Rakamlar yalanlarını ortaya çıkarıyor
Biz onlar gibi yapmayacağız elbette. Bir şey yazıyorsak rakamlara dayandıracağız. Örneğin bugüne kadar Türkiye'ye gelen 70 bine yakın Suriyeli'nin son 16 ayda karıştığı suç sayısı 157 olarak veriliyor. Ve bu da bölge halkına atfedilen rahatsızlığın en büyük nedeni olarak gösteriliyor. Oysa resmi rakamlara göre 2010 yılında Hatay'da işlenen suç sayısı 20 bin 604. Şehirde bin kişiye düşen ortalama suç rakamı 13.92. Keza Suriyeliler'in göçmek zorunda kaldığı bir başka şehir olan Gaziantep'te de aynı yıl 35 bin 941 suç işlenmiş. Bin kişiye düşen suç rakamı 21.13. Bu kıstası son 16 ayda Türkiye'ye gelmek zorunda kalan 70 bin Suriyeli açısından işletirsek rakam sadece 2.2 çıkıyor. Bu tüm Türkiye ortalamasının çok çok altında. Yani "Suriyeliler geldi şehri karıştırdı" söylemi bilimsel olarak koca bir yalan.
ARAP SERMAYESİNE, MÜSLÜMAN İŞADAMINA KARŞILAR
Aklıgüdük sakaldan rahatsız olmuş
Diğer taraftan aklıgüdük bir editörün attığı, Doğan ve eski Doğan medyasının belki de gerçek niyetini ortaya koyan, "Çocuklar sakallılardan korkuyor" başlığı da mide bulandırıcı bir ırkçılık örneği. Anlaşılan ittihatçı tosuncuklar koskoca Türkiye halkıyla yetinmeyip, Suriyeliler'i de tek tip insan yapma peşinde. Bu kesimin sakal düşmanlığı zaman zaman hortlar zaten. Bir vakit değerli bir işadamımız da sakal düşmanlığını neşretmişti. Neyse ki, sonradan çoluk çocuk bütün işadamları birbiri ardına sakal bıraktı da halk nezdinde ırkçılık damgası yemekten bir nebze olsun kurtuldular. Bu ırkçılığın ekonomik boyutlarını da önümüzdeki günlerde işleyeceğim. Kuşkusuz o yönü sadece Hatay'ı ilgilendirmekten çok uzak. Arap sermayesine düşmanlık eden İstanbul sermayesi var işin perde arkasında.
Gazetede o başlığı atanların kötü niyetinden emin olduğum için onlara değil, çocuğu sakaldan korkan ebeveynlere bir şeyler söyleme ihtiyacı hasıl oldu. Doğrudur, çocuktur belki korkar sakaldan… Ama sakaldan korkacak kadar aklı erdiyse, artık yavaş yavaş da gerçekleri anlatmak gerekli ona. İnsan ırkının erkek olanından sakal çıktığını. Bazı insanların sakalı kendine yakıştırdığını. Kimisinin bunu inançları gereği uzattığını. Dünyada din diye bir şey olduğunu. İnsanların dinlerine uygun olarak giyinip süslendiğini ve çeşitli alışkanlıklar edindiğini. Yahudiler'in ayrı, Hıristiyanlar'ın ayrı, Müslümanlar'ın ayrı, Budistler'in ayrı... Ve herkesin ayrı ayrı giyindiğini… Kiminin sakal, kiminin saç uzattığını… Bunun suç değil zenginlik olduğunu... Bence bunları sakaldan rahatsız olan arkadaşlar, hem çocuklarına hem de birbirlerine anlatmaya başlamalı şimdiden… Yoksa o çocuk da, insanların sakalını zorla kestirmeye çalışan babası, dedesi gibi kaybedenlerden biri olur çıkar karşımıza. Bir kelime oyunuyla kapatayım sakal muhabbetini… Oku, baban gibi eşek olma… Oku baban gibi, eşek olma… Bilmem anlatabildim mi? Konu burada kapanmıyor… Komşularla "Sıfır sorun", "Sıfır komşu" oldu diyenlere, Arap sermayesine ırkçılık yapanlara, 28 Şubat soruşturmasından korkup son çare olarak halkı birbirine düşürmeye çalışanlara, Sünni'yi-Alevi'yi, Kürt'ü- Türk'ü düşman etmek isteyenlere rakamlarla söyleyeceklerim var…