19 yaşındaki E.Ö.'nün avukatı Zeliha Kabataş, yaşanan olayla ilgili olarak DİSK Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Kabataş, 5 hafta 5 günlük hamile olan müvekkilinde hafta sonu yaşanan olaylarda aldığı darbeler neticesinde kanama başladığını ve arkadaşlarının yardımıyla Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne kaldırıldığını söyledi. Ultrasonla yapılan incelemede bebeğin kalbinin durduğunun tespit edildiğini anlatan avukat Zeliha Kabataş, "Müvekkilim kürtaj işlemine maruz kalmıştır. Hem aldığı darbeler sonucunda kendisi yara almıştır hem de gebeliğini istem dışı sonlandırmak zorunda kalmıştır" iddiasında bulundu.
Kabataş, olayı gerçekleştirdiği öne sürülen polisler başta olmak üzere İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürü Osman Yıldırım ve yardımcıları hakkında 'kasten yaralamak', 'işkence', 'ifade özgürlüğünü kullanmasının engellenmesi', 'toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma hakkının engellenmesi' ve 'hakaret ve aşağılama' gibi suçlamalarla suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Müvekkilinin bir kadın olarak mağduriyet yaşadığını anlatan Kabataş, mağduriyetin daha fazla artmaması adına kimliğinin, kişisel bilgilerinin ve fotoğraflarının basında yayınlanmaması için kısıtlama talebinde bulunduklarını söyledi. Avukat Zeliha Kabataş, genç kadının sağlık durumunun iyiye gittiğini, psikolojik destek aldığını söyledi. Yaşanan olaylarla ilgili görüntülerini inceleyeceklerini vurgulayan Kabataş, "Olayın görüntüleri mevcut. Olay nedeniyle gözaltına alınan öğrenciler olmuştur. Bu konuda açılmış bir soruşturma var. Soruşturma dosyasında da bu görüntüler mevcut. Emniyet tarafından çekilen, basında yer alan görüntüler var. Başvuru üzerine savcılığın da bu görüntüleri inceleyeceğini düşünüyoruz" dedi.
Avukat Zeliha Kabataş, genç kadının müdahale sırasında kendisini yakalayan bir polis memuruna hamile olduğunu yüksek sesle söylediğini, buna rağmen bilinçli olarak vurulmaya başlandığını savundu. Çok sayıda polisin, E.Ö.'nin özellikle karın, sırt ve bel bölgesine vurduklarını öne süren Kabataş, "3-4 polis aynı anda dövmüşlerdir. Sonra müvekkilim olayın etkisiyle yere yığılmıştır. Ondan sonra tekmelerle dövülmüştür. Yakalama işlemi gerçeklememiş, orada dövüp bırakılmıştır. Gözaltına alınmadı. Arkadaşları tarafından hemen Taksim İlkyardım Hastanesi'ne götürülmüş, ilk müdahale de orada yapılmış" ifadelerini kullandı.
Karşı karşıya gelmesi halinde müvekkilinin olayı gerçekleştiren polisleri tanıyabileceğini ifade eden Kabataş, şöyle devam etti:
"Biz eminiz ki onlarca kamera kayıttaydı. Bu olayın da kaydı, görüntüsü vardır diye düşünüyoruz. Ayrıca o anda orada bulunan öğrenciler vardı, müvekkilimin arkadaşları vardı. Tanıklık yapabilecek, olaya doğrudan şahit olmuş, 'Ben hamileyim' sözünü duymuş olan kişiler mevcuttur. 'Vurmayın hamileyim' sözünü söyledikten sonra polisin o fiiline devam ediyor olması kasıtlı bir fiil anlamına gelir. Bilmeden, istemeden, yanlışlıkla zor kullanma fiilini aşma, güç kullanmak olarak değerlendirilemez. Artık müvekkilim hamile olduğunu, vurmamaları gerektiğini söylemesine rağmen bilerek ve isteyerek birden fazla polis tarafından darp edilmiştir ve darba bağlı olarak bebeğini kaybetmiştir."
Kabataş, "Kendisi çıkıp açıklama yapacak mı?" sorusu üzerine de, "Şu anda net bir bilgi veremiyorum. Bir sene sonra muhtemelen kendisi hem fiziki sağlığı hem de psikolojik olarak sağlığı el verdiği takdirde kuşkusuz doğrudan bilgilendirmek ister. Bu olayın hesabının sorulması gerektiğini düşünüyor. Fiili gerçekleştiren ve bu emirleri veren polislerin yargılanması ve cezalandırılması gerektiğini düşünüyor. Doğal olarak aydınlatılması için her türlü bilgiyi ve yaşadıklarını anlatacaktır. Başta Cumhuriyet Savcılığı olmak üzere gerekli gördüğüne ve basın yoluyla da duyuracaktır" dedi.
Kabataş, genç kadının ailesinin bu olay karşısındaki tavırlarının ne olduğu sorusuna ise yanıt vermedi.
