Bir Müslüman severek Allah’a itaat ve ibadet ederse, onun emirlerine ve yasaklarına uyarsa bunun değeri vardır. Allah Tealâ’yı seven, onun kelâmı olan Kuran’ı ve resulü olan Hz. Muhammed’i, onun dava arkadaşı olan sahabeyi de sever. Kısaca Allah’ın sevdiği herkesi ve her şeyi sever. Yüce Allah şöyle buyurur: “İman edenlerin Allah’a sevgileri ise çok fazladır.” (el-Bakara 2/115) Bu ayet başta olmak üzere birçok ayette muhabbetullah denilen Allah sevgisine ve İlâhi aşka işaret edilir. Bir Müslüman Allah’ı, Resulü’nü ve Allah yolunda mücadele etmeyi babasından, oğlundan, kardeşlerinden, eşlerinden, kabilesinden, servetinden, ticaretinden ve meskeninden daha çok sevmekle yükümlüdür. Eğer daha çok sevmezse Kuran’ın ifadesiyle “Allah’ın hükmü tecelli edene kadar bekleyin, Allah günahkâr bir toplumu hidayete erdirmez” (et-Tevbe 9/24) tehdidine muhatap olur. Bunun anlamı şudur; Bir Müslüman’ın Allah’ı, Resulü’nü ve Allah yolunda mücadele etmeyi sevmesi ve bu sevgi ve istediğini her zaman diğer şeylerden önde tutması gerekir. Hz. Peygamber, “Allah ve Resulü’nü diğer şeylerden fazla sevmeyen kimse imanın hazzına eremez” deyince Hz. Ömer, “Ey Allah Resulü! Kendim hariç seni herkesten ve her şeyden çok seviyorum” demiş, Hz. Peygamber de “Olmadı ya Ömer!” demiş- ti. Hz. Ömer, “O halde seni kendimden de çok seviyorum” deyince Resulullah “Şimdi oldu ey Ömer” buyurdu. (Buhâri, “İman”, 9; Müslim, “İman”, 15) Mesele sevgi istemek değildir. Sevilene uymak, tabi olmaktır. Allah kullarını sever, kulları da onu severler. Kuran şöyle der: “Ey iman edenler! İçinizden her kim dininden dönerse, Allah onların yerine öyle bir kavim getirir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler.” (el-Máide 5/54) İslam inancına göre Allah Tealâ vedûd ve velidir. Yani mümin kullarını çok sever ve onları dost edinir. Kul da Allah’ı sevmeli, Ona yar olmayı bilmelidir. Kuran şöyle buyuruyor: “Allah adil olanları sever (el-Mümtehine 60/8; elHucurât 49/9), Allah temiz insanları sever (et-Tevbe 9/108; el-Bakara 2/222, Allah takva sahibi kullarını sever (Âl-i İmrân 3-79; et_ Tevbe 9/4, 7), Allah ihsan sahibi dürüst kişileri sever (Âl-i İmrân 3/148, el-Mâide 5/13, 93, Allah tevekkül ehlini sever (Âl-i İmrân 3-159), Allah sabırlıları sever (Âl-i İmrân 3-146), Allah tövbe edenleri sever. (el-Bakara 2/222)” Yüce Allah, Peygamberimizi herkesten çok sevdiği için ona “Habibullah” (Allahın sevgilisi) denilmiştir. (Tirmizi, “Menâkıb” ,1). Nitekim Hz. İbrahim için de “Halilullah” (Allah’ın dostu) ifadesi kullanılmıştır. Yaratılmışken, yaratan tarafından sevilmek mümkün demek. Burada sözü edilen (kıst, vefa), temizlik, takva, ihsan, tevekkül, sabır, tövbe tasavvufun temel kavramlarıdır. Sûfiler ve veliler Allah’ın sevgili kulu olma mertebesine ermek için bu hususları büyük bir özenle gerçekleştirmeye çalışır, ilahi sevgiden mahrum olmamak için bunların tersi olan hallerden dikkatle kaçınırlar. Çünkü Allah zalimleri, kafirleri, günahkârları, kibirlileri, hainleri, bozguncuları, müsrifleri, saldırganları sevmez. Kısaca sevginin sonucu Allah’ın emirlerine uymak, yasaklarından kaçınmaktır.