Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de ilk kez oyunu artırarak üçüncü kez iktidara gelmiş bir parti olduklarını belirterek, ''Elde ettiğimiz başarı bizi Allah korusun kibre, şımarıklığa, gurura, tepeden bakmaya, rehavete sevk edecek bir başarı değildir. Tam tersine biz çalışarak, inanarak, milletimize güvenerek bu yolda sizlerle, bu yolda milletimizle yürüyerek bu günlere geldik'' dedi.
Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 67. Genel Kurulu'nda, TOBB'a Türk ekonomisine verdiği eşsiz katkılardan dolayı teşekkür etti.
TOBB'un, yeni anayasa ile ilgili çalışmalarını da takdirle, dikkatle izlediğini söyleyen Erdoğan, samimi katkılardan ve çabalardan dolayı kutladı.
Başbakanlığı süresince, TOBB'un genel kurullarına katılmaya büyük özen gösterdiğini, reel sektörün kalbinin bu salonda attığını bildiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye ekonomisinin, neredeyse bir bütün olarak coşkusuyla, başarılarıyla, sevinçleriyle aynı zamanda eksiklikleriyle ve sorunlarıyla bu genel kurula yansıdığını, ekonomide ve diğer alanlardaki yalın, somut ve gerçek fotoğrafının bu genel kurullarda çekildiğini anlattı.
İktidarda oldukları 9,5 yıl boyunca TOBB ile samimi, başarılı ve herkese örnek teşkil edecek bir koordinasyon ve işbirliği içinde çalıştıklarını, bundan sonra da bu şekilde çalışmaya devam edeceklerine inandığını dile getiren Erdoğan, hükümet olarak Türkiye'nin ekonomik sorunlarına daima gerçekçi yaklaştıklarını, ekonominin gerçeklerinden kopuk bir pembe tablo çizmenin, herkes için yanıltıcı ve aldatıcı olacağını bildiklerini söyledi.
Erdoğan, ''Sorunları duymayan, görmeyen, sorun yokmuş gibi davranan, sorunları gerçek sahipleriyle istişare etmeyen bir hükümetin hizmet, politika üretemeyeceğine, Türkiye'yi büyütemeyeceğine inandık ve inanıyoruz'' dedi.
Türkiye'de ilk kez oyunu artırarak üçüncü kez iktidara gelmiş bir parti olduklarını hatırlatan Erdoğan, ''Elde ettiğimiz başarı bizi Allah korusun kibre, şımarıklığa, gurura, tepeden bakmaya, rehavete sevk edecek bir başarı değildir. Tam tersine biz çalışarak, inanarak, milletimize güvenerek bu yolda sizlerle, bu yolda milletimizle yürüyerek bugünlere geldik'' diye konuştu.
Üçüncü iktidar dönemlerinde de hizmetle, eserle dolu dolu bir sürecin yaşandığını ifade eden Erdoğan, üçüncü hizmet dönemlerinde de hiçbir alanda geri adım atmadan, hiçbir alanda rehavete kapılmadan ileriye doğru yürümeye, hatta koşmaya devam edeceklerini kaydetti.
''Sürekli pedal çevirdik''
Başbakan Erdoğan, 9,5 yıl boyunca sorunları birlikte tespit ettiklerini, birlikte çözümler ürettiklerini belirterek, şöyle konuştu:
''Ben bu yolda, TOBB'un değerli mensuplarıyla yürüyor olmaktan gerçekten büyük memnuniyet duyuyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde de 2023 hedeflerini yakalamak üzere, hep birlikte olmaya, birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Başlattığımız reformları birlikte tamamlayacağız, yeni reformların hazırlıklarını yapacak, bu reformları birlikte hayata geçireceğiz. Ortaya sorunlar çıkarsa geçmişte olduğu gibi yine birlikte bu sorunların üzerine gidecek ve beraber çözeceğiz.
Belki bu salondaki herkes, belki çocuklarımız, torunlarımız bisiklete binmiştir ve bunun bir araç olduğunu hepimiz biliriz. Pedalı çevirdiğimiz, direksiyonu kontrol ettiğimiz sürece, frenlerimiz sağlam olduğu sürece, iki teker üzerinde kalır ve ilerleriz. Ama pedalı çevirmeyi bıraktığımız anda bisiklet durmaya başlar ve ardından dengesini kaybeder ve devrilirsiniz. Son 9,5 yıl, sürekli pedal çevirmenin bizim için ne kadar hayati olduğunu gösterdi. Avrupa krizde, pedal çevirmiyor, yatırımları durdu. Dünya aynı şekilde, ama onların durduğu yerde biz yatırımlarımıza devam ettik. Gerek altyapıda gerek üst yapıda. Girişimcilerimize de 'sakın durmayın, yatırımlarınıza devam edin' dedik. Devam edenler başarıyı artırmaya devam ettiler, ama duranlar şu anda sıkıntıdalar.
