- Siz 40 yılda yapmak istediğiniz her şeyi yapabildiniz mi Haluk Şahin? İçinizde kalan nedir?
- H.Ş: Emre'yle sohbetimizde hep şu geçer hayatımızla ilgili: Yapmak istediğin asıl şeyler var. Bir de hayat var. Çok şanslı olduğun zamanlar ikisi tamamen buluşuyor. Fakat genellikle çoğumuz için ikisi buluşmuyor. O yüzden Emre'ye hep "Asıl büyük şeyi unutmuyorsun değil mi," diye sorarım. Pırıltılı şeyleri istersen, pırıltılı şeylerin peşinde koşarken bir gün bir bakarsın, asıl yapman gereken şeyleri yapamamışsın.
- Siz yapabildiniz mi?
- H.Ş: Bazılarını gerçekleştirdim, ama yapamadıklarım var. Mesela 65'imden sonra şiire döndüm, ikinci şiir kitabım çıktı. - E.Ş: Babam sabah çok erken kalkar, çok çalışkandır. Değişik değişik projeler üretir.
- Mesela sizin de bir gün bir Türk filmiyle Oscar'ı kazanmak gibi bir hedefiniz var mı?
- E.Ş: Doğrudan kafama koyduğum bir hedef değil. Daha çok istediğim filmleri yapabilmeyi arzu ediyorum .
- H.Ş: Biz smokini hazırladık koyduk dolaba. Kodak Tiyatrosu'na giderken giyeceğiz inşallah. Emre komple bir sinemacı. Hikâyeler ona ait. Senaryoları kendisi yazıyor. İyi bir senaryo yazarı oldu, şaşırdım. Okumayan çocuk, çok güzel yazıyor! Aynı zamanda iyi bir kameraman. Senelerce dünyanın dört bir yanında çekimler yaptı. Bu filmin kurgusunu evin arkasındaki garajda yaptı, film müziklerini bile kendisi seçti.