Güzel bir ilişkiydi. Kavgalar ettiniz, bazen yersiz kıskançlıklar yaşadınız. Acısıyla tatlısıyla onca zamanı beraber geçirdiniz. Sanki şimdi hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Onun yokluğunda nasıl yapılacak bunca şey? Nasıl doldurulacak geride bıraktığı boşluk? Bunlar her ayrılık sonrası deli gibi zihni ve kalbi kurcalayan sorulardır. Yaşamayan anlayamaz nasıl bir duygu olduğunu. Boş tavsiye verir ya da sizi arkadaşlarıyla tanıştırmaya çalışır. Aldırmayın, biz anlıyoruz sizi. Ters köşeye yatıran bu davranışlar karşısında, Cosmo kadının nasıl sağlam ve dimdik durabileceğini hemen anlatalım size. Hazırsanız başlıyoruz!\n\nŞarkılara hep konu olur ayrılık ve bitirilmiş bir ilişkiyi atlatma süreci. Bittiğinde “Nasıl böyle oldu, halbuki her şey çok güzeldi” gibi cümleler kurabilirsiniz. Bu tarz sahneler bana her zaman Aşkın 500 Günü (500 Days of Summer) filmini hatırlatır. Çok güzel bir filmdir bu arada. Ayrılıklar üzerine; neydik, nasıl böyle olduk kısmını da, yan yana koyarak açıklar, anlatır. Terk edilen kişi olarak filmdeki gibi kendinizi kaybetmiş gibi hissedebilirsiniz. Hatta artık yaptıklarınızın kendi isteğinizle olmadığını bile düşünebilirsiniz. O kadar kontrolden çıkmıştır ki artık duygular ve hormonlar, bebek bezi reklamlarını izliyor olsanız bile kendinizi ağlarken bulabilirsiniz. Adeta ölmüştür içinizde bir yerler. Koca bir kara boşluk oluşmuştur o sevgilinin doldurduğu yerde. Yaşamayan bilemez ama biz biliyoruz. Yaşadık, deneyimledik sonra da yazdık.\n\nYalnız ufak bir başlangıç notumuz var: Anlık kızgınlıklarla silinen telefon numaraları, Facebook hesapları ondan uzaklaşmanıza değil, ona olan hasretinizi ortaya çıkarmanıza yarar. Nasıl ki size “Onu düşünme” dediğimizde, ilk düşüneceğiniz şey “o”, sonra düşünmemek fiili ise, onunla bağlantılarınızı göstermelik olarak kopartmanız sadece daha fazla hatırlatacaktır size ilişkinizi. Hele hele kafanız güzelken sakın onu aramayı ya da telefonuna mesaj atmayı denemeyin. Hayır, hiçbir şey eski güzel günlere döndürmeyecek sizi. Daha kötüsü de var; sarhoş şoförler rastgele bir yere çarparlar, bir ağaca, duvara belki de garajlarının girişine. Ama sarhoş telefon kullanıcıları mutlaka ve mutlaka sevmiş oldukları insana çarparlar.\n\nVe neticesinde her iki taraf da zarar görür bundan. Şimdi yavaşça o telefonu bırakın. Derin nefes alın ve aklınıza ilk gelen soruyu sorun: “Ne yapmalıyım?” Onunla aranızdaki bağları koparmanızın, alışkanlıklarınızı ve özlemlerinizi bitirmenizin tek bir yolu var: Bunların altında yatan sebepleri bitirmek! Unutmayın, her şeyin bir sebebi vardır.Ama eğer acı içinde debelenmekse tercihiniz hemen bırakın yazımızı okumayı, depresif bir müzik açın. Hatta ortak favori şarkınız sizi daha çok üzecektir. Şarkıyı her gün 34 kere dinleyin. Yok eğer niyetiniz gerçekten bir çözüm bulmak ve bu bunalım modundan kurtulmaksa bundan sonraki önerilerimizi ciddiye alın.\n\n