Geçmişte dönem dönem bunları yaşadık. Kimi zaman ülkede pedal çevrilmez oldu. Kimi zaman direksiyon kontrolü kaybedildi. Kimi zaman frenler tutmadı, bisiklet duvara tosladı. Ciddi manada enerji, nakit kaybı yaşadık. Ülkenin durduğu, durakladığı, mola verdiği dönemlerde yarıştan, rekabetten ciddi şekilde geride kaldık. Bizim bugün artık böyle bir lüksümüz yok. Biz hem geçmişin o kayıplarını telafi etmek hem de bununla yetinmeyip önümüzdekileri geçmek zorundayız. Hepimiz böyle bir güce, yeteneğe birikime, tecrübeye sahip olduğumuzu biliyoruz. Bugün hamd olsun Türkiye artık kendisine güveniyor, kendisine inanıyor. Türkiye bugün başardıklarıyla övünmek yerine çok daha fazlasını başaracağına yürekten inanıyor. Demokrasi pedalını 9,5 yıl boyunca olduğu gibi bugün ve bundan sonra da asla yavaşlatmadan çevirmek zorundayız. Türkiye'nin itici gücü demokrasidir. Türkiye'yi geleceğe taşıyacak olan, büyütecek olan, 2023 hedeflerine ulaştıracak olan hiç kuşkusuz tıkır tıkır işleyen, kusursuz işleyen, ileri standartlarda işleyen bir demokrasidir.''
Aynı şekilde medyaya bakıyorsunuz, terörün ekmeğine yağ sürecek, teröre oksijen sağlayacak, terörün propagandasını yapacak bir tavır sergileniyor. Bu ülkenin, bu milletin birliği, kardeşliği bir tarafa itiliyor, bakıyorsunuz farklı odakların, farklı çevrelerin operasyonları bizzat medyamız tarafından yürütülüyor. Bakın, tüm bu operasyonlara karşı tek yürek olmak zorundayız, sağduyulu olmak zorundayız. Bu ülke üzerinde operasyon yapmak, ameliyat yapmak isteyenlere karşı tek yürek olmak zorundayız. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Hiç kimse yeis içinde, ümitsizlik içinde olmasın. Çok mesafe kaydettik. İnşallah azimle, kararlılıkla yolumuza devam edecek, Allah'ın izniyle terör meselesini de bu ülkenin gündeminden er veya geç çıkaracağız.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iş adamlarından Güneydoğu ve Doğu illerine yatırım yapmalarını isteyerek, ''Bu yatırımları yapalım göreceksiniz terörün belini iyice kırarız ve doğrusu ben siz girişimci kardeşlerimden artık müjdeli haberler bekliyorum'' dedi.
Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 67. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Van, Hakkari, Bitlis, Muş, Bingöl, Erzurum, Elazığ ve Ağrı'nın üretimle, istihdamla, ihracatla, turizmle, uluslararası yatırımlarla kalkınabilecek büyük potansiyele sahip olduğunu belirtti.
Terör örgütü ve yandaşlarının, Iğdır'da, Hakkari Yüksekova'da, Şırnak'ta yapımı devam eden havaalanlarını engellemeye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Ama biz durmak yok yola devam diyoruz, devam ediyoruz. Soruyorum; 10 yıl önce 'Iğdır'da, Yüksekova'da, Şırnak'ta havaalanı yapılacak' denseydi acaba kimin aklına gelirdi. 'Hadi canım sende' derlerdi. Ama biz 'batıda ne varsa doğuda, Güneydoğu'da da bu olacak' dedik. 'Bölgesel milliyetçiliğe' hayır dedik, 'etnik milliyetçiliğe hayır' dedik ve 'benim bütün vatandaşım bu imkanlardan istifade edecek' dedik.'' diye konuştu.
