15 Temmuz'da Ankara İl Emniyet Müdürü'nün şoförlüğü yapan polis Köksal Kaşaltı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şahadet şerbetini içti. Geride gözü yaşlı bir anne, eş ve yetim kızını bıraktı. Anne Satı Kaşaltı darbe girişiminin 8'inci yılında SABAH'a duygularını anlattı:

Benim oğlum yaşamında da melek gibiydi, gittiği yerde de melek oldu. Orayı hak etti benim oğlum. Sabah saat 5'te son mesajını attı. 2 aylık hamile eşine ve bana "Ben iyiyim, siz yatın artık" dedi. Oğlumun gençliğini çaldılar. Bizi mahvettiler. Aradım ama bir daha da ulaşamadım oğluma. O günden beri güneş doğmadı bize. Her gün özlem ve tarifsiz bir acı ile yaşıyorum. Yüreğime düşen ateş gün geçtikçe büyüyor. Evlat acısı başka bir şeye benzemez derler ya doğruymuş. Acısı, özlemi çok büyük. Gururu ondan da büyük.

Oğlumun şehit düşmesinin ardından gelininim üzüntüden bebeğini düşürdü. Eşim ve küçük oğlum da bu acıya dayanamayıp vefat etti. Acı bize katmerli geldi. Her hafta oğlumun yanına geliyorum, onunla konuşuyorum. Beni dinlediğini biliyorum. Her kapı çalınca Köksal'ıma koşuyorum. Toplu polis görünce hangisi oğluma benziyor diyorum. Sarılmaya korkuyorum 'anne' demeyecekler diye. 15 Temmuz'da vatan, bayrak sevdalıları hainlere karşı galip geldi. Bunu bedeli olarak evlatlarımız can verdi. Şu bayrağın dalgalanması şeref veriyor bana. Oğlumun kanı var şanlı bayrakta.