NSU davasında ajan Andreas Temme’nin Federal Başsavcılık’taki dosyaları kriz oldu. Müdahil avukatları, Temme’nin ifadesine karşı çıktı. Saatler sonra dinlenen Temme, ser verdi, sır vermedi\n\nALMANYA’DA 8’i Türk 10 kişiyi öldüren ırkçı Neo-Naziler’in kurduğu ırkçı NSU örgütünün üye ve yardımcılarının yargılandığı Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’ndeki NSU davasında dün 63. duruşma yapıldı. Duruşmada ırkçı seri cinayetlerin son kurbanı olan Halit Yozgat cinayeti sırasında olay yerinde olduğu belirlenen Alman ajan Andreas Temme’nin dosyaları kriz çıkarttı.\n\n
BASKI MI VAR?\n\nHAKİM Manfred Götzl yoklamayı yaptıktan hemen sonra Temme’yi dinlemek istedi. Ancak İsmail Yozgat’ın avukatları, “Temme ile ilgili tüm dosyalar davaya dahil edilmediği sürece, tanık dinlenmesin” diyerek itiraz etti. Avukat, “İlk başlarda Temme ile ilgili dosyalardan fotokopi veren savcılık, şimdi hiçbir şey vermiyor” dedi ve Federal Başsavcılığın baskı nedeniyle bu dosyaları vermediğini ima etti.\n\n
BOUFFİER ENGELLEDİ\n\nAVUKAT, “Yozgat cinayeti, göçmen kökenlilere dönük son cinayettir. Eğer zamanında Temme ile ilgili soruşturma durdurulmasaydı, belki de polis cinayeti engellenecekti. Sonuçta Temme mahkemede aklanmadı. Zamanında Hessen İçişleri Bakanı Volker Bouffier’in engellemesi sonucunda dosyası kapatıldı. Temme’nin dosyasından artık fotokopi bile alamıyoruz” dedi.\n\n
“NEDEN DEĞİŞTİLER”\n\n“HAZİRAN ayında daha dosyalara bakılabiliyordu. Bu dosyalardan kopyalar alabiliyorduk veya bize gönderiliyordu. 1, 2, 3, 6, 10, 11, 13 ve 14 numaralı dosyalar istendi. Bu dosyalar verildi. Ardından 30.08.2013 yine dosya istedik. ‘Önemsiz’ denilen dosyaları da istedik. Ancak Fedaral Başsavcılık, Temme’nin yaptığı işler, telefon görüşmeleri ve ifadelerle ilgili olan bilgilerin ve bilgisayar bilgilerinin yer aldığı dosyaları vermedi.”\n\n
TALİMAT MI GELDİ?\n\nSAVCILIĞIN bir anda değiştini ve Temme’nin sözde “kişilik haklarının” bahane edilerek kopya verilmediğini belirten avukat, “Federal Başsavcılığın bu dosyaları vermek istemediği ortadadır. Başsavcı Diemer ve Başsavcı Weingarten, gizli servislerden gelen talimatlar nedeniyle mi yoksa baskılardan dolayı mı bize kopya verilmediğini resmi olarak açıklamalı” diye konuştu.\n\n
SAVCI GÜLDÜ\n\nBUNUN üzerine bir savcı gülünce avukat, “Gülmeyin. Öyle olmadığını bilemeyiz” dedi. Avukat, Yozgat Ailesi’nin en büyük isteğinin oğullarına dönük cinayetin aydınlatılması olduğunu belirterek, “Aile, makul bir istekte bulunuyor. Mahkeme, hiçbir hukuki hata yapmadan bu dosyaları isteyebilir. Ancak alınmaması, bir temyiz riski anlamına gelir. Biz bu riski istemiyoruz” dedi.\n\n
MAHKEMEYE SUÇLAMA\n\nFEDERAL Başsavcılığın istenilen dosyaları vermediğine dikkat çeken avukatlar, mahkemeyi de, Yozgat cinayetinin aydınlatılması için yeterince çaba göstermemekle suçladı. Temme’nin ifademsnin inandırıcılığı açısından dosyaların önemine dikkat çeken avukat, “Tanık olarak çağırılıyorsa, tüm dosyaların olması gerekir. Olayla ilgisinin olup olmadıığı davada ortaya çıkartılmalı. Ancak bu ancak tüm dosyaların elimizde olması halinde mümkündür” dedi.\n\n
45 DAKİKA ARA\n\nARDINDAN bir avukat daha itiraz edince, Hakim Götzl, dilekçelerin fotokopisinin çekilip tüm müdahilleri dağıtılması ve savcılığın savunma hazırlayabilmesi için duruşmaya 45 dakika ara verdi. İtirazı dile getiren avukat, istedikleri dosyaların mahkemeye dahil edilmemesinin, Temme’nin dinlenmesine engel teşki ettiğini kaydetti.\n\n
“TEMME ORADAYDI”\n\nAVUKAT, “Mahkeme bu dosyaların suçluluğun kanıtlanması açısından bir önemi olmadğğını savundu. Halbuki 16.01.2008 tarihli BAO Bosporus’un ‘Sonderordner Temme’ dosyasının 1. sayfasında, cinayet sırasında Temme’nin daha internet kafede olduğu görülüyor. 17. sayfadaki rapora göre Halit Yozgat saat 17.01’i 25 saniye geçe öldürüldü ve o sırada Temme internetteydi.”\n\n
“ZAMAN YANLIŞ”\n\nBAO Bosporus, o dönemler cinayeti soruşturan özel komisyon BAO Kafe’nin hazırladığı zaman dilimi raporunun yanlış olduğunu savunuyor. Hiçbir tanık Temme’yi çıkarken görmemiş. Temme, saat 17.01’i 40 saniye geçe bilgisayardan çıkmış. Ve olay yerinden ayrılmış. İlk kurşundan sonra Halit Yozgat’ın yere düşmesinin sesi, Temme’nin ve diğer tanıkların duyduğunu söylediği ses idi. Ama katiller Yozgat yerdeyken iki el daha ateş etti. Temme’nin tüm dosyaları davaya dahil edilmezse, doğru söyleyip söylemediği kontrol edilemez.”\n\n
SAVCILIK: GEREK YOK\n\nARDINDAN bir avukat daha itiraz etti ve Hakim Götzl, dilekçelerin fotokopisinin çekilip tüm müdahilleri dağıtılması ve savcılığın savunma hazırlayabilmesi için duruşmaya 45 dakika ara verdi. Aradan sonra Savcı Diemer, “Daha önceki açıklamalarımızın arkasındayız” dedi ve dosyaların dava ile ilgisi olmadığını savundu. Diemer, “Tanık, bir şey duymadığını söylüyor. Bize göre bu tanığın doğruyu söyleyip söylemediğinin bir önemi yok bu dava için. Diyecekleri şey spekülasyondan öteye gitmez. Sürekli dile getiren ‘Savcılık dosyaları vermiyor’ reddediyoruz. Dosyalara herkes bakabilir” dedi.\n\n
HERKES DESTEK VERDİ\n\nBU konuşmalardan sonra müdahil bazı müdahil avukatları daha dosyaların alınmasını istedi. Avukat Mehmet Daimagüler, Yozgat Ailesi’nin avukatı Kienzle’nin dilekçesine katıldığını belirtirrken, “Özellikle çeşitli güvenlik birimlerinin ihmalleri ve hataları nedeniyle Türk toplumunda bir güvensizlik ortamı oluştu. Bir anlamda siyasi olarak söz verilen aydınlatma sözünün de yerine getirilmesi gerekir” dedi.\n\n
ZSCHAEPE DE İSTEMEDİ\n\nBU dilekçeye başsanıklar Beate Zschaepe ve Ralf Wohlleben’in avukatları da destek verdi ve dosyalar alınmadan tanık Temme’nin dinlenmesine karşı çıktı. Bunun üzerine Hakim Götzl duruşmaya bir kez daha ara verdi.\n\n
