyaz atletliydi! İşte o noktada wifebeater terimi beyaz atlet giyenler için kullanılmaya başlandı.




Terimin nereden geldiği önemli değil, repütasyonu kötü zavallı beyaz atlet çok yol kat etti. Moda ve Türk erkeği ondan vazgeçemiyor belli ki... Ama Yeliz Yeşilmen'in de çok haklı isyanında ifade ettiği gibi, beyaz atleti Kıvanç giyince başka, ortalama kara yağız göbekli bir Türk erkeği giyince başka... Sabah uyandığınızda yanınızda beyaz atletli bir Kıvanç göremeyeceğinizi hiç unutmayın hanımlar!

EVLİLİK NEDİR?
Oğuzhan Koç ve Demet Özdemir boşanıyor. Evlilik hazırlığı, evliliklerinden uzun süren bir birliktelik olarak aklımda kaldı onlarınki. Sponsorlu evlilik teklifi, her anı kurgu düğünleri bana hep sanki romantik bir ilişkinin nikah masasına taşınmış hali değil de, bir film karesiymiş gibi gelmişti. Fotoğrafları bile öyleydi! Rol gereği damat ve gelinlerdi sanki. Ben sadelikten yanayım belki o yüzdendir önyargım. Roma'da elçilikte sessiz sedasız evlenenler, 50 kişilik gizli saklı düğün yapan ünlüler daha samimi geliyor bana.
Sonuçta öyle ya da böyle bitti bu evlilik.



Ama bu ilişkinin ardından Kelebek yazarı Savaş Özbey 'Aynı ligde değillerdi, Demet star, Oğuzhan ikinci lig oyuncusuydu' tarzı bir yazı yazmış. Sonuna kadar okurken ben utandım! Oğuzhan'ı düşünemiyorum. Özbey'in yorumunu en basit tarifiyle acımasız, onur kırıcı buldum.
Öncelikle evlilik dediğimiz şey eşitler arası bir durum değil! Bunu en iyi evliler bilir!
Evlilikte dengeler hep değişkendir. Para kazanan dengesi değişir, ün ve başarı dengesi değişir, roller değişir. Aslolan yuva kurma hedefidir. Bir yol arkadaşlığıdır. Aşk, evlilik denen şeyin tetikleyicisi olabilir ama sizi yolun sonuna ulaştırmaya yetmez! Başka şeyler gerekir. Ortak hedefler, ortak hayaller mesela...
Günümüzde sorun evliliğin tamamen yanlış anlaşılmasından kaynaklanıyor bence. Demet Özdemir ve Oğuzhan Koç cephesinde durumun tek bir özeti var; iyice düşünülmeden verilmiş bir karardı evlilikleri, yürümedi!
Ve evlilikte lig karşılaştırması yapmaya kalkarsak, bunun altından, ünlüsü ünsüzü kimse kalkamaz!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA