Savaş Ay. Onun gibi bir usta; bir ağabey için yazılacak hangi sözler onu en iyi anlatır ki? Bu meslekte onu yakından tanımanın, ekşın bir çalışma temposunda omuz omuza haber kovalamanın yanında kalemine mahzar olmuşluğun onurunu yaşayanlardanım. Onunla olan anıları uzun uzun anlatmaktansa, onun 3 Mayıs 2005'te SABAH'taki köşesine mazhar olmuş bir anıyı paylaşmak istedim.
"Aslan muhabir Sırrı kasayı nasıl soydu? Sırrıberk Arslan... Namı diğer Aslan Sırrı... Bu delikanlı bizim Merkez Haber Ajansı'nın Kahramanmaraş muhabiri. Sadece yaşadığı kentten, Kahramanmaraş'tan değil tüm bölgeden nice manşetler, süper haberler çıkarmış bir kardeşimiz o. Dahası tam bir Anadolu delikanlısı, dürüst mü dürüst, çalışkan mı çalışkan. Geçtiğimiz günlerde 10 günlük bir Malezya gezisi daveti geldi önüme. Ben de yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı ödül olarak Sırrıberk'i göndermeyi önerdim Genel Yayın Müdürümüz Ergun BeySen artık yoksun ama Savaş ağabeyim. Meslek sevdan bir Ay gibi Anadolu'daki aslanlarına ışık olmaya devam edecek. 'e. Onay çıkınca gitti. Sayısız iş çekti ve çocuklar gibi şen şakrak döndü. Sarılıp yolcu ederken 'Bir Anadolu muhabiri olarak Kahramanmaş'tan Malezya'ya gidiyorum. Bu şeref bana yeter' deyip yola koyulmuş ve oradan süper bir yazı dizisi yapmıştı. Sırrı Malezya dizisi bizim Merkez Haber Ajansı olarak haber servisi yaptığımız kardeş yayın organı Dünden Bugüne Tercüman'da 3 gün boyunca tam sayfa olarak yayınlandı. Sırrı, hem tatil yapmanın hem de yazı dizisinin sayfa sayfa yayınlanmasının keyfiyle döndüğü Kahramanmaraş'tan, yine birbirinden ilginç haberler göndermeye başladı. Ancak dün sabah işe gelir gelmez çalan telefonu açtığımda karşımda ağlamaklı bir sesle karşılaştım. Arayan Sırrıberk'ti. "Abi yandım, bittim" diye feryat ediyordu. Şaşırıp sordum; "Hayırdır evlat? Geçmiş olsun da anlat hele bileyim nedir mesele?" dedim. Nefes bile almadan anlatmaya başladı: "Abi bildiğin gibi 'Hırsız dehşeti' diye bir haber yapmıştım. Bu habere de kendi imzamı atmıştım. Bizim servis yaptığımız Dünden Bugüne Tercüman gazetesi de bu haberi yayınlamış abi." Ben, 'Ne var bunda evlat?' deyince derin bir nefes alıp sürdürdü sözlerini: "Ama abi benim adımı haberde karıştırmışlar, haberin 4 yerinde beni sabıkalı kasa hırsızı Sırrıberk Arslan diye yazmışlar. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü benim de." Hemen göz attım gazeteye. Gerçekten de haberin içinde tam 4 yerde haberi yapan muhabirimiz Sırrıberk Arslan'ı 'kasa hırsızı' diye yazmışlar. Gönlünü alın e mi?.. Koşuşturma, telaş, sayfaları yetiştirme cevvaliyeti, sonradan hatırlayıp güleceğimiz böyle bir yanlışlığa yol açmış belli ki. Ben Sırrı'yı sakinleştirip; "Evlat üzülme şimdi sevgili Behiç Kılıç'ı, Cengiz Kahraman'ı arar 'Bizim evladı üzmüşsünüz aman gönlünü alın' derim, hallederler." Ruhun şad, toprağın bol olsun ustam.