Avrupa Parlamentosu Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) 7. dönem Milletvekili, Avrupa Parlementosu eski Dış İşleri Komitesi üyesi, 40 yıldır Almanya'da yaşıyor.. Türkiye'nin uluslar arası alandaki en ünlü turizmcisi Vural Öger 12 Eylül'deki referandumu SABAH'a değerlendirdi. Almanya'da Milletvekilliği yaptığı için Türkiye'deki referandumda oy kullanamayacak olan Öger, "Anayasa değişiklik paketinin altına birkaç madde dışında imzamı atarım" diyor. Yargı ile ilgili maddeler konusunda tereddütleri olduğunu söylese de çarpıcı tespitlerde bulunuyor. Cumhuriyet kurulduğunda ordu ve yargıya koruma vazifesi yüklendiğini anlatan Öger, "Bir yerde ordu bir yerde yargı her zaman demokratikleşme sürecine genellikle köstek olmuşlardır. Yargıda geçmişte hükümetlerin aldığı olumlu kararlarda bile ideolojik görüşlerden dolayı yürütmede durdurmalar oldu. Genellikle alınan kararlar Yargıtay'da bloke edildi. Dolayısıyla hükümetin feryadını ben çok iyi anlıyorum.Eğer şu ülkede yargı ve askeri vesayet bitip, despot devlet yapısından kurtulunacak ve halkın iradesiyle yaşayacak bir demokrasi kurulacaksa AK Parti'den başka bir parti yok şu anda bunu yapacak" diye konuşuyor. İşte Vural Öger'in sorularımıza verdiği yanıtlar....
Anayasa Paketi'ni incelediniz mi? Nasıl buldunuz? Ben Anayasa değişiklik paketini okuyunca özgürlük, demokrasi, sosyal haklar konusundaki bütün şartlara 'evet' diyorum. Hemen altına imzamı atarım. Sadece yargı ile ilgili bazı teredütlerim var tabii. Ama ben bu referanduma 'şartlı evet' diyorum. Ben bu referandumu büyük bir Anayasa reformu önündeki referandum olarak görüyorum. Eğer şu ülkede yargı ve askeri vesayet bitip, despot devlet yapısından kurtulunacak ve halkın iradesiyle yaşayacak bir demokrasi kurulacaksa AK Parti'den başka bir parti yok şu anda bunu yapacak.
Yargı ile ilgili maddelerde neden sakıncalarınız var? Aslında şunu hatırlatmakta fayda var. Osmanlı İmparatorluğu çöküp, başkent işgal edildiğinde büyük bir travma yaşandı. Cumhuriyet bu travmayı yaşamış insanlar tarafından kuruldu. Atatürk de buna dahil. Cumhuriyet kurulduğunda halkın yüzde 4'ü okuma yazma biliyordu. Bunun manası 400 bin Türk okuma yazama biliyordu. Bunların 300 bini de İstanbul'da oturuyordu. Cumhuriyet böyle bir Türkiye'de kuruldu anlayacağınız.
'Demode milliyetçilik ülkeyi fakirleştirir'
'Hayır' diyenlerin neden hayır dediğini düşünüyorsunuz? Örneğin, CHP ve MHP... MHP dünün partisi. Avrupa'da iki tane dünya savaşına yol açmış demode olmuş eski Avrupa milliyetçiliğinin bir kopyasıdır. Bunlar 1930'lardan kalan zihniyetler. 1945'te Avrupa'da milliyetçilik bitti. 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' diye yola çıkarsanız hiçbir yere varamazsınız izole olursunuz. Eski fakir Türkiye'ye dönersiniz.
'Alaturka referandum oldu'
Referandum sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Referandum kampanyası alaturkalaştırıldı. Partiler bu süreci seçim kampanyası haline getirdi. Bence referandum yerine bu süreç Meclis'te bitmeliydi. O yüzden yöntem doğru olmadı diye düşünüyorum. Ben AK Parti'nin 8 senelik döneminde Türkiye'ye getirdiği artıların bilincindeyim. Bunu da takdirle karşılıyorum. Ekonomik açıdan ülke büyük bir ivme kaydetti. 2002-2010'da kişi başına gelir 4 kat arttı. Bence Başbakan'ın gereksiz polemiklere girmesine hiç gerek yok. Başbakan dünya çapında saygı duyulan bir lider.
'Sokaktaki Hans ikna edilmeli'
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakereleri sürüyor. Sizce AB bizi ne zaman alır? Bakın size birşey anlatayım... Sene 2002... Birgün bana Otto Shilly telefon etti, Chirac ile Schröder'in zirvesine davet etti. Zirvede Chirac'a Türkiye'yi anlattım. Bana 'Türkiye'de kimi tanıyorsan söyle, acele etmesinler. Ben Türkiye'nin AB üyeliğine hazırım ama halk hazır değil' dedi. Türkiye'nin yapacağı şey Avrupa'da iyi bir iletişim stratejisi uygulayıp, sokaktaki Hans'ı Jack'ı kazanmak olmalıdır. Yoksa bu iş ince uzun yolda yavaş yavaş gider. Bugünden yarına üyelik olmaz.