Vallahi kıymetli okur, şu 'basın açıklaması ile ayrılma' işlerini bir türlü anlayamadım gitti... Hani başka ülkelerdeki ünlüler basın açıklamasıyla sevgililerinden ayrılır mı bilmiyorum ama bizde bu iş biraz saçma bir hal aldı galiba. Ucundan biraz şöhret gören, patlatıyor açıklamayı... Petek Dinçöz ile Can Tanrıyar da açıklama yapmış, ayrılmışlar yine. Tarifeli tren seferine dönen münasebetlerini, basın açıklamalarından izliyoruz öylece. Can Bey, daha evvel, 'Televole Çağı'nda, Petek Hanım'ı ekranın her bir tarafından gözümüzün içine sokuşturmuştu ve ona 'assolist' unvanını kazandırmıştı. Kaderin acı cilvesi işte, Televole Çağı, yerini herkesin kendi 'şov'unu yapabildiği bir 'serbest delirme dönemi'ne bıraktığından, 'assolist'imiz de eskisi gibi gözümüze gözümüze giremiyor artık. Bakın efendim, Televole Çağı'nın sona ermesi öyle basit bir durum değildir. Pek çok dengeyi sarsmıştır. Eskiden sık sık Televoleler aracılığıyla evlerimize konuk olanlardan manken Tuğçe Kazaz, son üç senesini hayatı anlamaya çalışarak geçirdiğini açıklamış geçen hafta. Düşünsenize, Televole Çağı'nda kameralara melül melül bakan Tuğçe Hanım, üç senedir felsefi meselelerle uğraşıyor! Lakin haberlerde 'hayatı anlama çalışması'nın nasıl neticelendiği açıklanmamış. Buradan kendisine sesleniyorum: Tuğçe Hanım, ne anladıysanız bize de anlatın lütfen! Evet kıymetli okur, Televoleler olmadan olamayan pek çok isim var. Örneğin Seray Sever, Televole Çağı sonrası çeşitli biçimlerde hayatımıza girmek için neler yapmadı ki... Sunucu olmaya çalıştı, oyuncu olmaya çalıştı, hatta o trajik 'canlı performans'ıyla başlamadan biten bir şarkıcılık denemesi bile oldu. Hiçbiri tutmadı...
GEÇMİŞTEN HOŞ BİR HATIRA
Misal, son dizi girişimi de, senaryo yazarı Kaan Sezyum'un kuvvetli kalemine ve rol arkadaşı Mazhar Alanson'un muazzam performansına rağmen 'erken final'le arşive kalktı. Sebep? Seray Hanım'ı anlayamıyor da olabiliriz, onu hayatımıza kabul etmeyip Televole Çağı'nın hoş bir hatırası olarak hatırlamayı tercih ediyor da olabiliriz. Ama kesin olan bir şey var ki, onu bağrımıza basamıyoruz halk olarak... Tuğba Özay da aynı sorunu yaşayan değerlerimizden. Televole Çağı'nın en bol malzemeli isimlerindenken, CHP'de siyasete atılmalar, mapushane kitabıyla bir çeşit Simone de Beauvoir olma çabası falan... Tabii olmuyor, olamıyor... Bu arada, futbolcu Tuncay Şanlı ile Tuğba Özay arasındaki benzerlik çok şaşırtıcı, değil mi?