DUYGULU KONUŞMA\n\nARDINDAN söz alan baba İsmail Yozgat, şu duygulu konuşmayı yaptı: “Hepinize iyi günler. Ben İsmail Yozgat. 6 Nisan 2006’da internet dükkanında saat 17.00’de öldürülen Halit Yozgat’ın babasıyım. Benim 21 yaşında biricik oğlum kollarımda can veriyor. Ne oluyor size? Neden siz kendi başınıza karar veriyorsunuz? 2011’e kadar dosyalar yakılıyor, saklanıyor ve kayboluyor. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de Temme hakkındaki dosylalar sakıncalı diye verilmiyor. Ben oğlumun dosyaları ve bilgileri hakkında, bilhassa Andreas Temme hakkında, dosya ve bilgilerin hiç saklanmadan açığa çıkmasını istiyorum. Sayın mahkeme başkanı. Size sonsuz itimadım var. Saygılarımla.”\n\n
AYŞE YOZGAT’IN KONUŞMASI\n\n“BEN Ayşe Yozgat. Halit Yozgat’ın annesiyim. Bir bebek olursa, 20-21 yaşına gelinceye, kadar 21 sene. Güne, dakika, saniyelere bölene kadar insanın ömrü yetmez. Ben onu büyütünceye kadar ömrüm bitti. Ben onu o yaşa getirdim, bir saniyelik bir ömürle bitti. Ondan sonraki bizim yaşamamız, bir ölü yaşaması gibiydi. Biz, polisler bize her zaman, ne zaman ifade verecekseniz gibi, suçlular gibi biz nasıl her zaman vardık ifade verdiysek, biz de bu dosyaların hepsini istiyoruz. Hakkımız bir anne baba olarak. Hepinize teşekkür ederim. Düşüncelerimi bir daha düşünün. Teşekkürler.”\n\n
AVUKATLARA FIRÇA\n\nARADAN sonra Hakim Götzl dilekçe veren avukatlardan biri olan von der Behrens’e yöneldi ve, “Halit Yozgat’ın 3 kurşun ile öldürüldüğünü söylediniz. Dosyaya göre ve otopsiye göre başına 2 el ateş edilmiş. Size sorum: 3 kez ateş edildiğini nereden çıkartıyorsunuz?” dedi. Şaşıran avukatın, “O zaman yanılmışım” demesi üzerine Götzl, “Ama o zaman siz itirazını dayandırdığınız temeli yok ediyorsunuz” dedi.\n\n
MAHKEMEYİ SAVUNDU\n\nARDINDAN da avukat Kienzle’ye, “Dosyaların verilmediğini iddia ediyorsunuz. 2012 yılında mayıs ve haziran ayında gidip savcılığa dosyaları gördünüz. Bir de diyorsunuz ki, mahkeme cinayeti çözmek için yeterince uğraşmıyor. Nereden çıkartıyorsunuz böyle bir şeyi istemediğimizi?” diye sordu. Kienzle de, “Ben bunu sadece ve sadece alınmayan dosyalarla bağlantılı olarak söyledim” diye cevap verdi.\n\n
YEŞİL CEKETİN SIRRI NE?\n\nARDINDAN Götzl tüm dilekçeleri reddetti. Götzl, “Yeni içeriğe sahip değil itirazlar. Bulunan yeşil ceketin de bir önemi yok” dedi ve itirazı reddetti. Ancak Temme içeriye giremeden, bu kez Ayşe Yozgat’ın avukatı itiraz etti ve bu kararı önce müvekkilleri ile konuşmak istediğini söyleyincea, hakim bir 10 daha ara verdi. Aradan dönünce avukat, “Biz biraz daha süre istiyoruz” deyince, hakim 10 dakika daha ara verdi. Ara biter bitmez saat 15.03’te Temme içeriye girdi.\n\n
ZSCHAEPE’YE BAKTI\n\nTEMME gelir gelmez başını çevirdi ve Zschaepe’ye doğru baktı. Hemen sonra da Wohlleben ve Eminger’e baktı. Ardından da Hakim Götzl ile arada şu konuşma geçti:\n\nHAKİM: Son ifadenizde cinayeti bir gazeteden öğrendiğinizi söylediniz. Tekrar sormak istiyorum.\n\nTEMME: Cinayeti Extra Tip gazetesinde haberi okudum. Ama detayını hatırlamıyorum. Yani cinayeti, internet kafenin konu olduğunu. Sonra Pazartesi günü HNA gazetesinden daha detaylı bilgi öğrendim. Ama tam olarak neyi nasıl, hatırlamıyorum.\n\nHAKİM: Ne yazıyordu haberde?\n\nTEMME: Yani orada bir şey olduğunu öğrendim. Sözkonusunun internet kafe olduğunu öğrendim. Sonra da gittim işyerimde mühre baktım. Ne zaman nerede olduğumu, ylani Çarşamba mı Perşembe mi oradaydım bilmiyorum.