Kediler çok usta idarecidirler. Bu gerçek, yapılan araştırmalar sonucunda kedilerin yiyeceğimize ortak olmak amacıyla 12 bin yıl kadar önce kendi kendilerini evcilleştirdiklerinin ortaya konmasıyla netlik kazandı. Geçtiğimiz günlerde yapılmaya başlanan yeni bir çalışma ise sevimli dostlarımızın bizlerle daha iyi iletişim kurabilmek ve gereksinimlerini anlatabilmek için konuştuğumuz dildeki vurguları anımsatacak biçimde miyavladıklarını öne sürüyor. Evet, kediler tıpkı bizim gibi farklı aksanlara sahip olabiliyor. İsviçre Lund Üniversitesi'nden fonetik araştırmacısı Susanne Schötz şöyle anlatıyor: 'Kedilerin çıkardığı seslerdeki melodilerin geniş bir çeşitliliği olduğunu biliyoruz. Fakat bu değişik sesleri nasıl yorumlayacağımızı bilmiyorduk. Sayıları 30 ile 50 arasında değişen kedilerin farklı durumlarda çıkardıkları sesleri kaydettik; örneğin gitmek istedikleri bir noktaya ulaşmaya çalışırken, mutlu olduklarında, arkadaşça davrandıklarında, aç olduklarında, sinirlenmeye başladıklarında ve öfkelendiklerinde... Daha sonra bu fonetik desenlerdeki farkları tanımlamaya çalıştık.' Çalışmalarını sürdüren ekip önümüzdeki beş yıl boyunca kedi miyavlamalarındaki tonlamaları, sesi ve vurguları inceleyerek, kedi diline etki eden faktörleri saptamakla uğraşacak. Önemi araştırılacak etkenlerden biri de kedilerin yaşadığı yer olacak. Yapılacak olan fonetik çözümleme, miyavlama biçimlerini nasıl geliştirdiklerini anlamamıza yardımcı olacak. 'Evcil kedilerin çıkardıkları seslerin, çevrelerindeki insanların dilinden ve aksanlarından ne ölçüde etkilendiğini ortaya çıkarmak istiyoruz. Çünkü anlayabildiğimiz kadarıyla hepsinin tonlamaları ve vurguları aynı olmuyor,' diyor Schötz. Böyle bir araştırmanın yapılması ilk anda çok anlamlı gelmeyebilir. Ama pek çok kedi sahibinin zaten sezmiş olduğu bu durumun bilimsel açıdan incelenmesi kuşkusuz çok önemli. Herşeyden önce kediler doğuştan bireyselliklerinin farkında olan canlılardır ve birlikte yaşadıkları kişilerle benzersiz ikili ilişkiler kurarlar. Yavruyken tıpkı çocuklar gibi hepsi hemen hemen aynı davranış kalıplarına uygun davransa da, büyüdükçe karakterlerini ortaya koyarlar. Bu sırada bulundukları çevrenin de kişilik gelişimlerinde önemli etkileri olur. Yaşamlarını kedilerle paylaşan insanlara sorarsanız, miyavlamak yerine bizim evet anlamındaki 'hı-hı' ve hayır anlamındaki 'ı-ıh' seslerimizi ya da canımız sıkıldığında 'of' derkenki tonlamamızı kedilerinden uygun zamanlarda birebir duyduklarını söyleyeceklerdir. Dolayısıyla yapılmakta olan bu araştırma, kedilerle insanların birbirlerini daha da iyi anlamalarını sağlayabilir. Araştırmayı ilginç kılan bir başka nokta da, sokak kedilerinin anneleri tarafından reddedilerek başlarının çaresine bakma zamanları geldiğinde, çoğu zaman miyavlamayı da bırakıyor olmaları. Yani doğada kediler sadece yavruyken anneleriyle iletişim için miyavlıyor; çiftleşme dönemlerindeki ve bölge koruma amaçlı kavgalardaki farklı sesleri bir yana bırakırsak... Bu da akla, kedilerimizin bizi epey iri bir anne kedi olarak görüyor olabileceklerini getiriyor. Bu düşünceyi, araştırmacı John Bradshaw 30 yıllık çalışmasının ardından 2014 yılında yayımladığı kitabında öne sürmüştü. Lund Üniversitesi ekibinin çalışmasını tamamlamasına henüz vakit var. Çalışma sonunda ise kedilerin bize neler söylediklerini anlayabilecek olma olasılığımız var. Umarız o tatlı miyavları hep sevgi sözcükleri taşır. Kaynak: CNN Türk