Son günlerde gündem dinleme üzerine. 7 bin kişinin dinlendiği konuşuluyor ve bu 7 bin içinde bakanlar, milletvekilleri, tanınmış gazeteciler var. Savcılık ise yaptığı açıklamada 2 bin 280 kişi olarak açıkladı. Bir süre önce
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "
Güneyde bir ilimizde kentin valisi dahil, pek çok bürokrat kanunsuz dinlendi" demişti.
İçişleri Bakanı Efkan Ala da bu yönde açıklamalar yapmış ve Mersin'de emniyet müdürü dahil pek çok üst düzey müdür görevden alınmıştı. Sonradan bu ilin Mersin olduğu anlaşılmış ve
Yavuz Donat bunu köşesine taşımıştı.
Bu haberin etkisi büyük oldu. Evet, kentin valisi
Hasan Basri Güzeloğlu ile çok sayıda bürokratın dinlendiği yazıldı ama kaç kişinin dinlendiği henüz belli olmadı. Bu rakamın Mersin'de 500 ile 1500 arasında olduğu belirtiliyor.
Hatırlıyorum yaklaşık 8-9 yıl önceydi.
Bölge Müdürüm Ersin Ramoğlu ile Mersin Emniyet Müdürü'nün yanına gitmiştik. Daha doğrusu Ersin Bey davet edilmişti. Benim de gelmemi istemişti. O sırada emniyet müdürü ile bir sıkıntı vardı. Emniyet Müdürü açık açık
"Biz Şevket'in attığı her adımı biliyoruz. Aldığı nefesten bile haberimiz var" demişti.
Tabi Ersin Bey o lafı o zaman müdüre yedirmiş, özetle "
Sen devletin gücünü kullanarak benim temsilcimi tehdit mi ediyorsun? Bunları duymamış olayım" gibisinden konuşmuş ve müdür de söylediğine pişman olmuştu. Tabi çok zaman geçti ve bugün yüzlerce kişinin Mersin'de dinlendiğini öğrendik.
Artık nasıl Türkiye genelinde çoğu da İstanbul'da 7 bin kişinin dinlendiği ortaya çıkmışken Mersin'de de kimlerin dinlendiğinin açıklanması gerekir.
Kaldı ki ben dinleme kararı olmadan da çok sayıda kişinin dinlendiğini düşünüyorum. Zaten sokağa çıksanız ilgili ilgisiz herkesin, kendisinin de dinlendiğini düşündüğü bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi bu dinleme sayıları pek çoğunu da haklı çıkarıyor.
Bu konunun mutlaka üzerine gidilmeli. İnsanlar kanunlar ölçüsünde dinlenecekse de bu yasal olacak.
Ancak bir istihbarat müdürü veya oradaki bir memurun isteği ile bir vali, bir gazeteci veya sade vatandaş dinlenmemeli.