Avrupa Irkçılıkla Mücadele Ağı (ENAR), yabancılara ve İslama yönelik ön yargılara ilişkin tespitlerde bulunarak, Avrupa’da yükselen ırkçılığın her geçen gün daha fazla müsamaha gördüğüne dikkat çekti. Avrupa genelinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadeleyi amaçlayan 700’den fazla sivil toplum örgütünü bünyesinde barındıran ENAR’ın “Avrupa’da Irkçılık” raporunda, ırkçılıkla mücadelenin sıklıkla siyasi irade yetersizliğine takıldığı belirtildi. AA’ya konuşan ENAR Direktörü Michael Privot, terörle mücadele bütçelerinin yarısını, Avrupa’da kayıtlara geçen terör saldırılarının sadece yüzde 1’inde payı olan sözde “İslamcı terör” tehdidine ayıran Avrupalı güvenlik birimlerinin, muhtemel ırkçı terör saldırılarına hazırlıksız yakalandığı uyarısında bulundu.\n\n
WILDERS VE SARKOZY ÖRNEĞİ\n\n“Avrupa’da sokaktaki insanda ırkçılığın arttığını söyleyemeyiz ama ırkçı söylemler, kin ve nefreti teşvik artıyor çünkü ırkçılık her geçen gün daha fazla hoşgörüyle karşılanıyor” diyen Privot, Hollanda’da azınlık hükümetini destekleyen, Geert Wilders liderliğindeki ırkçı Özgürlükler Partisi’nin yabancı düşmanlığını körükleyen internet sitesi açmasını, Başbakan Mark Rutte’nin bunu kınayamamasını ve Fransa’da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin seçim stratejisi olarak aşırı sağcı söylemlere kaymasını buna örnek gösterdi.\n\n
SAÇMA BİR TEORİ\n\nAşırı sağın “Avrupa Müslümanlaşacak” söyleminin son derece saçma olduğunu kaydeden Privot, “En iyimser tahminlere göre bile AB’de 20 milyon Müslüman yaşıyor. 500 milyonluk bir coğrafyada doğurganlık oranı ne olursa olsun 20 milyon nasıl çoğunluğu elde edecek? Ayrıca Avrupa’daki Müslüman ailelerde ortalama çocuk sayısı diğerlerinden pek farklı değil. Göçmenler ikinci ve üçüncü nesilde içinde yaşadıkları toplumla daha çok uyum sağlıyor. Bunlar elbette tartışılsın ama aşırı sağın pompaladığı fantastik korkuları değil gerçekleri konuşalım” dedi.\n\n
TÜRKİYE’YE ÖVGÜ\n\nENAR olarak Türkiye’yi de yakından izlediklerini belirten Privot, “Azınlıklarla ilgili yapılanlar kesinlikle övgüyü hakediyor. Mevcut hükümet son 7-8 yıllık dönemde çok olumlu adımlar attı. Elbette her sorunun çözüldüğünü söyleyemeyiz ve hala yapılacak çok iş var. Ama bu dönemde başka bu kadar olumlu adım atmış başka hiçbir hükümet yok” ifadesini kullandı.\n\n
NEO-NAZİLER CESARETLENİYOR\n\nENAR’ın “Avrupa’da Irkçılık” raporunda, “Ekonomik kriz döneminde göçmenler ve etnik azınlıklar işsizlik ve güvencesiz çalışma koşullarından orantısız şekilde etkileniyor. Ekonominin kötüye gitmesi aynı zamanda toplumun genelinde yarattığı korkuyla ırkçı davranışları kışkırtıyor” tespiti yapıldı. Raporda, yabancı kökenliler arasındaki işsizlik oranının bazı Avrupa ülkelerinde yüzde 50’yi aştığı, kriz nedeniyle ayrımcılıkla mücadele programlarına kaynak aktarımının durduğu ve aşırı sağ partilere artan desteğin Neo-Nazi grupları ırkçı saldırılar konusunda cesaretlendirdiği belirtildi. Raporda, Avrupa ülkeleri ayrımcılığı tespit ve cezalandırmada yetersiz kalmakla, ırkçılıkla mücadelede yetersiz siyasi iradeyle ve başarısız entegrasyon politikalarının sorumluluğunu yabancılara yüklemekle itham ediliyor.\n\n
IRKÇI PARTİLER İSLAM DÜŞMANI\n\nENAR’ın hazırladığı ve Avrupa ülkelerindeki aşırı sağın söylemlerini inceleyen bir diğer raporda ise son dönemde Avrupa’daki ırkçı partilerin en önemli ortak noktalarından birinin İslam düşmanlığı olduğu belirtiliyor. Raporda buna karşın Batı Avrupa’daki ırkçı partilerin Yahudi düşmanlığından kaçındığına ve Hollanda’da İslam ve yabancı karşıtı söylemleriyle tanınan Geert Wilders’in liderliğindeki Özgürlükler Partisi başta olmak üzere, bir kısmının güçlü İsrail yandaşı olduğuna dikkat çekiliyor. Bunun tam tersi olarak da, Doğu Avrupa’daki ırkçı ve aşırı sağcı partilerde ise özellikle Yahudi düşmanlığına sıklıkla rastlandığı ifade ediliyor.\n\n