Tekirdağ'da yaşayan Ayşe İktu (52), 30 yıl önce evlendi ve hemen bir yıl sonra ilk çocuğu Ercan dünyaya geldi. Ercan otizmliydi, doğuştan bir böbreği yoktu, çok sık hastalanıyordu ve doktorlar ailesine onun öleceğini söylüyordu. Yaklaşık 3 yıl sonra ikinci çocukları Erhan dünyaya geldi ve o günden itibaren Ercan bir daha hiç hastalanmadı. Kardeşi büyüdükçe bir ağabey gibi onunla ilgilendi ve destek oldu. Ayşe İktu, bundan 5 yıl önce beklenmedik bir şekilde eşini kaybetti ve hayat mücadelesine tek başına devam etmek zorunda kaldı. Ercan, Temmuz ayının başında aniden rahatsızlandı. Doktorlar doğuştan tek böbreği olmadan dünyaya gelen Ercan'ın diğer böbreğinin de iflas ettiğini söyledi. İki ay boyunca diyalize girdikten sonra böbrek nakli gerekince anne Ayşe İktu, hiç düşünmeden oğluna böbreğini verdi. Oğluna ikinci kez hayat veren İktu, yaşadıklarını SABAH'a anlattı.
"DUYGULARINI İFADE EDEMESE DE ÇOK MUTLU"
Bu olay başlarına gelene kadar organ bağışından hep korktuğunu dile getiren İktu, "Organ bağışı çok önemli bir şeymiş, başıma gelene kadar ben de bilmiyordum. Oğlumun hastalığından önce hiç düşünmezdim organımı bağışlayacağımı. Benim ona böbreğimi verdiğimin farkında değil. 'Doktorlar ikimizi de uf yaptı' diyor. Duygularını ifade edemese de artık diyalize girmeyeceği için çok mutlu. O mutlu olduğunda ben de mutlu oluyorum. Ben 29 yıldır hep evdeyim ve Ercan'la ilgileniyorum, hayatımı ona adadım. Şimdiden sonra da çocuklarımın mutluluğunu görmek için yaşıyorum" diye konuştu.
"İNSANLAR AİLELERİ İÇİN YAŞAMALI"
Ağabeyiyle birbirlerine çok düşkün olduklarını belirten Erhan İktu (26), şunları söyledi: "Çocukken birlikte misket oynardık. Ben büyüdüm bıraktım ama o hala oynamaya devam ediyor. O benim ağabeyim değil de ben onun ağabeyiymişim gibi hissediyorum. Aramızda çok kuvvetli bir bağ var. Ağabeyimin hastalığını öğrendiğimde en çok da annem için üzüldüm. Ben böbreğimi vermek istedim ama annem kabul etmedi hiç düşünmeden 'ben vereceğim' dedi. Ameliyattan sonraki süreçte sık sık İstanbul'a gidip gelmemiz gerekiyordu. Ben turizmciyim ve işe düzenli devam edemediğim için işten çıkarıldım. Ama ben insanların aileleri için yaşamaları gerektiğine inanıyorum. Annemin en büyük hayali bir köyde hayvanlarıyla birlikte yaşamak. Ağabeyim de çiçekleri çok seviyor. Onların hayalini gerçekleştirmek, onlar için o köy evini yaptırmak istiyorum."
"BÖBREK YETMEZLİĞİ BAZEN ÇOK SİNSİ İLERLİYOR"
Başarılı bir şekilde böbrek naklini gerçekleştiren Memorial Hizmet Hastanesi Böbrek Nakli Merkezi Sorumlusu Op. Dr. Mert Altınel ise şöyle konuştu: "Ercan'ın sebebi bilinmeyen bir böbrek yetmezliği vardı. Ama artık fonksiyonları hayatını idame ettiremeyecek noktaya gelmişti. Hiçbir semptom vermeden sinsi ilerlemişti. Oturmuş bir böbrek yetmezliğiydi ve artık nakil gerekiyordu. Annesi ona verici olmak istedi. 29 Ağustos'ta ameliyatı gerçekleştirdik ve ameliyat dönemimiz çok problemsiz geçti. Takılan böbreğimiz çalıştı. Şimdi genel durumu çok iyi, ilaçlarını kullanıyor ve hayatına sağlıklı bir insan olarak devam edecek."
"NAKİL BÖBREK YETMEZLİĞİNİN EN SEÇKİN TEDAVİSİ"
Böbrek yetmezliğinin iki tane tedavisi olduğunu belirten Altınel, "Bu hastalar ya diyalize girecek ya da böbrek nakli olacak. Ama böbrek naklinin sonuçları uzun vadede diyalize göre çok daha iyidir. Hastaya sağladığı konfor, hayat kalitesi, hayatta kalma süresi ve oranları çok daha yüksek. Böbrek yetmezliğinin en seçkin tedavisi nakildir diyoruz. Onun için her fırsatta insanları organ bağışlamaya teşvik ediyoruz" diye konuştu.