Kapı Yayınları konusunda uzman isimlerin çok yetkin eserlerini, Türkiye'de üretilen edebiyatın bütün kaynaklarına inme gayretiyle sürdürüyor. Arap şiiri denince akla gelen belki de tek isim Nihad M. Çetin'in kült eseri tekrar okuyucu karşısına çıkıyor nihayet.
"Eski Arap şiiri" denince aklımıza ne geliyor? "Muallakat" ve "Yedi Askı" deyince? "Ukaz" yahut "Cahiliye" denildiğinde? Bütün bunlar, kulağımıza çalınan ama hakkında teferruatlı bilgi sahibi olmadığımız İslamlık öncesi Arap şiirine dair bazı anahtar kavramlar. Dahası, en çok duyduğumuz kavramlar ve terimler. Hakikaten Araplar "Bir panayır kurup eğlenirler, şiirlerini de Kâbe'nin duvarlarına asarlar" mıydı? "Yedi Askı", yedi şiirin asıldığı yerin adı mıydı ve "Şu'ara Sûresi"nin bütün bunlarla bir alakası var mıydı? O "şairler", bugünkü "şairler"e benziyorlar mıydı? Duygu dünyaları neydi, anlam dünyaları nasıldı?
Akademik çalışmaların en büyük mahareti, bir alanda "yol açıcı" olmasıdır. İncelediği nesneyi, şerh ettiği metni, anlamlandırmaya çalıştığı dönemi kuşatıcı bir biçimde, yetkin kaynaklara giderek ortaya koyması ise ideal bir çalışmadan herkesin beklentisidir, denebilir. Nihad M. Çetin'in Eski Arap Şiiri isimli bu kitapta yaptığı, yukarıdaki sorulara, daha aşağısındaki ideal yöntemlerle cevap vermektir. Eski Arap şiirini merak eden, döneme dair metinleri okumak isteyen, kavramların etraflı tahlillerini okumak isteyen okuyucunun ilk başvuracağı kitap da, halen bu kitaptır.
Okuyucusunu aramayan, okuyucuyu bulan bütün mühim eserler gibi bu eser de, içinde yaşadığımız coğrafyanın şiirinin köklerini merak eden herkesi bulacaktır.
Nihad M. Çetin, temel başvuru metni olan bu kitabıyla, edebiyat tarihinde daima iftiharla anılacaktır.