Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan şirketler kesiminde
yüksek borçluluk, doların tarihi zirveye çıktığı son günlerde tekrar ana gündem maddelerinden biri haline geldi. Merkez Bankası verilerine göre toplam döviz borcu
282 milyar dolara ulaşan reel sektörün açık pozisyonu ise 180 milyar dolara dayandı. Yüksek borçluluk şirketleri kur riskine açık hale getirirken, ekonomi için de kırılganlık oluşturuyor. Konunun öneminin farkında olan ekonomi yönetimi de
özkaynakla finansmanın teşvik edilmesi için yeni bir düzenleme hazırlıyor. Şirketlerin özsermayelerini güçlendirebilmelerinin iki önemli yolu var:
Sermaye artırımı ve kârlılık... Finansal Kurumlar Birliği çatısı altında faaliyet gösteren şirketler bu yıl sonuna kadar ödenmiş sermayelerini 20 milyon liraya çıkarmak zorunda. Bu da bankacılık dışı finans kuruluşlarına yaklaşık
400 milyon liralık bir sermaye girişi anlamına geliyor. Bu şartı yerine getiremeyen şirketler sektörden çıkmak zorunda kalacak. Sektörün özkaynaklarla finansman modellerinin teşvik edilmesine yönelik düzenlemelerle de desteklenmesi şart.
REKABET EŞİTLİĞİ
Bankacılık dışı finansman şirketlerinin, bankalarla eşit koşullarda rekabet edebilmesi için kurumlar vergisi, katma değer vergisi, harçlar ve BSMV gibi uygulamalarda, eşitsizliğe neden olan farklılıkların giderilmesi gerekiyor. Özsermayenin güçlendirilmesi için en önemli noktalardan biri de
karşılık ayırma usullerinde bankalara tanınan hakkın, bankacılık dışı kesimi de tanınması. Bankalar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun düzenlemelerine istinaden ayırdıkları özel karşılıkları gider olarak yazabilirken, bankacılık dışı finansman kesimi
kurumlar vergisi ertelemesi anlamına gelen bu uygulamadan yararlanamıyor. Benzer şekilde, bankalar tarafından ayrılan genel karşılıkların, özkaynak olarak dikkate alınma uygulaması, finansman şirketlerine de teşmil edilmeli.