Başına gelmeden anlamıyor insan.
Neyi mi?
Her şeyi...
Aşkı, işi, ayrılığı, pire için yorgan yakmayı, aldatmayı, aldatılmayı, öfkeyi, şişmanlığı, aşırı zayıflığı, sarhoşluğu, varlığı, yokluğu, açlığı, tokluğu...
Kafada hep bir kurguyla dolanıyor insan. Bir çeşit Ayaklı Teori insan.
Kendisine gelince toz kondurmaz, laf söyletmez ama başkası için bir sürü fikir öne sürebilir, saniyede bir düzine yargıda bulunabilir insan.
ÇOKBİLMİŞOĞLU YORUMCULAR
Sanki hepimizin kullanma kılavuzu aynıymış gibi...
Sanki hayat, her birimize aynı yerden imtihan çekiyormuş gibi...
Sanki görünen, her zaman doğruymuş gibi...
Sanki parası olanın, şöhreti olanın, kocası olanın; sıkıntı çekmeye hakkı yokmuş gibi...
Yıldız futbolcu Arda Turan gidiyor. "Ha şimdi, ha seneye", "Gider mi, gitmez mi?", "Cesareti var mı, yok mu?" derken, küt diye gidiyor işte.
Galatasaray'ı, milyonlarca hayranı olan ülkesini, ailesini, alışkanlıklarını tek kalemde bırakabiliyorsa eğer "Bir sebebi olmalı Arda'nın" deniyor. (E tabii sebepsiz çekip gidilmez uzak diyarlara.) Madde madde sıralanıyor.
Sevgilisi Sinem Kobal ile magazin oyuncağı haline gelmeleri... (İşin suyu çıktı mı? Evet.
Buna can dayanır mı? Hayır!)
TEMBEL ARDA, ŞIMARIK ARDA!
Galatasaray'da gördüğü kötü muamele.
Taraftarın attığı sloganlarla Arda'yı küstürmesi. Çokbilmişoğlu spor yorumcularının müthiş bir iş başarmış edasıyla, Arda'nın cinsel hayatına kadar konuşmadık, bulaşmadık, didiklemedik yerini bırakmamaları...
Falan filan...
Dün bunları okuduk gazetelerde. 'Arda Atletico Madrid'de' Varan 1'de.
Yarın da Arda'nın İspanya'da başına gelecekleri okuruz. Sonra olan olmayan sıkıntılarını...
Köşeciler, yorumcular, spor sayfaları döşenirler akıllarındaki kötülükleri. Şımarık Arda! Tembel Arda! Kızlara meraklı Arda! Ne halt edecek ki oralarda? Çocuğa yine huzur vermeyecekler yani. Limon gibi sıkacaklar, sıkıştıracaklar, sürünsün isteyecekler. Bakın görün, "Ayşe çiziktirmişti" dersiniz.
YERİNDE OLSAM SUSUP ÇALIŞIRIM
Bence iyi ki gitti Arda. Kendisi için, ilişkisi için, akıl sağlığı için, huzuru için, yeteneği için...
Onun yerinde olsam, susarım artık.
Daha çok çalışırım. Şu çöplüğün içinde unuttuğumu yani futbolu neden sevdiğimi hatırlarım. Sinem'le ilişkimi hiç olmadığı kadar özgür ve sakin yaşarım.
Mutluluk ve huzur neymiş, kendime yaşatırım.
O zaman görsün burada car car car konuşanlar, her haltı bilen şişko egolular, kimi kaybettiklerini...
Nasıl bir değeri ellerinden kaçırdıklarını...
Ben olsam bu gidişle kendime ve futboluma koşarım. Zaten Arda'nın da tek dileği, tek özlemi buymuş gibi hissediyorum.