Korkarım bir tacizin, bir kadına şiddetin daha sonuna geldik.
Çok değerli köşe yazarlarmız konuyu çiziktirdiler.
Erkek egemen gazetelerimiz olaya haddinden fazla yer verdi.
Arkadaş arasında konuyu masaya yatırıp beş-on dakika kadar; "Böyle gelmiş böyle gitmez, pisler, terbiyesizler, bu ülkede de yaşanmaz" cümlelerini kurduk.
Bir grup inanmış, şortlu kadın eylemini gerçekleştirdi.
Eylem haberleri sayfa doldurmak amacıyla gazetelere konuldu.
Tamam!
Bitti!
Görürsünüz, buraya kadardı ve bitti.
Her zamanki gibi. Bizimkisi hep aynı nakarat değil mi?
YİNE UNUTULUP GİDECEK
Kadınlar dövülür, kadınlar dayaktan öldürülür, bıçaklanır, itilir, kakılır, karakollara gider, karakollardan kovulur.
Mahkemelere çıkar, çoğu zaman çıkamaz. Mahalleden sürülür.
Aileden reddedilir. Kocalarının kölesi olur.
Kadınlar çocukları için susar.
Kadınlar artık susamaz konuşur.
Konuşsa da işe yaramaz. 'Kadına şiddete son!', 'Aile içi şiddete son!' kampanyaları yapılır. Bir halta yaramaz.
Belki üç beş kadın kurtulursa kurtulur.
Kadın taciz edilir. Genç ve güzel kadın daha çok taciz edilir. Kadın etek giyer suçludur. Kadın şort giyer suçludur. Kadın güzelliğinden suçludur.
Kadın memelerinden suçludur.
Bir olay olur. En fazla altı-yedi gün konuşulur. Tabii ki sonra gündemi soğur. Kimse bu konuda devrim yaratacak işlere girişmez. İki kalem sallanır.
İstiklal Caddesi'nde yukarı aşağı yürünür, biter gider. Üşenilir. Devamı gelmez. Israr edilmez.
Sonra sıra yeni olaylardadır. Kadına yeni şiddetlerde, yeni tacizlerde, yeni ölümlerde.
Bu mudur? Budur işte. Maalesef. Şortlu kız ne olacak şimdi?
Hiç!
Ne olsun! En fazla üç-beş satır daha haber olur. Unutulur gider.
Ona şiddet uygulayan adam, kaldığı yerden devam eder.
Burası Türkiye! Böyle.