Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Erol Köse'nin insaniyet standardı

Efendim, şu hayatta pek çok meseleyi çözdüm ama şu Erol Köse'nin durumunu çözemedim. Ne yapıyor, neyin mücadelesini veriyor, anlayamadım. Çok değişik bir insan. Yani şöyle izah edeyim; 'sağlıkçı' Nevzat Sarıbaş'a danışmak istiyorum Erol Köse'yi görünce. Şimdi "Nevzat Sarıbaş da kim?" diye soranlarınız, 'sosyal paylaşım' meselelerinden uzakta yaşıyordur, belirteyim. "Her çeşit kanser ve kulak iltihabı, başta su toplanması, beyinde hicrelerin (hücreler demek istiyor olabilir, olmayabilir de) birbirini yemesi, astım ve bronşit, evvel Allah kesin tedavi edilir," diye kart bastırmış bu güzide Yalovalı 'sağlıkçı'mızı tanımamak için 'sosyal paylaşım' denen şeyden bihaber olmak gerekir. Neyse efendim, Erol Köse bende işte bu 'başta su toplanması' ve 'beyinde hicrelerin birbirini yemesi' tabir edilen rahatsızlıkları tetikliyor. Konu, surat ifadesi... Yani, şimdi isim zikretmek istemiyorum, bir estetik cerrahın konuk olduğu programda, 'çanak' tabir ettiğimiz soruları sorarken ve cerrahın kendini kaybetmiş halde Ajda Pekkan Hanımefendi hakkında atıp tutmasını izlerken Erol Köse'nin suratında beliren o ifadeyi kelimelerle anlatmak bir hayli zor. Evet, tabii, o cerrah beyefendi, Ajda Hanım kendisine müracaat etseydi ve kamyon yüküyle parayı kendisine takdim etseydi muhtemelen amuda kalkardı ama konumuz o cerrah beyefendi değil. O cerrah beyefendi Ajda Hanım'ın dudakları hakkında 'maymun poposu' benzetmesi yaparken keyiften dört köşe olan Erol Köse'yle ilgileniyoruz biz. Terbiyesizlikten haz almanın tıpta bir ismi var mı, hiç araştırmadım ama yoksa, tıpkı 'Behçet' hastalığı gibi, pekala bir 'Erol' rahatsızlığı olarak isimlendirilebilir. Bu irtifada bir 'şöhret' dünya yüzünde var mıdır, olmuş mudur, olacak mıdır, onu da bilemem. Twitter'dan mesaj atıyor, sonra, "Ben değilim, hesabımı ele geçirmişler, onlar yazmıştır," diyor. Seda Sayan kafasına çanta geçiriyor, önce atıp tutuyor, sonra çıkıp, "Seda Hanım'dan özür diliyorum," diyor. Durmadan bir sataşma ve özür dileme hali var. Daimi bir irtifa kaybı!.. Bütün bunları ne için yapıyor, kimse bilemiyor. Gündemde kalıp, magazin aleminden para kazanmak için mi? Sahi, daha evvel bir şarkıcı hanımefendiyi taciz ettiği mahkeme kararıyla sabit olan bu arkadaşı neden bir magazin programına 'daimi yorumcu' yaparlar? Televizyon kanallarının ve programların bir ahlaki standardı yok mudur?

NEREDEYSE VEKİL OLACAKTI!
Ama tabii burası acayip bir ülke. Bakınız, şaka değil, eğer Cem Uzan'ın şimdi tarih olmuş olan partisi barajı geçseydi, bu arkadaş milletvekiliydi ve meclis kürsüsünde 'namusu ve şerefi üzerine' yemin falan etmiş olacaktı. Düşünebiliyor musunuz kıymetli okur, milletçe ömür boyu maaş ödeyecektik kendisine! Bir de, kıymetli okur, tuhaf bir cesaret sahibi olduğu da söylenebilir Erol Köse'nin. Şahsen beni iki defa topuğumdan vursalardı, ağzımın ayarı biraz yerine gelirdi. Ama Erol Köse'de öyle bir ayar falan yok. Hülya Avşar bile ancak mahkeme kararıyla susturabildi bu arkadaşı. Sonra, bu türden kimselerin yeri geldiğinde vahşi bir 'vatanperver' haline gelebilmelerine de şaşırıyorum. Yani salsanız savaş çıkaracak. Suriye'yle gerginlik mi yaşandı, "Dalalım!" diye gaz veriyor oturduğu yerden. "Biz cihan imparatorlarının torunları, Atatürk'ün evlatlarıyız. Titreyin, kendinize gelin, devletimiz büyüktür!" diye yazıyor bu Erol Köse. İşe bakın, hemen akabinde Hadise'nin 'yağları' ile ilgilenen bir 'Cihan İmparatoru' torunu! IV. Murat yattığı yerden kalkıp 'torun' Erol Köse'nin suratını görseydi ne yapardı, fantezi dünyanızın genişliğine bırakıyorum... Vallahi kıymetli okur, bazen 'insanlık' konusunda bütün umudumu yitiriyorum. Ne pis bir dünyada yaşıyoruz yahu!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA