Ben o şelale saçlara,
O ay, o hilal kaşlara
O süzme bal dudaklara
Öp öp öp öp doyamadım.
Sütten ak o gerdana
Bir çıkar ki meydana
Gel de uyma şeytana
Bak bak bak bak duramadım...
Neredeyse okurken bile, melodisini mırıldandığımız, klasik ve eğlenceli bir Tarkan şarkısı,
Öp. Dekolte bölgesi, anatomik olarak boyun ile göğüs arasında bulunuyor. En az, yüz ve eller kadar göz önünde olduğundan, güneşten de en çok etkilenen, dolayısıyla en çabuk yaşlanan bölgelerden biri. Birçok kadın, yüzüne gösterdiği özeni bu önemli bölgeden esirgiyor. Yoğun güneş ışığına maruz kalınca kahverengi lekeler ve kılcal damar çatlamaları ortaya çıkıyor. Cilt, nemini ve elastikiyetini yitiriyor, çizgiler belirginleşiyor. Modern tıp ve teknolojinin sağladığı olanaklar sayesinde bugün, tam anlamıyla bir bebek cildi tazeliğine ulaşılamasa da, dekoltenin yaşlanmasının geciktirilmesi ya da genç kızlıktaki görüntüsüne yakın bir sonuç alınması mümkün oluyor. Dekoltede en sık rastlanan sorunların başında, kahverengi güneş lekeleri ve kılcal damar oluşumları geliyor. Bazı hastalıkların habercisi de olabilen bu kılcal damar çatlamalarının giderilmesinde, lazer yardımıyla damar duvarının yakılması ve ortadan kaldırılması tercih ediliyor. Kahverengi lekeler ise, pigmentlerin duyarlı olduğu dalga boyundaki yoğun ışık ve lazer tedavileriyle siliniyor. Ayda bir kez tekrarlanan, 4 veya 5 uygulama sonucunda, gençlik yıllarının pürüzsüz beyazlığını yakalamak mümkün oluyor. Fraksiyonel lazerler ise, bazen cildi soyarak, bazı durumlarda ise, cildi soymadan, farklı derinlikteki katmanlarda odaklanarak, cildi yenilemeye yardımcı oluyor. Koruyucu önlemlerin zamanında alınması, bu bölgenin tazeliğini sürekli kılmak açısından büyük önem taşıyor. Yüz ve boyun gibi, dekoltenin de nem ihtiyacının dışardan karşılanması gerekiyor. C ve E vitamini bazlı nemlendiricilerin günlük kullanımlarının ihmal edilmemesi ve güneşten korumaya özen göstermek, sağlıklı ve taze bir dekolte için, ilk adımı oluşturuyor. Ayrıca beş ya da altı seanslık kürler halinde düzenlenen hyalüronik asit, aminoasit ve vitamin komplekslerinden oluşan mikro-enjeksiyonlar, cildin kendini onarması için ihtiyaç duyduğu desteği sağlıyor. Dekolte cildinin, nem ve elastikiyetini kaybetmesi kadar, yatma şekline bağlı olarak da, kırışıklıklar oluşabiliyor. Bu durumda, bölgeye uygulanan deri içi botoks enjeksiyonları da, çizgilenmelerin açılmasında etkili oluyor. Ciltte meydana gelen gevşemeler için, sıklıkla başvurulan, radyofrekans ve ses dalgaları uygulamaları da, elastik liflerin uyarılması ve dekoltenin bir tür 'ütülenmesi'ni sağlıyor. Dekoltenizin tazeliğini korumak istiyorsanız, en azından güneşten korumanızı ve mutlaka, düzenli nemlendirici kullanmanızı öneriyorum.
Sizden gelenler
- 26 yaşındayım. Belimde ve kalçamda çatlaklarım var. Hangi yöntemleri öneriyorsunuz? Meral Y. /İstanbul
- Çatlaklar, cinsiyet farkı gözetmeksizin, cildin elastikiyet sınırlarının zorlanmasıyla, deride meydana gelen, geriye dönüşü olmayan yırtıklardır. Ergenlik çağı veya hamilelik dönemi ile birlikte, vücudun gelişimi ve değişimi sırasında, cilt elastikiyetinin buna uyum gösterememesi ile ortaya çıkarlar. Ani boy artışlarına veya ağırlık çalışanların artan kas hacmine ayak uyduramayan ciltte de, sıklıkla çatlaklara rastlıyoruz. Kesin bir çözümü veya tamamen düzelmeleri, maalesef bugün için söz konusu değil. Ancak, fraksiyonel lazerler yardımıyla, cildin onarım mekanizmalarının harekete geçirilmesi sayesinde, çatlakların tedavisi kısmen de olsa yüz güldürücü sonuçlar veriyor. Bazı tedavi yöntemleri ise, sedef beyazı almış çatlakta, pigmentasyonu uyarmayı hedefleyerek renk farklılığını gidermeye çalışıyor.
- 34 yaşındayım. Çok sayıda benim var. Sizce ne yapmayalıyım? Sevim O./İstanbul
- Öncelikle bu konuda tecrübeli bir cilt hastalıkları uzmanına muayene olmalısınız. Ben haritanızın çıkarılması ve düzenli olarak yıllık takiplerinizin yapılması hayati önem taşıyor. Şekil ve renk değiştiren, büyüyen, kolye ve iç çamaşırının sürtünerek travmaya uğrattığı bölgelerde bulunan benlere, özellikle dikkat etmek gerekiyor. Benlerin ihmal edilmeden kontrol ettirilmesi şart. Kimi zaman ciddi hastalıkların habercisi olabiliyor. Bazı benler, lazerler yardımıyla veya dondurularak ortadan kaldırılabiliyor. Ancak özellikle bazı benlerin, alınması iz bırakacak dahi olsa, cerrahi olarak çıkarılması ve laboratuvarda incelenmesi gerekiyor. Bu nedenle, her ben lazerle yakılmamalıdır.