\n\nHAKİM: Hep yuvarlak konuşuyorsun. Tam olarak ne olduğunu söylemiyorsun.\n\nTEMME: Yani bir cinayet olduğunu okuduğumu hatırlıyorum.\n\nHAKİM: Bilgi neydi?\n\nTEMME: Nereden ne bilgi aldığımı bilmiyorum. Yani cinayet olduğunu, genç Yozgatın öldürüldüğünü sanıyorum. Ama yüzde 100 bilmiyorum.\n\nHAKİM: Nasıl öldürüldüğünü öğrendin mi gazeteden?\n\nTEMME: Bunu artık bugün söyleyemiyorum.\n\nHAKİM: Bana son ifadenizde, biraz heyecanlı olduğunuzu söylemiştiniz?\n\nTEMME: Evet. Yani sonuçta bir cinayet işlendiği için biraz dağınıktım. Sonuçta bir cinayet kötü bir olay. İnsan etkileniyor. Yozgat iyi biriydi. Yoksa sürekli gitmezdim.\n\nHAKİM: işten sonra oraya gittiğinizi söylediniz. Ama şimdi tutup mesai kartına neden baktınız, anlamıyorum. Sonuçta izinde idiniz.\n\nTEMME: Galiba içgüdü. Yani o hafta orada olduğunu bildiğim için kendime “O gün mü başka gün mü oradaydım” diye sordum ve kendimden emin olmak istedim. Sonra da mesai kartıye baktı\n\nHAKİM: Yani Pazar günündeyiz daha. Pazar günü hangi sonuca vardınız gazeteyi okuduğunuzda.\n\nTEMME: Karmakarışık duygular içindeydim. Yani şimdi o Pazar günkü duyguları anlatmak biraz zor.\n\nHAKİM: Hangi duygunuz vardı, zaman olarak belirleyebilmeniz için.\n\nTEMME: Pazar günü sadece haftaiçi orada olduğuumu biliyordum. Ama hangi gün olduğunu bilmiyordum. Ama masanın üzerine 50 cent bıraktığımı hatırlıyorum.\n\nHAKİM: O zamana kadar hep para ödeyibiliyordunuz. Yani hep para ödeyebilecek biri olduğu halde neden şüphelenmediniz?\n\nTEMME: Kendim olarak ben de çok düşündüm ve bir sonuca varamıyorum. Sübjektif olaylar benim böyle yanlış düşünmeme yol açtı.\n\nHAKİM: Yani bu bana yetmiyor. Yani açıklamaya çalışın. Hangi zamanda hangi bilgiye sahiptiniz? Ama bana sürekli “Birşeyi anlamamış olmalıyım, hatırlamıyorum” şeklinde şeyler söylemeyin? Nedren mesai kartıye baktınız? Bunu açıklayın. Beni anladınız mı?\n\nTEMME: Evet. Yani ben bu olaydan önce haftalarca oraya geldim. Sürekli oraya gittim. ben de kendimi anlamıyorum. Zaten özel hayatım da biraz düzensizdi. Yeni taşınmıştım. Belki de önemli olabilecek olayları algılalama konusunda bunlar bana engel oldu. Bugün objektif olarak düşündüğümde ben de bu hatayı yapmamalıydın diyorum kendime. 2006 yılından bugünea kadar bu noktayı aydınlatmak istedim. Ama cevaıbını bulamadım.\n\nHAKİM: Yavaş yavaş ilerlemeye çalışalım\n\nTEMME: Ben Pazar günü gazeteden öğrendim. Ne yazdığını tam olarak hatırlamıyorum. O haberi bilmem gerekir.\n\nHAKİM: Aklınızda ne kaldı Pazar günü ile ilgili.\n\nTEMME: Hatırladığım kadarıyla, “Oraya gittin. Hangi gün bilmiyorum. Ama gittin. Daha azla şay öğrenmen lazım. Pazartesi git bak” dedim kendime. Saat kaçta bu gazeteyi alıp okuduğumu da hatırlamıyorum.\n\nHAKİM: Sonra ne oldu?\n\nTEMME: Sonra Pazartesi günü mesai kartıma baktım. Ama bağlantı kuramadım\n\nHAKİM: Niye?