Arkadaşların ve sen! Tek başınızayken, ne kadar da sakin, uyumlu, tabiri yerindeyse 'efendi' olabiliyorsunuz.
Ancak bir araya gelince nasıl 'Bermuda Şeytan Üçgeni'ni oluşturabiliyorsunuz?
İşte sağlam arkadaşlıklarda en sevdiğim şey bu; dışarıdan sızıntı olmaması, dışarıya sızıntı olmaması ve bir anda Voltran'ı oluşturabilmek.
Güvenli eylem sahası.
Yeni albümünü düetler ve niyetler eşliğinde çıkaran besteci-söz yazarı Sinan Akçıl hatalıymış...
Öyle diyorlar yani. Neymiş hatası?
Yeni albümünde Hande Yener ile söylediği çıkış şarkısı 'Atma'nın, Mısırlı besteci Mohammed Refai'ye ait olduğunu en baştan, peşin peşin söylememiş olması.
Böylece herkes "Oooh! Kıskıvırak yakaladık" sevinciyle Sinan'ı beste araklamaktan suçlamaya başlamış.
Meğer bestecinin adı albüm kartonetinde aslanlar gibi yazıyormuş.
Sinan bunu niye yapmış...
Sevinçler boğazda kalmış. Yanlış hatırlamıyorsam Sinan "Beste benim" demedi.
Eee? Sorun ne öyleyse?
HADİSE BUNLARA YENİLMEZ
Bu arada yeni albümlerden söz açılmışken, son zamanlarda favorilerim Ümit Sayın'ın albümündeki bütün şarkılar, Hadise'nin Gülşen imzalı 'Superman'i ve tabii ki hâlâ Deniz Seki'den 'Suya Hapsettim'...
Daldan dala düşünceler devam ediyor sevgili seyirciler.
Hadise demişken, kızın üzerine bu kadar gidilmesini, dört bir yanından çimdiklenmesini, başının kopartılmak istenmesini üzüntüyle izliyorum; ama biliyorum Hadise bunlara yenilmez!
Kadınlardan konu açılmışken...
Yani kafamda açılmışken.
Geçen hafta arası bir balıkçıda, arka masamda oyuncu Ezgi Mola'yı gördüm.
Fark ettim ki atlamışım; hiç yazmamışım.
Ezgi Mola şahane bir genç kadın. Hayata bakışıyla, güzelliğiyle, gülümsemesiyle, eksik etmediği espri anlayışıyla ve tabii ki acayip zekasıyla.
Seviyoruz seni Ezgi Mola.
CEZANI BOL BOL ÖDÜYORSUN
Bir dizinin aynı bölümlerini kırk kere izleseniz de sıkılmadığınız, ilk defa izliyormuş heyecanını taşıdığınız oldu mu hiç?
Benim oluyor ama sadece 'Sex and The City'de oluyor.
Pazar akşamı DiziMax'te bir bölüme denk geldim, hani şu ilişki karması bölümüne.
Carrie, "İlişkilerin karması var mı?" diyordu.
Yani daha önce yediğin naneler ilk fırsatta karşına ceza olarak geliyor mu? Evet hem de nasıl!
Ne ekersen onu biçiyorsun, cezanı hemen şimdi, bu dünyada çekiyorsun hem de. Kaçış yok! Çıkış yok!
Ödeme çok!
Pazar akşamına gitmişken... İlk kez başından sonuna Acun'un 'Survivor'ını izledim. Benim ünlüm; Asena!
Herkes ünlüsünü çoktan seçti değil mi? Ya gönüllüsünü?
BANA GÜVENMEYENİ İSTEMEM
İnanç! İşte tüm mesele bu!
Hayatımın her dalında aradığım, bazen bulduğum, bazen bulamadığım ama onu en önemli 'taşım' ilan ettiğim şey bu.
Yani inanç.
Arkadaşlıklarda da, işte de, ailede de en önemli şey; inanç.
Hani birbirimize inanmamız, birbirimizden zerre kadar şüphe duymamamız.
Çünkü hepsi bir yol.
Bana inanmayan, güvenmeyen, beni parmağının ucuyla tutan kimseyi hayatımda istemiyorum.
Zaten istemedim de...
Merak edip soruyorlar; "Ayşe neyin var?" diye.
Diyorum; "Benim bir şeyim yok, sorun sende; gözlerinde inanç yok ki neyleyim.
Hadi sen kal, ben gideyim!"...
Hani benden bir tek tavsiye isterseniz, size sadece bunu söylerim.
Size güvenmeyen, başarınıza, duygularınıza, işinize, attığınız adıma, kararlarınıza burun büken kim varsa hemen şimdi çevrenizden temizleyin.
ENERJİ HER ŞEYDİR
Kelimenin suyu fazlasıyla çıktı ama gerçek değişmiyor; 'enerji' her şeydir.
Aranızda yoksa enerji yapamazsınız sinerji, muhabbet olur alerji.
Neden işkolik olur insan? Ne eksiktir, ya da ne fazla?
Düşünüyorum da tam bulamıyorum, ilk anda aklımda cümleler sıralanıyor da emin olamıyorum.
Sonra bir işkolik olarak düşünmekten vazgeçiyorum.
Bağımlıyım ona, kurtulmak da istemiyorum.
Eh! Bazen sorduğu sorunun cevabından korkar insan.
İyi mi hiç sormasan...