Boş vermek çözüm değildir, sebebini bulun\n\nKabul edin. Eğer gerçekten ayrılık sürecini atlatmış olsanız, zaten dikkatinizi çekmeyecekti bu başlık. Mutlaka içinizde bir şeyler kalmış ki, buraya kadar okuma zahmetine girdiniz. “Ben üzgün değilim laylaylom” şeklindeki pikaçu gezintileriniz, dışarıya sizi gayet mutlu gösterse de, içten içe patlamaya hazır bir volkanın tıpasını tıkıyorsunuz sadece. Tekrar söylüyorum: Boş vermek çözüm değildir. Bu, sadece içinizdeki düşüncelerden -yani kendinizden- korktuğunuz için kendinizi engellemenizdir. Doğanın yasasıdır etki-tepki. Kendinizi ne kadar baskılarsanız o kadar büyük tepki vereceksiniz ilerleyen seviyelerde. “Sebebi yok, sadece onunla mutlu olabilirim, onunla yaşadıklarımı kimseyle bir daha yaşayamam” gibi anlamsız cümleler içindeyseniz, ya elini sallasan ellisi modundaki karşı cinsi görmezden gelecek kadar algıları kapalı ya da kendi değerini bilmeyecek kadar durumdan bihaber bir insansınız demektir.\n\nHer şeyin bir sebebi vardır. Elinize bir kalem alın ve kendinize dürüst olun. Yazın ilk cümleyi: “Ben onsuz nasılım?” Zordur kendine karşı dürüst olmak. Bilirim. Sürekli yalan söylemek, kendini olabildiğince kandırarak işin kolayına kaçmak ister insan. Ama inanın çözüm orada değil. Cevaplardan biraz örnek verelim: “Onsuz hayat renksiz”, “onsuz çok eksiğim” gibi... Eğer kendinize yeteri kadar dürüst olduysanız çok değişik cevaplar bulacaksınız. Heyecanlanmayın. Bu sadece sizsiniz. Yazdıklarınız da aslında gözyaşlarınızın nedenleri.\n\nSebeplerinizi Çözüme Çevirin Neyin eksikliğini hissediyorsanız onu tamamlayın. Yalnız hissetmenizin sebebi, birlikte olduğunuz onca zamanda, yakın arkadaşlarınızı kendinizden uzaklaştırmanız olabilir mi? Eksik hissetmenizin sebebi ise bazı şeyleri sadece onun yapabileceğine inanmanız mı? Alınmayın ama sevgiliniz süper kahraman değilse, yaptıkları sadece ona özel olamaz. Siz sadece kendinizi küçük (ya da yetersiz) görüyor olabilirsiniz. Normal... İlk yapmanız gereken, basit konularda kendinizi kendinize ispatlamak. Listede çıkan her maddeyi, dışarıdan yapılmış bir analiz olarak kabul edin\n\n
İçinizde kalanları yapın\n\nHer ilişkinin kendi dinamikleri, kendi yasakları vardır. Siz birlikteyken neleri yapamadınız? Bu süreçte nelerden vazgeçtiniz? İşte özgürlüğünüzün tam sırası; yapılacak o kadar çok şey var ki! Uzun zamandır yapmak istediğiniz bir hobiye başlayın; yeni bir hedef koymak, yeni insanlarla tanışmak sizi yaşadıklarınızın kasvetinden fazlasıyla kurtaracaktır. Fotoğrafçılık, dans gibi kurslara üye olabilirsiniz. Ayrılığın ilk günlerinde göründüğü gibi bütün dünya çift halinde gezmiyor. Bu tarz dernek/kulüpler, size hayatın başka boyutlarını da göstereceği gibi yaşama sevinci verecektir. İlişkisi olmayıp, arkadaşlarıyla eğlenmeyi, sohbet etmeyi çok seven binlerce insan var. Sadece siz, onların ortamında değilsiniz. Kısıtlamayın, kapatmayın kendinizi eve. Dışarıda koca bir yaşam var; gidin atlayın içine. Bu hobilerinizi arkadaşlarınızla paylaşabilir, ortaklaşa projeler de yapabilirsiniz. Özgürsünüz artık.\n\n
Ortak arkadaşların paylaşımı sorunu\n\nBoşanmalarda çocukların velayet paylaşımı neyse uzun süren ilişkilerde de arkadaş paylaşımı odur. Sancılı bir süreçtir. Kimseyi kırmadan dikkatli ve sakin adımlar atılmalıdır. Nedense toplumda uzun zamandır birlikte olanları tek bir şahıs olarak algılama gibi\n\n \n\n
Cosmopolitan/Can Yayımlar