Türkiye'de geçen yıl 984 meteorolojik afet meydana gelirken, bu sayı 1940'tan beri ulaşılan en yüksek seviye olarak kayıtlara geçti. Rize, Artvin, Bartın, Kastamonu ve Sinop gibi Karadeniz illerinde yaşanan sel felaketleri gözleri bir anda Karadeniz'e çevirdi. Geçmişte de olan sellerin sayısında, frekansında ve şiddetindeki artış aslında iklim değişikliği ve küresel ısınmanın bu bölge üzerindeki etkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. Neredeyse oluşumundan beri 20 dereceyi aşmayan Karadeniz'in su ısısı artık 30 derecelere dayandı. Bu nedenle de seller bundan böyle hayatımızın bir parçası diyebiliriz.
KAPSAM GENİŞLİYOR
Depremler dışında hayatımıza çok daha fazla görmeye başladığımız sel, hortum, dolu, don ve yangınlar gibi doğal afetler sigorta sektörünün de bu alanlara olan bakış açısını değiştirmeye başladı. Türkiye'de şu ana kadar doğal afet kapsamında zorunlu olan tek sigorta deprem sigortası. Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) olarak bilinen deprem sigortasının kapsamının genişletilmesi uzun süredir konuşuluyor.
SEL DAHA KARMAŞIK
Ancak son dönemde yaşananlar bu fikrin hayata geçmesi için çabaları arttırdı. Özellikle sel konusunda görüşmeler yürütülüyor. SABAH'ın edindiği bilgiye göre, konu hakkında birçok kurum şu anda araştırma halinde. Sel, deprem gibi bir anda tüm bölgeye zarar veren bir doğal afet değil. Sel, dere yatağında yapılan binalara çok yüksek hasar verirken, bazı bölgelerde hasar, nispeten daha düşük oluyor. Binaların bodrum katları ve bir, iki veya üçüncü katlar daha fazla hasar görürken üst katlardaki hasarın az olması burada nasıl bir düzenleme yapılması gerektiğini konusunda da çeşitli formüller üretmeyi zorunlu kılıyor. Depremde olduğu gibi selde de zorunlu sigorta ile birlikte belli bir fon havuzu oluşturulması ve riskin dağıtılması hedefleniyor.
ÇOK TARAFLI ÇALIŞMA YAPILIYOR
ÇOK kısa bir sürede olmasa da önümüzdeki dönemde sel konusunda hem vatandaşın mağduriyetini giderecek hem de ekonomik temeli olan bir yapının kurulacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bu yasama yılına yetişeceğini söyleyen de var, önümüzdeki birkaç yıl içinde bir düzenleme yapılabileceğini söyleyen de. Diğer doğal afetler şu anda bu kapsam dışında ancak bu konuda da ileride çalışmalar görme ihtimalimiz yüksek. Çünkü küresel ısınma ve iklim değişikliğine insan faktörü de eklenince hem doğal afetlerin sayısında hem de frekansında artışın devam edeceği öngörülüyor. Selin kapsam altına alınmasında bakanlıklar, düzenleyici kurumlar ve sektörden şirketler ortak hareket ederek bir yapı oluşturacak. Farklı farklı alanları ilgilendirdiği için hem çiftçi, hem konut sahipleri, hem de işyeri olanlar gibi çok geniş bir yelpaze söz konusu.Tabi aynı zamanda bir de işin reasürans kısmı var. O konuda da çalışmalar yapılıyor.
EN KISA SÜREDE HAZIR
SEKTÖRÜN regülatör kuruluşu Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) da dün bu konuda bir açıklama yaptı. Çalışmaların başladığını belirten SEDDK yetkilileri, DASK bünyesine dahil edilebilecek diğer doğal afet türlerinin neler olabileceği konusunu da gündeme aldığını duyurdu. Bu anlamda kamu yararı gözetilerek başta sel olmak üzere diğer doğal afet türlerinin de ek teminat olmak üzere zorunlu deprem sigortasına entegre edilmesi ile bütüncül bir zorunlu doğal afet sigortasının tasarımına ilişkin çalışmaların başlatıldığı ve mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasının planladığını belirtildi.
İLK SIRADA
TÜRKİYE'DE geçen yıl en fazla meydana gelen meteorolojik karakterli doğa kaynaklı afet, şiddetli yağış veya sel oldu. 2020 yılında toplam 297 şiddetli sel afeti rapor edildi. 2021 yılı tamamlandığında görülecek ancak sayının 2020'ye göre çok daha fazla olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ayrıca sellerin sayısındaki artış nedeniyle de can kayıpları da hiç olmadığı kadar yüksek gelecek. Doğal afetlerde ikinci sırada ise 262 olayla fırtına yer aldı. Bu afet kapsamında, hortum ve kum fırtınası gibi olaylar da etkili oldu.
