Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Hakkı teslim etmek!

Geçenlerde bir tanıdıkla sohbet ediyordum. Güncel siyasetle doğrudan ilgili birisi değil. Kendi halinde bir müteahhit. "İşler nasıl?" kabilinden genel geçer soru sordum. "Valla ne olduysa evet-hayırdan sonra oldu" dedi. "Ne demek istiyorsun?" diye sohbeti derinleştirdim. "Referandumdan sonra işlerimiz açıldı. Her yerde hareketlilik var" deyip ekledi:
"AK Parti falan bilmem. Ama adamların hakkını teslim etmek lazım!"
Bu, "Hakkı teslim etmek" sözü, 2011 seçimlerinin sloganı olmaya aday. İktidar partisi, baskın karakteri yüzünden, bazı çevrelerde ideolojik saplantılardan beslenen kaygılar yaratsa da bu durum, "Helal olsun" dedirten icraatları görmezden gelmeye engel değil. Ancak, AK Parti'nin "18-30 yaş arası gençler arasında, eğitim ve gelir seviyesi yükselen nüfus diliminde yeterince karşılık bulamaması" ne kadar ciddi bir mesele ise "8 yıllık istikrar döneminden nasiplenip, servetine servet katan krema tabakasının hâlâ tereddüt beyan edip, kaçak güreşmesi" de o kadar ciddi bir mesele olarak önemini korumaktadır. Defansif duruşun gerisinde, ticari iki yüzlülük kadar, rejim bağlantılı faktörlerin de bulunması, "işadamı-asker-yüksek hâkim" göbek bağının henüz kopmadığını göstermektedir.

***

CHP başta olmak üzere muhalefetin manevra alanı ise giderek daralmaktadır. AK Parti'nin "sadaka sistemi" yaftası ile eleştirilen sosyal yardım politikalarını aşan model kurulması ve geniş kitlelerin buna inandırılması kolay değildir. Oysa, büyük oy potansiyeli buradadır. Bölünmüş yollar ve toplu konut hamlesi "kalite eksikliği" yönüyle siyasi malzeme yapılsa dahi, yıllardır ihmal edilmiş kesimleri, göze hitap eden yatırımların cazibesinden çekip çıkarmak da zordur. Hastane ve ilaç kuyruğunu kader bellemiş insanlar, mahallesinde aile hekiminden hizmet almaya başlamışsa, alışılmış eleştirilerden etkilenip oy verme davranışlarını değiştirmesi imkânsıza yakındır.
Sürekli tehlikeden bahseden ülkenin organize güçleri ise ne iktidarı belirlemeye yetmektedir ne de o topluluklar; Anadolu'dan, büyük kentlerin varoşlarından taşıp gelen yeni sınıfla buluşmaya hazırdır. CHP'nin, siyasetini bina ettiği oy tabanındaki bilinç, oy almayı hedeflediği kitlenin bilgi düzeyi ve beklentisiyle uyum sağlayamamaktadır. MHP'nin; "bölünme uyarıları" ise oy dağılımında konjonktürel grafik izlemektedir.
***

Ekonomide her şey güllük gülistanlık mıdır?
Kuşkusuz hayır. "Artan cari açık, zorlanan ihracat, iştah kabartan ithalat, kronik işsizlik, global ekonomik belirsizlik..." Ama bu denklemde dahi Türkiye'nin sigortaları mevcuttur. Örneğin, Merkez Bankası faizleri artırma eğiliminde olmadığı için yan önlemlere yönelmiştir. Bankaların likit varlıkları üzerindeki kısıtlama kararı, tüketici kredilerindeki fon artışları ileriye yönelik risk birikimini azaltmayı amaçlamaktadır. Ve en önemlisi, "kamusal borçları yeniden yapılandırma planı"dır. Esasen "af" benzeri düzenlemeler tüm mükelleflerin yalama olmasına yol açmaktadır. Af hesabı ile cari yükümlülükler ödenmemekte, dürüst insanlar kendini aldatılmış hissetmektedir. Lakin, büyük dönüşüm anlarında ve dış etkili kırılma noktalarında vatandaşlara kolaylık sağlanması gerekmektedir.
Geçerli iki mazeret vardır.
1- Küresel kriz, Türkiye'de her sektörü tahrip etmiştir.
2- Maliye yönetimi, vergi denetim tekniğini değiştirmiştir.
Bu nedenle geçmişle bağın koparılması için "matrah artışı" formülü makuldür.
Ve bu sayede elde edilecek gelirlerle, kritik seçim yılı mali dengeler bozulmadan atlatılabilecektir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA