Bilkent Üniversitesi'nin yeni Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar'ın adı, öğrenim hayatı boyunca birinciliklerle anılırken, yaptığı icat ve keşiflerle de bilim dünyasında saygın yer edindi. 1 Mart 2010 tarihinde Ali Doğramacı'nın Bilkent Üniversitesi'ndeki görevini bırakması ile üniversite tarafından yeni rektör adayı olarak gösterilen ve YÖK tarafından bu teklifin 4 Mart'ta kabul edilmesiyle rektörlük görevine başlayan Prof. Dr. Atalar, meslek yaşamıyla ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı. 1954 yılında Gaziantep'te dünyaya gelen ve babası inşaat mühendisi, annesi ev hanımı olan Atalar, üç çocuklu ailenin en büyük erkek çocuğu. Henüz 6 yaşındayken babasının, çocuklarının daha iyi eğitim alması için göç etme kararı ile başkente gelen Atalar'ın kardeşleri de onun gibi mühendis. Atalar ailesinin tüm fertlerinin öyküsü birer başarı hikâyesi. Bir kardeşi, ASELSAN'ın üst düzey yöneticilerinden, diğeri ise MRI teknolojileri konusunda dünyanın sayılı bilim adamlarından...
2'NCİ SINIFTAN BAŞLADI
Annesinin katkısıyla beş yaşındayken okuma yazma öğrenen ve ilkokula ikinci sınıftan başlayan Atalar, küçük yaşlardan itibaren özellikle icatlara merakıyla tüm ailenin dikkatlerini üzerine topladı. Oyuncağını bile kendi yapan, Ankara Fen Lisesi'nde okurken kısa dalga radyo vericileri ve alıcıları geliştiren Atalar, üniversiteye başladığında bilim adamı olmaya karar verir. Ankara Fen Lisesi'ni 1970'te birinci olarak tamamlar, ÖSS'yi Türkiye beşincisi olarak kazanır. Sınavda birincilikle girdiği ODTÜ'de, Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü'nü tercih ederek, üniversite öğrenimine başlar. 1974'te ODTÜ Mühendislik Fakültesi'ni birincilikte bitiren Atalar, lisans üstü eğitimi için belirlediği Stanford, MIT ve CalTech üniversiteleri arasında Stanford'u katalogundan tercih eder. Doktora yeterlilik sınavını birincilikle aşar, 24 yaşında eğitimini tamamlar. ABD'de bir firmada iki yıl çalıştıktan sonra 1980'de 26 yaşında Türkiye'ye döner ve aynı yıl ODTÜ'de öğretim üyeliğine başlar.
HOCABEY BENİ SINAVDAN GEÇİRDİ
Almanya'dan Türkiye'ye döndükten sonra Bilkent Üniversitesi'nin kuruluş hazırlıklarının başladığını ve Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın onu üniversiteye davet ettiğini ve Almancasıyla ilgili sınavdan geçirdiğini anımsıyor.