Bu başlık genellikle Fenerbahçe futbol takımının kendi evinde elde ettiği zaferlerden sonra atılır. Ama ben bu kez farklı bir amaç için kullanacağım:
Ahmet Saraçoğlu... "Rolün büyüğü küçüğü olmaz, oyuncunun büyüğü küçüğü olur" fikrinin ekrandaki manifestosu...
Onu hem dizide, hem sinemada, hem tiyatroda izledim. Tiyatroda başrol oynarken de aynı özen ve ciddiyete sahip, dizide yan rol üstlenirken de...
Yaprak Dökümü'nün o munis, şefkatli, anneci karakteri Tahsin; şimdilerde Al Yazmalım'ın en haris, en entrikacı, en içten pazarlıklı karakteri Osman'ı oynuyor. Hem de ne oynamak... Bir yan karakter, bir oyuncunun yeteneği ve çalışkanlığıyla bu kadar mı büyür?
Daha önce de yazmıştım. Benim için oyuncunun 'bukalemun olanı' makbul. Oyuncu dediğin her dizide, her filmde ayrı ruha bürünecek, izleyiciyi şaşırtacak hatta dudağını uçuklatacak. Ahmet Saraçoğlu işte onlardan.
Saraçoğlu soyadını nereden aldığını araştırmadım. Dedeleri arasında koşum ve eyer takımları imal edenler var mıydı bilmiyorum. Ama eğer öyleyse, bu sanat onun genlerine işlemiş olmalı... Üzerine bindiği rol ne kadar vahşi olursa olsun, onun dizginleri altında ehlileşiyor.