\n\nTEMME: Yani cinayet bana çok usaktı herhalde. Düşünemedim benim bulunduğum ortamda cinayet işlenebileceğine. Bürodan erken çıktım herhalde. Demek ki internet kafenin oradan geçtin. 16.40-1645 de geç oldu. Demek ki doğnudan eve gittim diye düşündüm.\n\nHAKİM: Soruma inmiyorsun. Bir zaman dilimi vardı ki aklında, mesai kartına baktın.\n\nTEMME: Hatırlamıyorum neden. Ama bana göre çok uzaktı.\n\nHAKİM: Ne zaman öğrendiniz peki?\n\nTEMME: Basından öğrendim. Ama Extra Tip mi yoksa Pazartesi günü HNA mı bilmiyorum. Gazeteleri görsem hatırlarım\n\nHAKİM: Kafenin daimi müşterisisiniz. Genel olarak ne zamanlar gidiyordunuz?\n\nTEMME: Tam olara hatırlamıyorum. Ama düzensiz. Yani eve giderken, bazen erken, bazen geç. Ama cinayetten önceki haftalarda çok sık gittiğimi hatırlıyorum.\n\nHAKİM: Mesai çıkışında kaç kez gittiniz?\n\nTEMME: Belki haftada iki kez, ama emin değilim. Olayın olduğu hafta da bir başka gün gidip gitmediğimi de hatırlamıyorum.\n\nHAKİM: Ne kadar kalıyordunuz?\n\nTEMME: 15-20 dakika. En fazla 30 dakika. Daha fazla değil.\n\nHAKİM: Hiç eşinizle aranızda konu oldu mu internet kafe?\n\nTEMME: Hayır, olmadı.\n\nHAKİM: Eve gittiğiniz saatler belli miydi?\n\nTEMME: Değildi. Vardiyeli çalışıyordum ve biraz da işlerin yoğunluğuna bağlıydı.\n\nHAKİM: Eşine söylüyor muydun yoksa geliyor muydun habersisz\n\nTEMME: Genelde haber vermeden geliyordum.\n\nHAKİM: İşi ne zaman bırakıyordunuz?\n\nTEMME: 16.43’te işten çıkmışım olüy günü. Çarşamba da 15.00 küsürde.\n\nHAKİM: Yani mesai kartını mühürletmenizin ne önemi vardı ki?\n\nTEMME: yani ben o gün internet kafeye gittim ve bir-iki mesaj okudum, galiba bir iki tane de attım\n\nHAKİM: Şimdi sorudan kaçtın? Mühür saati neden bu kadar önemliydi ki?\n\nTEMME: Hani erken çıktıysam, göreyim diye?\n\nHAKİM: Ama bir yandan diyorsun ki, istediğim zaman eve gidiyordum, kimseye söylemiyordum. O zaman mesai kartını mühürletmenin yani saatinin ne önemi var ki?\n\nTEMME: Yani bilemiyorum ki. Yani neden öyle oldu.\n\nHAKİM: Yani oraya uğramak için vakit ayırdın. Önce oraya gitmek istedin. Eve gitmek için erken çıkmadın.\n\nTEMME: Yani o günkü düşüncelmerimi arayışımda hala gerçeği bulamıyorum. Hep duvara tosluyorum. Ben bunların nasıl böyle gerçekleşmiş olabileceğini hala çözemiyorum. Ben kendim için de ve burası için de önümüzdeki yıllarda ilerde bir gün bu noktada böyle düşünmeme yol açan neden bu kadar aptal veya kör olabileceğimi öğrenmek istiyorum.\n\nHAKİM: Şimdi bu son paragrafı bir de kendi cümlelerinizle ifade edin.\n\nTEMME: Yani. Hani söylediğim gibi. Ben de gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum.\n\nHAKİM: Tekrar soruyorum: Mesai kartının mühürletilmesinin saatinin olay hakkındaki zaman sınırlaması ile ilgisi ne?\n\nTEMME: O zaman yeşil arabayı kullandıysam herhalde oradan geçmişimdir. O yüzden. Ama bir nokta daha var. Eve gitmemin iki yolu vardı. Ben o yolu seçtim ve kafeye gittiğim günlerde özellikle o yolu kullanıyordum. O tesadüfün de bir rolü oldu. Yani her şey tesadüftü. Yani plan değildi, oradan geçmek. Düzensizdi ve tesadüflere bağlıydı.\n\nHAKİM: Cinayet hakkında işyerindeki arkadaşların ile konuştun mu?\n\nTEMME: Mutlaka konuşuldu. Ama ben kendiliğimden gidip bir şey anlatmadım, konu hakkında konuşmadım.\n\nHAKİM: Ya ilerleyen günlerde?\n\nTEMME: Yani amirlerimle belki. Ama başkalarıyla bunu paylaşmadım.\n\nHAKİM: Bir gazetede hiç “tanık aranıyor” diye okunudunz mu?\n\nTEMME: Sanırım evet. Ama o zaman bu hatalı teşhisi çok kabullenmiştim?\n\nHAKİM: Bir insan hatalı teşhisi nasıl kabulleniyor? Neyse. Aranan tanık nasıldı, tarif edilen?\n\nTEMME: Yeşil ceket hatırlıyorum. Fazla detay hatırlamıyorum. Kendimi tanımadım oradan, tanımak da istemedim.\n\nHAKİM: Tarif sana uyuyor muydu?\n\nTEMME: Yeşil ceketi hatırlıyorum. Kendi kendime onu giymediğime ikna ettim kendimi. Diğerlerini hatırlamıyorum. Muhtemelen kendimi tanımadım orada ki, “Şimdi gidip bilgi vermek zamanı” demedim.\n\nHAKİM: Zaman olarak nasıldı?\n\nTEMME: Hatırlamıyorum. Ama cinayetten sonraki ilk hafta olması lazım.\n\nHAKİM: Hiç düşündünüz mü? Bu benim, aranan diye?\n\nTEMME: Sanmıyorum.\n\nHAKİM: Bu çok yumuşak bir ifade\n\nTEMME: Ben bugünkü bakış açısından o an ne düşündüğümü ve nasıl düşündüğümü bilmiyorum. Hani bilgisayarlarla ilgili gelişmeyi gazetede okuduğumda hatırlamaya başladım.\n\nHAKİM: Ne vardı o haberde?\n\nTEMME: HNA gazetesinde cinayet haberi vardı. Orada polisin bilgisayar kayıtlarını incelemeye alacağı yazılıydı.\n\nHAKİM: Ne zamandı?\n\nTEMME: Galiba 2. Hafta\n\nHAKİM: Neden polise gitmedin?\n\nTEMME: Bilmiyorum. Yani hatırlamıyorum. 21 nisanda realite ile karşı karşıya kaldım\n\nHAKİM: Neden polise gitmediğinizi yine sordumşutlm rdaha önce. Dediniz ki mesleki nedenler ve ailevi nedenlerden ötürü dediniz. Onun ne rolü vardı ki, polise gitmeyi engelleyecek kadar?\n\nTEMME: Tabii bu sübjektif bir histi. Hiç kimseyle bu işler üzerine konuşamadığım için herşeyi beynimde yaşıyordum. Güvenebildiğim kimse de olmadığı için gidip anlatamadım. Belki o zaman daha objektif düşünebilirdim.\n\nHAKİM: Ama bunu eşinle veya iş arkadaşlarınla konuşmaya engel olan ne olabilirdi ki?\n\nTEMME: yani karıma çetleşme olayından dolayı söylemedim. Dediğim gibi sübjektif davrandım. Belki güvenebildiğim bir insan olsaydı bu duruma gelmezdi.\n\nHAKİM: Yani tam olarak neydi? Söyleyin. Yani karınıza neden anlatmadınız?\n\nTEMME: İnternetteki sohbet nedeniyle\n\nHAKİM: Peki mesai arkadaşların?\n\nTEMME: yani internet kafeye gitmem sorun olurdu. Yani yakınında takip ettiğimiz bir obje var. ben bunların objiektif tehlikeler olmadığını bilyorum. Ama demek ki zamanında öyle düşündüm.\n\nHAKİM: Ben sizin aklınızdaki şeyi bilmek istiyorum. Ama sürekli kaçıyorsunuz. İşyerinden nasıl bir ceza gelirdi.\n\nTEMME: Ben o zaman nasıl düşündüğümü bilmiyorum. Ama bununla ilgili başım ağrırdı diye düşündüm.\n\nHAKİM: Bayan E. kim? Onunla bir konuşman var. Nasıldı ilişkiniz. İyi anlaşıyor muydunuz?\n\nTEMME: Evet.\n\nHAKİM: Ona neden açılmadınız? Ama az önce bana kimseye açılamadığınızı söylediniz. Güvenemediğniz için.\n\nTEMME: Demek istediğim...\n\n \n\n \n\nİSMAİL EREL / MÜNİH