HERKES HER İŞİ YAPIYOR
Ayaklanmaların dikkat çekici bir özelliği de Türkiyelilerle ilgiliydi. İngiliz polisler yaşananları izlerken, Türkiyeliler dükkan ve iş yerlerini savunmuşlardı. "Ne yalan söyleyeyim, haberleri görür görmez, 'Hah, kesin 'Kahraman Türkler' diye bir manşet atılır' demiştim. Öyle de oldu. Türkler ve Kürtler demek lazım. Çünkü orada Türkler kadar Kürtler de vardır. Dükkânlarını, kendi mal ve mülklerini korumaya çıkmışlar sonuçta. Ben kahramanlık değil, normal bir tutum olduğunu düşünüyorum." Bu yaz ise Londra'da farklı bir alev, Olimpiyat meşalesinin alevi yanıyor. Selin, akredite olmadığı için Olimpiyat Köyü'ne giremediğini anlatıyor. "Yine de her gün Olimpiyatların resmi sitesine girip bilet bakıyorum. Bunu da kaçırırsam çok ayıp olacak!" Adını İngiliz punk müzik grubu The Clash'in ünlü şarkısından alan London Calling programlarına geliyor laf. Bunun gurur duydukları bir iş olduğunu, çok iyi bir ekiple çalıştıklarını söylüyor. Nasıl bir ortamda çalışıyor peki bu ekip? BBC Türkçe Servisi'nde herkesin her işi yaptığını anlatıyor. "Ben son iki yıldır Dünya Gündemi'nin sunuculuğunu da üstlendiğimden, büyük oranda yalnızca televizyon programıyla ilgileniyorum." Mesaisi sabah 08.00'de başlıyor. "Çayımı koyduktan sonra dünyada neler olup bittiğine, BBC muhabirlerinin nereden ne haberler gönderdiğine bakıyorum. Sonra Dünya Gündemi'nde çalışan ben dahil üç kişi toplanıyor, ne yapacağımıza, hangi konuları işleyeceğimize birlikte karar veriyoruz. Her birimiz haberlerden birini yazmaya, ardından da montajlamaya koyuluyoruz. Çok yoğun çalışıyoruz. Ama keyifli de." Son olarak Türkiye'ye dönmeyi düşünüp düşünmediğini soruyorum. "Dönmeyi çok istiyorum aslında," diyor. "Sekiz yıl az zaman değil. Ama tabii duygusal davranmak, dönüp pişman olmak da istemem. Özellikle medyanın durumu düşünüldüğünde dönüp dönmemek kararı, üzerinde etraflıca düşünülmesi gereken bir karar. Koşullar oluştuğunda tabii ki dönmek, çok sevdiğim Kadıköy'de yaşamak isterim." Anlaşıldı: Uzaktaki şehirler insana hep içinde olduğundan biraz daha ışıltılı ve güzel görünüyor.
O STÜDYOLARDA OLMAK AYRICALIKTI
BBC Türkçe Servisi'nin 1939 yılından bu yana yayın yapan radyosunun geçtiğimiz yıl 27 Mayıs'ta kapatılması, büyük bir geleneğin sona erişini haber veriyordu. Can Yücel, Orhan Boran, Halit Kıvanç ve Bülent Ecevit gibi bir çok ismin çalıştığı radyonun son yayını yaptıkları günü "Çok ağır ve üzücü" olarak tarif ediyor Girit. "'Hoşçakalın...' derken çoğumuzun sesi titredi. Yayını alkışlarla kapatırken birbirimize sarılıp ağladık. O stüdyolardaki havayı solumak çok büyük ayrıcalıktı. Biz BBC Dünya Servisi'nin kesintilere gittiği, bölümlerin art arda kapatıldığı bir döneme denk geldik." Radyo kapansa da Türkçe Servisi internet sitesi ve televizyon programlarıyla yola devam ediyor ama kesintiler yüzünden BBC'deki pek çok çalışanın keyfi kaçmış durumda.
EN BÜYÜK TUTKUSU TİYATRO
"Tiyatroya ilgim uzun yıllar öncesine dayanıyor. Üniversite yıllarında başlayan, hobiden tutkuya dönüşen bir ilgi. Altıdan Sonra Tiyatro grubunun üyesiyim. Oyunculukla başladım, biraz yönetmenlikle devam ettim. Londra'ya geldikten sonra işi yazmaya taşıdım. Burada, King's College ve RADA'da (Kraliyet Sanat Akademisi) metin ve performans çalışmaları üzerine, oyun yazarlığı dalında yüksek lisans yaptım. Ayrıca Aleks Sierz'in In-Yer-Face Theatre: British Drama Today kitabını Türkçe'ye çevirdim. Yine çevirdiğim Dennis Kelly'nin Orphans (Öksüzler) oyunu bu yıl Tiyatro Dot tarafından sahneye taşındı. Tiyatrodan kopmak gibi bir niyetim yok. Zaten ben onu bıraksam o beni bırakmaz."