KÜBRA BEBEĞİN ÖLÜMÜ
İstikrar ve güvenin en somut yansımasının bu olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Anamuhalefetin genel başkanı diyor ki, (12 milyon 700 bin yoksulun olduğu Türkiye'de 2,5 yaşındaki Kübra'ya bak' diyor. Herhangi bir yerde, herhangi bir nedenle, bir yavrumuz ölebilir. O eline aldığı rakam var ya, 12 milyon 700 bin. O rakamın, 2002 sonunu söylemiyor. 2002 sonunda o rakam neydi? Onu da ben söyleyeyim 19 milyon. 19 milyondan, 12 milyon 700 bine... Bir doların günlük olarak altındaydı biz geldiğimizde, şimdi 4 dolara tırmandı. Tabii ki kolay değil, 10 yılların bedelini ödeye ödeye geliyoruz. İnşallah bu tablo, Türkiye'nin, iş dünyasının on yıllar boyunca özlemini çektiği, hasretini duyduğu bir tablodur'' dedi.
Seçimlere girerken, tek partili bir hükümet olarak, ellerinin altındaki tüm imkanları seferber edebilecekken bunu yapmadıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bunun çok sayıda yöntemi var. Bizden önceki hükümetler gibi imkanları son derece abartılı şekilde biz de kullanabilirdik. Merkez Bankasına bir talimat verip, para bastırıp, bol keseden dağıtabilirdik. Bütçe açığını dert etmeyebilirdik. Faizler yükselmiş, düşmüş, kaale almayabilirdik. Emekliye, memura, işçiye, asgari ücretliye bol keseden atabilirdik. Atıyorlar, görüyorsunuz nasıl atıyorlar. Niye? Bekara karı boşamak kolay. Şunu sormak lazım; Beyefendi sen bu ülkede 8,5 yıl civarında genel müdürlük yaptın. Hem de bu ülkenin en güçlü kurumunun başında, SSK Genel Müdürüydün. Senin döneminde bu SSK battı mı çıktı mı? SSK'yı devraldığında, batık mıydı çıkık mıydı? SSK'yı devraldığında SSK yerindeydi, pozitif netice veriyordu ve bu beyefendi görevi devraldı SSK, sürekli açık vermeye başladı.''
Başbakan Erdoğan, o dönemde kendisinin de SSK'lı olduğunu belirtirken, Ok Meydanı'ndaki, Tepebaşı'ndaki, Kuledibi'ndeki hastanelerin kuyruklarında annesi, babası ve kendisinin ilaçlarını almak için çok beklediğini dile getirdi.
Reçetesini uzattığında, ilaçlarının bir kısmını alıp, bir kısmını almadan hastanenin kapısından birçok kez döndüğünü anlatan Erdoğan, ''Doktor efendinin huzuruna gittiğiniz zaman titreyerek gidiyordunuz. Doktor sizi tedavi etmiyor, muayenehanesinin yolunu gösteriyordu. Beyefendi, sen bizi bunlara mahkum ettin, nasıl konuşuyorsun, hangi hakla konuşuyorsun? Ben olanları söylüyorum. Sorumluluk alanındayken beyefendi bunları bize yaşattı, şimdi kalkıp, sıkılmadan atıyor, 'Şunu vereceğim bunu yapacağım'. Sen olduğun zaman ne yaptığın belli zaten. Denenmiş denenmez... Sen bir iflas ettiren yöneticisin, bize başarılıları lazım. Sağına bakıyorsun çeteler var, soluna bakıyorsun çeteler var'' diye konuştu.