Göreve geldiklerinde hava taşımacılığında iç hatlarda 9 milyon yolcu taşınırken, bugün bu sayının 59 milyona çıktığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Artık otobüslerle, ilkel otobüslerle gidip gelen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yok, artık uçaklara da binebilen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var'' dedi
''Güneydoğu ve Doğu illeri değişiyor''
Korku, tedirginlik ve şüphe ortadan kaldırıldığında Güneydoğu ve Doğu illerinin çehresinin değişeceğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bak Gaziantep değişti, Şanlıurfa değişti, değişiyor. Mardin değişti, değişiyor. Diğer illerimiz üniversiteleriyle, okullarıyla, yurtlarıyla, hastaneleriyle, toplu konutlarıyla değişti, değişiyor. Sıra bugün artık reel sektörde yani sizde.
Ben de diyorum ki; hadi bakalım Güneydoğu'ya, Doğu'ya yatırımlarımızla girelim. İşte yeni teşvik yasasını sizlerle beraber hazırladık. Paketi sizlerle beraber açıkladık ve bir çok muafiyetleri Güneydoğu Anadolu Bölgesine, Doğu'ya getirdik. Şimdi yatırım sırası sizde. Bu yatırımları yapalım göreceksiniz terörün belini iyice kırarız ve doğrusu ben siz girişimci kardeşlerimden artık müjdeli haberler bekliyorum
Türkiye'de, Türkiye ekonomisinde gerçekten güzel ve olumlu gelişmeler yaşanıyor. Çok iyi bir ivme yakalayarak yere sağlam bastık. Tedbirli davrandık, disiplinli davrandık. Biz artık dünyaya entegre olmuş, dünya ticaretine entegre olmuş bir ülkeyiz. Bugün bizim ihracatımızın yaklaşık yüzde 45'i AB üyesi ülkelere yapılıyor. Yine son 8-9 yıldır Türkiye'ye giren doğrudan uluslararası sermayenin yüzde 85'i AB ülkelerinden geliyor. Bankacılık sistemimizin en çok entegre olduğu, en çok finans ilişkisinin bulunduğu bölge yine AB. Dünyada finans, bankacılık sektöründe rasyo yüzde 8'dir, Türkiye'de şu anda bankalarımızın rasyosu yüzde 18'dir. Bu birşey gösteriyor; artık yaya durumda olan bir Türkiye yok, güven veren bir finans sektörü var.''
''Bankalar kredi vermeye nazlanıyor''
Başbakan Erdoğan, bankaların girişimciye kredi vermede çok nazlı bir davranış içinde olduklarını ifade ederek, bunu kabul etmenini mümkün olmadığını söyledi. Yanlış uygulamalar olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu böyle giderse yarın onlar da bu sıkıntıyı yaşayacaklar. Niye? benim girişimcim güçlendikçe, o da dar günde yanında olanların yanında olacak. Bunu da çok açık net konuşmak, görüşmek zorundayız.
Avrupa'da bütçe açıkları artıyor. Finans sektörünü ayağa kaldırabilmek için gerçekten çok büyük maliyetli operasyonların yapılıyor 2008'den bu yana. Maalesef şu ana kadar krizin köküne inip yapısal anlamda uygun adımların, köklü adımların henüz atılamadığını görüyoruz. ABD'de, Japonya'da kriz ağır seyretmeye devam ediyor. Avro bölgesinde 3,5 yıldır kriz var, yaşanıyor. Hala köklü, umut veren, kararlı adımlar atılamıyor. Avrupa sorunları çözmek yerine, işte Yunanistan'da olduğu gibi, sorunları ötelemeye çalışıyor. Seçim süreçlerinin bunun getirdiği popülist politikaların durumu daha da derinleştirdiğini, krizin boyutunu daha da genişlettiğini görüyoruz.
Çok şükür krizin başında 'teğet geçecek' dedik. Kriz Türkiye'yi teğet geçti. Ancak bu rehavet içinde olmamız anlamına gelmiyor. Biz tedbiri, disiplini asla elden bırakmıyoruz. Avrupa'daki krizin Türkiye üzerindeki etkisini minimum seviyede tutmak için tedbirleri kararlılıkla yürütüyoruz. Biz kriz öncesinde bankacılık sistemimizle ilgili köklü reformlar gerçekleştirdik. Düzenleme ve denetleme yapımızı çok iyi şekilde çalıştırdık. 2008 krizi geldiğinde bütün dünyada bankacılık sektöründe ciddi sorunlar varken, Türkiye'de bir problem yaşamadık. Yine bu krizden önce bizim bütçe açığımız düşmüş kamu borç stokumuz çok düşük seviyelere inmişti. Bu da bizi krize karşı ciddi manada korunaklı hale getirdi.''