Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, Genelkurmay Başkanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı adli müşavirliklerinin "kozmik odadaki arama ve tutanak altına alma işlemleri durdurulsun, bu aramaya olanak veren hakim kararları da kaldırılsın" talebini reddederken, "Devlet sırrının arkasına saklanılarak suç delilleri gizlenilemez" mesajı verdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast hazırlığı iddiasıyla yürütülen soruşturma aşamasında Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda 25 Aralık 2009'da başlatılan ve 26 Aralık'ta "kozmik odaları" da içerecek şekilde genişletilen arama işlemlerine Genelkurmay Başkanlığı'nın yanı sıra, Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'nin de itiraz ettiği ortaya çıktı. Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, her iki kurumun 31 Aralık'ta yaptıkları "aramalar dursun, kararlar kaldırılsın" başvurusunu karara bağladı. Talebin yılbaşına denk düşmesi nedeniyle 2 Ocak'ta verilen kararda öncelikle şimdiye kadar geçen süreç özetlendi. 25 Aralık'taki aramalara, devlet sırrı niteliğindeki belgelerin bulunduğu yerlerde savcı tarafından inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle son verildiği, bunun üzerine 26 Aralık'ta, çelik kapılı ve çift kilitli 11 ve 16 numaraları odalarda (kozmik odalar) hâkim kontrolünde arama yapılması kararı verildiği kaydedildi. Bugüne kadar, aramaların sadece Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belgeler, ancak mahkeme hâkimi veya heyeti tarafından incelenebilir" hükmünü içeren 125'inci maddesine göre yapıldığı biliniyordu. Bu nedenle de hâkim veya mahkemelerin ancak dava açılırsa böyle bir inceleme yapabileceği, dava açılmamış olduğuna göre şu andaki aramaların yasadışı olduğu iddiaları ortaya atılmıştı. Ancak Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin dün ortaya çıkan kararı, aramaların aynı yasanın, "savcının, hâkimden soruşturma yapmasını isteyebileceği" ni düzenleyen 162'nci maddesine göre yapıldığını ortaya koydu.
GENEL ARAMA YAPILIYOR
Genelkurmay ve Milli Savunma Bakanlığı'nın itirazlarını da bu maddeye dayandırarak reddeden ve içinde devlet sırrı niteliğindeki belgelerin de bulunduğu yerlerde arama yapılmasının önünde bir engel bulunmadığını belirten 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi, aramanın savcılıkça sorgulanan 8 şüphelinin işlediği iddia edilen suçla ilgili olduğunu şöyle anlattı: "Somut olayda, haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin arama kararına konu dairede görev yaptıklarının sabit olduğu, söz konusu odalara sadece bu kişilerin girebildiği, diğer üst rütbeli subay ve generallerin dahi (şifrelerin bulunmaması nedeniyle) bu şüpheliler olmaksızın bu odalara giremedikleri nazara alındığında soruşturmanın selameti ve kovuşturma safhasındaki hâkim incelemesine kadar geçecek süre içerisinde delillerin ortadan kaldırılması, yani işin aciliyeti, konunun önemi ve vahameti nazara alınarak askeri makamların bu konudaki itirazları ve yönlendirmeleri de gözetilerek savcılıkça söz konusu yerde hâkimlikçe arama yapılması talep edilmiştir." Kararda, 26 Aralık'taki genel arama kararının CMK'nın 125'inci maddesindeki devlet sırrı niteliğindeki belgelerin incelenmesine göre değil, genel arama esaslarını düzenleyen CMK'nın 119. maddesi ile savcının, hâkim marifetiyle soruşturma yürütülmesini talep etme yetkisini içeren CMK 162. maddesine dayandığı da şu ifadelerle aktarıldı: "Somut olayda hâkimlikçe verilen karar ve karara bağlı yapılan eylem, CMK'nın 125'inci maddesi kapsamındaki devlet sırrı niteliğindeki belgeleri inceleme ve tutanağa geçirme işlemi değildir. Hâkimlikten istenen de bu değildir. Yapılan işlem ve eylemler, alınan ihbar ve iletişimin dinlenmesi sonucu bazı belgelerin imha edildiği yönünde duyumlara ulaşılması üzerine, diğer yerlerin yanında devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgelerin bulunduğu odada da iddia edilen suçla ilgili arama yapılmasıdır." Kararda, devlet sırrı niteliğinde belge ve bilgi bulunan yerlerde arama yapılabileceği ise şöyle açıklandı: "Yürütülen bir soruşturma sırasında CMK'nın 162'nci maddesi çerçevesinde şüphelilerin görev yaptığı yerde arama yapılmasının isnat edilen suçların niteliği, olayın vahameti ve delillerin karartılması ihtimali nazara alındığında bu yerin devlet sırlarının saklandığı yer bile olsa arama yapılmasına yasal bir engel bulunmadığının kabulü gerekir. Aksine düşünce, devlet sırrı kavramının arkasına saklanılarak suç delillerinin gizlenmesi ve bilahare yok edilmesine zemin hazırlandığını akla getirebilir." Bu zan ve düşüncelerin ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizen Mahkeme, "Hâkim güvencesiyle devlet sırrının saklandığı mahallere girilerek, devlet sırlarına zarar verilmeksizin, suçla ilgili delillerin araştırılması hukuk devletine ve arama kurumuna olan güveni artıracaktır" diyerek Genelkurmay'a da mesaj verdi. Kararda, devlet sırlarının bulunduğu yerlerde, sadece devlet sırrı olduğu gerekçesiyle aramaya yapılamayacak olursa ortaya çıkabilecek tehlikeyi de "Devlet sırrı niteliğinde olmayan ve suç teşkil eden fiillerin bu gibi mahallerde gizlenmesi ve faillerinin de soruşturma ve kovuşturmadan (yargılanma) kurtulması sonucunu doğurur ki bu da hukuk devleti ilkesine olan güveni sarsacağı gibi söz konusu kurumun da zan altına kalmasına sebebiyet verebilir" denildi. Kararda ayrıca, ''arama konusu işlemlerin soruşturma konusu fiille sınırlandırılmasına ve soruşturmanın niteliği, arama yapılan yerin özelliği ve yapılacak işlemlerin kapsamı gibi nedenler de gözetilerek, aramanın en kısa sürede tamamlanmasına karar verildiği'' kaydedildi.