Nereden çıktı demeyin. Altında çapanoğlu aramayın.
Gerekçeleri yazdıkça hak vereceksiniz.
Hatırlarsınız, 2008'deki küresel kriz sonrasında
ABD dünyada yaygara kopardı.
"Vergi kaçakçılığını önleyelim" diyerek uluslararası topluma aba altından sopa gösterdi, bankacılık alanında gizliliğin kalkmasını istedi. Kısa adı Fatca olan bir kanun çıkarıp ülkelere dayattı. Kimine tek taraflı, kimine karşılıklı olarak bilgileri açacağını bildirdi.
Biz de bunları kabul edenlerdeniz.
Sonra konu
AB ve OECD gündemine taşındı.
Onlar da
kısa adı CRS olan bir anlaşma hazırladı. Bu
anlaşmayla uluslararası toplum
vergi konularında karşılıklı
yardımlaşma yapacağını
taahhüt etti. Herkes vergi
mükelleflerinin bankalarda
bulunan finansal kayıtlarını
diğer ülkelere otomatik açacaktı.
Ne zaman?
1 Ocak 2017'den itibaren...
98 ülke bu anlaşmaya paraf attı. Ama dünyada yaygara koparan, bir zamanlar İsviçre'yi kınayan ABD bu anlaşmayı imzalamadı.
Kısacası işbirliğine yanaşmayıp 'Benim paylaşımım benim istediğim ölçüde olur' diyerek kendine özel korunaklı bir yapı oluşturdu.
Şimdi Cayman'da, İsviçre'de, Virgin'de, Marshall'da bulunan gizli banka hesapları teker teker ABD'ye kayıyor.
Biz seyredecek miyiz?
Madem, 2017'ye kadar Türkiye uluslararası anlaşmalara uymak zorunda ve ABD sermayenin gizli cenneti olma yolunda,
neden biz de yeni bir varlık barışını devreye sokmuyoruz?
Hem de güçlü gerekçeler ortadayken...
Pazar günü Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında yapılan Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda konunun tartışılması yukarıdaki gelişmelerin hükümet tarafından yakından izlendiğini gösteriyor.
Peki barışmaktan korkmalı mıyız?
Bence, hayır. Çünkü 2008'de ve 2013'te bunu uyguladık. Maliye kasasına iyi de para girdi. Hem Türkler'in yurtdışında bulunan para, altın, döviz ve menkul kıymetleri ekonomiye kazandırıldı hem de parasını yurtdışına park edip, sonra çeşitli finansal mekanizmalarla kendi şirketlerine kredi yoluyla getiren patron dolambaçlı yoldan kurtuldu.
GİB bilgi paylaşımı konusunda çalışma hazırlıyor
'ABD'nin, karşılıklı bilgi paylaşımı anlaşmasını imzalamaması konusunda bir çalışma yapıyor muyuz?' derseniz... Evet, yapıyoruz.
Gelir İdaresi Başkanlığı'nın (GİB) kapsamlı çalışması yakın zamanda bitiyor. Türkiye'nin menfaatleri nerede başlayıp, nerede bitiyor? Herkes eşit paylaşım yapacak mı? Bazı ülkeler kendine özel korunaklı alanlar oluşturma gayretindeyse buna karşı nasıl önlem alınacak? Bilgi paylaşımının görünürde yararlananları ile gerçek yararlanıcıları kimler?
Bu kritik sorulara cevap aranan çalışmanın Bakanlar Kurulu'na sunulması sonrasında ABD gibi anlaşmayı imzalamayan ülkeler için ne tür aksiyonlar alınacağının kararlaştırılması bekleniyor. Türkiye'nin burada yalnız kalacağını sanmıyorum. Kim bilir, belki aynı çalışmalar AB ve OECD'de de hazırlanıyordur.