Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

1921 Anayasası

Bilinmeyen Türkler (2)

Üç gün gecikmeyle de olsa sözümü yerine getiriyor ve 1921 başlarında Ankara'ya gidip Mustafa Kemal Paşa ile görüşen Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit'in "Bilinmeyen Türkler" adıyla kitaplaştırılan notlarının son derece ilginç bir bölümünü daha aktarıyorum.

***
Streit'in Ankara'ya gittiği günlerde "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" (Anayasa) henüz bir aylıktı. Büyük Millet Meclisi'nin 20 Ocak 1921'de kabul ettiği, Ceride- i Resmiye'de (Resmi Gazete) 1-7 Şubat 1921 tarihlerinde yayınlanıp yürürlüğe giren "Temel Yasa"nın özelliklerini Streit "Milliyetçi Hükümetin Anayasası" başlığıyla bakın nasıl anlatıyor:
"Meclis, Mustafa Kemal Paşa'nın savunduğu ilkeleri benimsedi. Anayasa'nın ilk sözleri şöyledir: 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' Yürütme ve yasama gücünün Büyük Millet Meclisi'nde olduğunu ve hükümetin temel ilkesinin ülke meselelerinde halkın etkin ve kişisel kontrolü olduğunu öne sürmeye devam eder. Madde VII, antlaşma imzalama, barış antlaşması imzalama ve savaşma hakkını Meclis'e saklar ve Şeri Hukuk'un uygulanmasını da Meclis'e devreder."
1921 Anayasası'nın bu hükümleri Meclis'in hem yasama, hem yürütme, hem de yargı erklerinin başı olduğu anlamına geliyordu.
Streit'ten devam edelim:
"Saltanat da, hilafet de yeni Türkiye'nin bu temel kanununda göz ardı edilmiştir, her iki makamın ismi bile geçmemektedir. Meclis bunun dışında Sultan'ın tuğgeneralden daha yüksek rütbede olan askeri yetkililere paşa unvanı verebildiği geleneksel yetkisini de üzerine almıştır."
Bu hükümlerle de, 1921 Anayasası aslında hem imparatorluk yerine yeni bir devletin kurulmakta olduğunu, hem de padişahlık rejiminden cumhuriyete geçmeye hazırlanıldığını adeta bağıra bağıra ilan ediyor.
Söz yine Streit'in:
"Hükümetin yürütme organı 10 komiserliğe ayrılır: Milli Savunma, Hariciye (Dışişleri), Dahiliye (İçişleri), Halk Eğitimi, Halk Ekonomisi (Tarım, Ticaret, Ormanlar ve Madenler olmak üzere), Adalet, Halk Sağlığı, Finans, Kamu İşleri ve Din İşleri.
Meclis her bir komiserliği, üyeleri arasından seçtiği bir komiser yoluyla yönetir. Komiserin, yürütme görevlerini yerine getirirken, Meclis'in düzenlediği talimatlara uyması gerekmektedir. Komiserler aralarından birini 'Komiser Heyeti Başkanı' olarak seçerler. Bu yetkili, kabine toplantılarına başkanlık eden yetkiliden biraz daha üstündür. Batılı bir başbakanın gücüne sahip değildir. Kabineyi kuramaz, kabineden sorumlu da değildir. Her komiser Meclis'e karşı doğrudan sorumludur. Meclis isterse elbette tüm kabineyi görevden alabilir ama şimdiye kadar böyle bir şey yapılmamıştır. Ancak şahsen komiserlerini görevden alarak sık sık denetleme gücünü uygulamıştır."
Bu hükümler ve uygulama da, Meclis'in başbakanlık görevini ve yetkisini kendinde saklı tuttuğu ve Meclis Başkanı eliyle yürüttüğü anlamına geliyor.
1921 Anayasası'nın ilginçlikleri bu kadarla bitmiyor. Gerisini de yarına bırakayım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA