- Dağlık Karabağ'daki mültecileri bir proje kapsamında fotoğrafladınız. Projeye nasıl dahil oldunuz?
- 2012'de TEAS'ın (Avrupa Azerbaycan Topluluğu) Berlin ofisinden teklif geldi. Nairobi'deki engelli çocukları fotoğrafladığım sergimi görüp beğenmişler. 2012 Temmuz'unda Azerbaycan'a gittim. 10 gün boyunca dört kampta çalıştık. Her yaştan ve cinsiyetten 150'den fazla mültecinin fotoğrafını çektim.
- Neden siyah fon önünde çektiniz fotoğrafları?
- İnsanları kamp ortamından soyutlamak istedim. Sadece yüzlerine odaklandım. Mültecilik insanlarda ortak bir ruh hali yaratıyor. Bunun altını çizmek istedim. Yüzlerdeki ifade bize her şeyi anlatıyor. Acı, yokluk, özlem, kızgınlık ve umut okunuyor bakışlardan.
- Fotoğraflarını çekmek istediğinizde insanlar nasıl tepki verdi?
- Kimisi hemen kabul etti. Kimi çekindi. Özellikle çocuklar çok eğlendi. Çalıştığımız yeri kampın en işlek bölgesine kurduk hep. İnsanlar gidip gelirken gördü, ne yaptığımızla ilgilendi. Azerice bilmediğim için bir çevirmen bana yardımcı oldu.
- Moda fotoğrafları çekiyor, ünlülerle çalışıyorsunuz. Bir yanda da Nairobi'deki engelli çocuklar ve Azerbaycan'daki mülteciler var. Çelişmiyor mu sizce?
- Fotoğrafçılar genelde bir alanı seçiyor. Ben böyle yapmadım. Önünde sonunda hepsi insan. Makyajlı ve çok şık bir manken de, üstü başı kir içinde bir mülteci çocuk da... Sıradan insanların ünlülerden tek farkı etraflarını çeviren bir yardımcı ordusu olmaması. Yıldızlar makineye alışık olduğu için daha rahat oluyor. Bu projede ise insanları çok yakından çekmeyi planladım. Deklanşöre bastığım ilk anda yaklaşamadım onlara. Önce uzaktan çektim, yavaş yavaş yaklaştım. İnsanlar burunlarının dibinde fotoğraf makineli bir adam görmeye alışık değil elbette. Sıradan insanların fotoğraflarındaki samimiyeti hiçbir şeye değişmem.
DÖRT KAMP 50 FOTOĞRAF
Sergide bulunan 50 fotoğrafın tümü 2012 yılının Temmuz ayında aynı hafta içerisinde Azerbaycan'ın Ermenistan sınırına yakın olan Tahtaköprü ve Günzali ile Bakü'nün kuzeyinde bulunan Darnagul ve Gizilgum kamplarında çekildi. 2008'de Azerbaycan'ı Avrupa'ya tanıtmak ve Dağlık Karabağ sorununa dikkat çekmek için kurulan Avrupa Azerbaycan Topluluğu (TEAS) tarafından düzenlenen sergi Berlin ve Paris'ten sonra İstanbul'da.
HER DOKUZ KİŞİDEN BİRİ MÜLTECİ
Sovyetler Birliği'nin dağılma süreci devam ederken Ermenistan ile Azerbaycan arasında patlak veren Dağlık Karabağ sorunu, 20 yıldır çözüme kavuşamadı. Bu yüzden de, evlerini, köylerini terk etmek zorunda kalmış olan binlerce insan, 20 yıldır çok zor koşullar içinde mülteci hayatı yaşıyor. Azerbaycan'da her dokuz kişiden biri mülteci. Ülke topraklarının beşte biri işgal altında. Rathmer, sergiye neden
Eve Dönen Beş Yol ismini verdiğini şöyle anlatıyor: "Kendini hemen ele veren bir isim olmasın istedik. İnsanları düşünmeye davet etsin diye... Dağlık Karabağ'a beş farklı yoldan gidilebiliyor. Mültecilerin en büyük umudu bir gün topraklarına dönebilmek olduğu için bu ismi seçtik."