Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Kur savaşlarını kim kazanacak?

Amerikan ekonomisinde mali krizle derinleşen ve yüzde ona yaklaşan işsizlik sorununun çözülmesi için Amerikan mallarının küresel pazarlarda satılması gerekiyor. Önce şunu söyleyelim... Malınızı satmak için kalitenin yanında fiyatının da ucuz olması şart. Eğer aynı malı başka bir ülke daha ucuza pazara çıkarıyorsa sizin aynı malı satabilmeniz mümkün olmaz. Ama daha verimli ürettiğiniz halde diğer ülkelerin döviz kurlarıyla oynayarak parasının değerini düşürüp size rakip olduğunu düşünüyorsanız, sizin de o ülkeye karşı kur savaşı başlatmanız gerekiyor. İşte Amerikan ekonomi yönetimi şimdi bunu yapıyor ve Çin'in parasının değerini yapay olarak düşürerek rekabet gücü kazandığını ileri sürüp, doların değerini düşürüp Çin mallarıyla rekabet etmeye çalışıyor.
Amerika, Çin'le son aylarda yaptığı döviz kuru mücadelesini 1985'te Japonya'ya karşı da yapmıştı. Ucuz Japon mallarından kurtulmak için Japon parası yen'in değerini artırmasını, Japonların ihracat yapmak yerine kendi iç tüketimini yükseltmesini adeta Japonya'ya dayattı. Bu dayatmanın sonucunda Japon ekonomisi durgunluğa girdi ve son yirmi yıldır da durgunluktan çıkamıyor.
Peki Amerikan ekonomi yönetimi aynı uygulamayı Çin'e yapabilir mi? Bu biraz zor görünüyor. Çünkü Çin, döviz kuru savaşının aleyhine geliştiğini görürse işi silahlı çatışmaya kadar götürebilir. İhracatı zorlanan, büyüme hızı gerileyen ve işsizliği artan Çin, bir iç savaşa sürükleneceğini bildiği için güçlü ordusuyla dışarıda savaşmaktan çekinmez.
Halbuki Japonya, II. Dünya Savaşı'nda ordusu tasfiye edildiği için, Amerikan yönetiminin kur baskısına ses çıkaramamıştı. Amerika'nın isteklerine boyun eğdi ve döviz kurlarının değerlenmesine, iç tüketiminin artmasına mecburen izin verdi. Bu boyun eğmenin sonucunda, Japon ekonomisi, 1990'ların başında krize girdi. O günden bugüne ekonomik büyümesi durdu. Şimdi varlığını sürdürebilmek için çabalıyor. O da Amerikan yönetimi gibi kurlara müdahale edip ihracatını artırmaya çalışıyor. Ama Amerikan yönetiminin gevşek para politikasını hızlandırması, Japonya'yı da olumsuz etkiliyor. Amerikan doları karşısında Japon yeni değer kazanmaya devam ediyor.
Peki Amerikan yönetimi ne yapmak istiyor? Amerika'da konut piyasasında çıkan krizin ardından borcunu ödeyemedikleri için 2.5 milyon ailenin evine bankalar el koydu. İşsizlik nedeniyle ödenemeyen konut borçları daha fazla konutun bankalara intikal edeceğini gösteriyor. Böyle bir ihtimali ortadan kaldırmak için tek yol var. O da işsizliği azaltmak.
İşte bu nedenle Amerika enflasyonu yükselterek ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor.
Bunu yapmak için sürekli para basarak Hazine ve mortgage bonosu satın alıyor. Bu güne kadar 1.7 trilyon dolarlık bono aldı, bundan sonra bir trilyon dolarlık daha satın alabilecek. Böylece para arzının artışı nedeniyle fiyatların artacağını düşünenler mal almaya başlayarak ekonomiye canlılık getiriyorlar. Zaten bu politikası nedeniyle Amerika resmi olmayan enflasyon hedefini yüzde 1.4'ten yüzde 2'ye çıkarttı.
Anlayacağınız Amerika, Çin'e sözünü silahla geçiremeyeceği için kur savaşıyla ekonomisini düzeltmeye çalışacak. Amerikan Merkez Bankası para bastıkça enflasyon beklentisiyle küresel piyasalarda mal ve varlık fiyatları yükselecek. Artan talep yeni yatırımları hızlandıracak. Gelişmekte olan ülkelere gelen dolarlar hem yeni yatırımlara hem de ucuzlayan Amerikan mallarına talep yaratacak. Böylece dünya ekonomisi bu durgunluktan çıkacak.
Amerika'yı, "enflasyonu artırıyor" diyerek çok eleştiren var. Ama mevcut koşullarda Çin'le askeri savaşa girmesi mümkün olmayan Amerikan yönetiminin tek çıkar yolu enflasyon oluyor. Bu da doğru bir tercih. Çünkü, Çin ile girilecek bir askeri bir savaşta herkes kaybedebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA