1980 askeri darbesinin ardından 1983'te yapılan seçimleri kazanarak hükümeti tek başına kuran Turgut Özal ile birlikte Türkiye ekonomisi liberalleşme yolunda önemli mesafeler kat etti. 1991 yılına kadar süren tek parti iktidarı ile altyapı, yatırım ve istihdam konularında reformlar yapılmaya çalışılsa da, daha sonra 2002 yılına kadar sürecek siyasi istikrarsızlığın Türkiye'ye faturası ağır oldu. 1991-2002 arasında kimi zaman ömürleri 3 ay olan 11 hükümet iş başına gelirken, bölücü terör örgütü PKK'nın 1985'te başladığı saldırılarını artırması ile Türkiye, adeta abluka altına alındı. Türkiye'ye yaklaşık 300 milyar dolarlık fatura çıkaran terörle mücadele, ekonomide kalıcı istikrarı ve büyümenin önünü kesti.
EN AĞIR KRİZ: 2001
1994 yılında önemli bir kriz yaşayan Türkiye ekonomisi, en büyük darbeyi 2001'de yaşadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Milli Güvenlik Kurulu'nda rahmetli Başbakan Bülent Ecevit'e fırlattığı anayasa kitapçığı, Türkiye'de gecelik faizleri yüzde 7 bin 200'e kadar çıkardı. 20'ye yakın bankanın batmasına neden olan, Türkiye'nin milli gelirinin neredeyse üçte birini götüren bu krizin ülkeye hesaplanabilen maliyeti yaklaşık 260 milyar TL olarak gerçekleşti. Türkiye'de siyasi istikrarsızlığı bitirip, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın fitilinin ateşlendiği seçim Kasım 2002'de gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Ağustos 2001'de kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) zaferle çıktığı seçimin ardından, Türkiye'de büyük bir dönüşümü başlattı. Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması ve güçlendirilmesi ile ekonominin dönüm noktası oldu. Gerçek işlevine dönen ve mali bünyesi sağlamlaştırılan sektör, dünyayı sarsan 2008 küresel krizinin Türkiye'yi teğet geçmesinde başrolü oynadı.
EKONOMİ ÜÇE KATLANDI
AK Parti iktidarı ile birlikte 2002-2017 yılları arasında 3.5 kattan fazla büyüyen Türkiye ekonomisinde gayrisafi yurtiçi hasıla 230 milyar dolardan 851 milyar dolara çıkarken, kişi başı gelir de 3 bin 500 dolardan 10 bin doların üstüne yükseldi. Enflasyonun yüzde 30'dan tek haneye, kamunun borçlanma faizinin yüzde 70'lerden 10'nun altına indiği bu dönemde, doğrudan yabancı sermaye girişi 190 milyar dolarla 1923-2002 arasındaki rakamın yaklaşık 20 katına ulaştı. Kamu maliyesini düzelten Türkiye, istikrarın sağladığı avantajla çok önemli altyapı yatırımlarını da hayata geçirdi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Ovit Tüneli, Osmangazi Köprüsü gibi birçok proje tamamlandı. Dünyanın en büyüğü olacak Yeni Havalimanı'nın da ilk fazının bu yıl açılacak. Kanal İstanbul için de ihaleye çıkılacak. Yeni teşvik sistemiyle Türkiye'nin cari açığına yılda 20 milyar dolara yakın pozitif katkı sağlanacak.
HEDEF: İLK 10'A GİRMEK
Kendisine giydirilmek istenen kefeni adeta yırtıp orta gelirli ülke sınıfına yükselen Türkiye, 2023'te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor. Bunun için de 2 trilyon dolar milli gelir, kişi başı 25 bin dolar gelir ve 500 milyar dolar ihracat hedefleniyor. 15 Temmuz'daki halin darbe girişimini bertaraf eden halkın, 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikliği referandumunda verdiği 'evet' oyu ile siyasi istikrarın kalıcı hale gelmesi Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasında önemli rol oynayacak.
SIRA LİG ATLAMADA
Ekonomide tarihinin en büyük başarılarına imza attığı Mayıs 2013'ten bu yana Gezi Parkı ile başlayıp 17-25 Aralık operasyonları ile devam eden, 15 Temmuz darbe girişimi ile işgal operasyonuna dönüşen saldıralarla mücadele eden Türkiye, güçlü lider etrafında kenetlenerek 2023 hedeflerinden taviz vermedi. Siyasi istikrarı kalıcı hale getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de referandumda kabul edilmesi, Türkiye'ye zaman kaybettiren koalisyon dönemlerini de kapatarak, 2023 ivmesini hızlandıracak. 24 Haziran'da yapılacak seçimlerin ardından Türkiye, ekonomi ve siyasette istikrarı kalıcı hale getirip, kişi başı geliri 13 bin doların üstüne taşıyarak bir üst lige terfi edecek.