Haziran 2012'de çıkan 'en iddialısı' denilen teşvik paketi Türkiye'nin yapısal problemine çare olamadı. Ülkeyi 6 bölgeye ayıran, yatırımlara vergi, faiz, prim ve yer tahsisi sağlanan paketin yürürlüğe girdiği Haziran 2012'den Mart 2014'e kadar geçen yaklaşık 2 yıllık sürede teşvik alan 10 milyon TL ve üzeri yatırımları inceledik. Söz konusu dönemde 45.9 milyarlık yatırım teşviki alındı. Ancak yatırımlar teşvik paketinin amacını oluşturan 'cari açığı düşürme' misyonunu karşılayamadı. Bu dönemde yüksek teknoloji yatırım teşvikleri 2.5 milyarda kaldı. Yani 45.9 milyarlık teşvikin sadece yüzde 5.3'ü katma değer üretecek yatırımlara gitti.
HEP AYNI İŞLER
Yatırım teşviklerinin çoğunluğu orta ve düşük teknolojili üretimler için alındı. Buna göre, 45.9 milyarlık teşvikin 14.1'i düşük, 18.9'u orta düşük teknoloji, 10.2'si orta yüksek teknoloji, 2.5'i yüksek teknoloji yatırımlarına gitti. Yani sanayiciler savunma, ilaç, havacılık gibi ileri teknoloji gerektiren işler yerine gıda, tekstil, plastik gibi daha az katma değerli imalatta kaldı.
EN ÇOK TEKSTİL VE PETROL
Düşük teknolojili yatırımlarda alınan teşviklerde tekstil ve gıda öne çıkıyor. Gıda ürünleri ve içecek imalatı için 3.2 milyar, tekstil ürünleri için 7.7 milyar TL'lik yatırım teşviki alındı. Orta düşük teknoloji kategorisinde en çok yatırım teşviki 9.5 milyar TL ile rafine petrol ürünleri imalatına gitti. Orta yüksek teknoloji yatırımlarında en çok teşvik 6.2 milyar TL ile kara taşıt araçları sektörüne gitti. İleri teknoloji yatırımlarında ilaç ve eczacılık öne çıktı. "
OLMAZSA OLMAZ" DENİLMİŞTİ
Türkiye 'de
teşvik politikaları Osmanlı dönemine dayanıyor. O dönemde sanayinin gelişmesi için vergi muafiyetleri ve arsa tahsisleri yapıldı. Cumhuriyet döneminde Teşvik'i Sanayi Kanunu çıkarıldı. Ancak o dönemlerde devletçilik politikaları nedeniyle özel sektör sanayi yerine ticarette kaldı. İzmir İktisat Kongresi'nden sonra özel sektör teşvikleri tekrar gündeme alınmak istendi. Bu kez 1929 Dünya Ekonomik Buhranı nedeniyle yatırımlar yarım kaldı. Gerçek teşvik paketleri kalkınma planlarının uygulamaya başlandığı 1960'larda başladı. 1980'lerde korumacı sanayileşme politikası terk edilip ihracat desteklendi. 1990'larda sektörel teşvik politikaları yerine bölgesel teşvikler gündeme gelmeye başladı. 2012'de yürürlüğe giren son teşvik paketi geri kalmış bölgelerde yatırım ve istihdamı artırsa da iki yılda milyarlarca lira sanayiye aktarılırken katma değer konusunda sınıfta kalındı. Dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Paketin olmazsa olmazı yüksek ve ileri teknoloji" demişti.