Malatya'da iki heykel var. Biri Atatürk heykeli. Hürriyet Parkı (eski İnönü parkı) ile Orduevi'nin bulunduğu yerde. Diğeri İsmet İnönü'nün heykeli. Belediyenin önünde.
İnönü'nün heykelinin kaidesinde şunlar yazılı: " Adın temiz, hatıran aziz kalacak. "
***
Atatürk heykelinde bir de " genç " var. Gencin elinde bayrak. Atatürk, elini gencin omzuna koymuş. Bu heykelde genç " çıplak. " Ancak " önü " yaprakla kapatılmış.
***
İlk yapıldığında heykeldeki gencin önü " açıktaymış. " Yaşlı Malatyalılar anlattılar.
Malatyalı kadınlar, meydandan geçerken heykele bakıp, şöyle derlermiş:
- Uy anaaa. Bu da ne böyle?.. Ayıp ayıp... Edep yeri görünüyo... Anaaa... Giyecek don mu bulamamış?.. Vay başımıza gelenler.
Yine yaşlı Malatyalılar anlattılar:
- Heykeldeki gencin önü daha sonra hükümet kararıyla yaprakla örtüldü.
***
Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Malatyalı. " Yaşı, başı " eski dönemi bilmeye müsait.
Malatya'dan onu aradık. " İki heykel " diye söze başladık. Recai bey sözümüzü kesti:
- Siz çok geziyorsunuz... Bizim partinin durumu nasıl görünüyor?.. Halk, hükümet için ne diyor?.. Diğer partilerde neler oluyor?
***
- Recai bey iki heykel.
- İkisi de Malatya Valisi Ahmet Kınık tarafından dikildi... Ahmet Kınık kim, biliyor musun?
- Kim?
- Prof. Dr. Uğur Alacakaptan'ın kayınpederi... CHP döneminde (1950'den önce) valiydi... Daha sonra Demokrat Parti'den milletvekili oldu... 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra da Yassıada'da yargılandı.
***
- Sayın Kutan, heykelin hikayesi?
- Atatürk heykelindeki genç, çıplak... Önü ise açıktı... Bir gece ne oldu, biliyor musunuz?
- Ne oldu?
- Kırdılar.
- Neyi kırdılar?
- Şeyi işte canım.
- Heykeli mi?
- Hayır hayır... Heykele kimse elini sürmedi... Gencin önünü kırdılar.
- Erkeklik organını mı?
- Bana söyletme şimdi... Maalesef öyle oldu... Onu kırdılar.
- Neden?
- Gelip, geçen kadınlar görüyordu... Vış, bu da ne böyle diye tepki gösteriyorlardı.
- Kim kırdı?
- Kıranlar bulunamadı.
- Sonra?
- Sonra hükümet karar aldı... Heykelin önü büyük bir yaprakla kapatıldı.
Heykele yaklaştık. Çıplak gencin önündeki yaprağın resmini, yakın plan, çekmeye çalıştık.
Bu sırada yaşlı bir teyze " ne yapirsen oğlim " diye çıkıştı:
- Neyin fotirafini çekirsen?.. Utanmir misen?
- Teyze... Eskiden yaprak yokmuş.
- Hee ya, öyleydi.
- O zaman gördün mü?
- Get ocağı batasıca... Bu da sorilir mi?.. Hee, gördim... Sana ne?.. Anaaa... Tövbe tövbe.