Bir yanı mısır, bir yanı soya tarlası olan genişçe bir köy yolu üzerine kurulu çadırlarda, kırmızılar giymiş 40 günlük bir bebek, babasının kucağında Çukurova'nın kavurucu sıcağına alışmaya çalışıyor. Kızının hayat şartlarına şimdiden alışması gerektiğinisöyleyen baba ise daha 19 yaşında. Mevsimlik tarım işçisi olarak hayatını kazanan bu genç adam ocaktan bu yana Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Çaputçu köyünde kurulu bu konar-göçer mevsimlik işçi kampını tam 57 aileyle paylaşıyor.
ARAPÇA KONUŞUYORLAR
Kamp, Çukurova'nın 40 derecelik öğle sıcağından beklenmeyecek kadar hareketli. Nedeni ise boyunlarındaki streteskoplarla birçoğunun hayatında ilk kez gördüğü genç doktorlar. Kış aylarında yaklaşık 250 kişinin barındığı bu küçük çadır köye gelen Acıbadem Üniversitesi'nin Tıp Fakültesi'nden 9, Fizyo-Terapi Bölümü'nden de 3 öğrenciden oluşan ekibi, özellikle kadın ve çocuklarda büyük sevinç yaratmış. Neredeyse tamamı Urfa'dan gelen ailelere geçen yıl bir hayli Suriyeli de eklenince kampın dili Arapça olmuş. Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) sosyal sorumluluk projesi olarak başlayan bu sağlık hareketinin asıl kahramanları ise elbette tıp öğrencileri. KKB'nin başlattığı öğrenciler arası yarışmaya katılan Acıbademli doktor adayları, "Sen Oradaysan Biz de Oradayız" diyerek ipi göğüsleyince tansiyon aletlerini kapıp Adana'nın yolunu tutmuşlar. Öğrencilerin en kıdemlilerinden 23 yaşındaki Aral Sürmeli, çocuklarda kalp kapakçığı sorunları ve gelişim bozukluklarına rastladıklarını söylüyor. "Kadınlarda genital enfeksiyon, erkeklerde ise ortopedik rahatsızlıklar var" diyen Sürmeli, çocukların kendilerine tercümanlık yaptığını söylüyor.
TIR'LA SAĞLIK TAŞIYACAK
Kredi Kayıt Bürosu Genel Müdürü Kasım Akdeniz'in verdiği bigiye göre mevsimlik işçilere sağlık projesi 600 başvuru arasından seçilmiş. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin de kendilerini desteklediğini ifade eden Akdeniz, "Proje Türkiye'yi dolaşacak. Doktor adayları bir haftada Adana'da 500 kişiyi muayene edecek. Burada gördüklerimizden çok etkilendik. Gezici bir sağlık merkezi kurma kararı aldık. Bir TIR'ı hastane haline getireceğiz.
44 TL'YE 12 SAAT ÇALIŞIYORLAR
Kampın
çavuşu, bir başka tabirle "elci"si Mehmet Taş, 34 yıllık işçilik hayatında ilk kez böyle bir sağlık projesine tanık olduğunu söylüyor. "Amelelerin başıyım" diyen Taş, karısı Binnaz Hanım'la tarlada çalışmaları denetliyor. Bu hizmetinin karşılığında da her işçinin yevmiyesinden 4 TL'yi kendine ayırıyor. Yani mal sahibinden günlük 44 TL alan işçilere günün sonunda 40 TL kalıyor. Bunun için de sabah 6'da kamyonlarla gittikleri tarladan akşam 6'da dönüyorlar. Sirkülasyon yüksek, çalışılan patron da sürekli değiştiğinden sigorta gibi güvenceleri yok. Bu nedenle böyle bir sağlık hizmeti onlar için bulunmaz nimet. Çadırlarda elektrik var. Su ise kısıtlı. Valiliğin her yıl kendilerine bir yer gösterdiğini söyleyen Mehmet Taş, su sıkıntısından şikâyetçi. Önceleri tüm kamp ishal olmuş, "Ama sonra alıştık" diyor karısı. Çocuklar 5 kilometre uzaktaki okula belediyenin gönderdiği bir servisle taşınırken, bu yıl araç gelmemiş. "Çocuklar okulsuz kaldı" diye yakınıyor.