Ara Dinkjian. Dünyaca ünlü bir udi. Ermeni asıllı Diyarbakırlı bir ailenin çocuğu. ABD'de doğup büyümüş. Soyadı buğday öğütmek için kullanılan dink taşından geliyor. Babası Onnik Dinkjian da tanınmış bir halk şarkıcısı. Ara Dinkjian beş yaşındayken babasına eşlik etmeye başlamış sahnede. Anadolu Ermeni müziğini babasından, udu evdeki taş plaklardan dinleye dinleye sevmiş. "Benim öğretmenlerim 1920 ve 1930'ların usta sanatçılarıydı" diyor. Sezen Aksu ve Ahmet Kaya'nın seslendirdiği
Sarışınım, Vazgeçtim, Ağladıkça gibi pek çok şarkının bestecisi olan Ara Dinkjian, bestelerinde hayatındaki olayları resmediyor. O, müziğin birleştirici gücüne inananlardan "Yüzyıllar boyunca müzik, her zaman insanları birleştirdi. İnsanları bölmek yerine birleştiren bir hareketin parçası olmaktan gurur duydum" demesi de bu inancından. İsmail Lumanovski. Makedonyalı klarnet ustası. Balkan ve Ortadoğu müziği ile büyümüş. Performanslarında Doğu müziğinden Batı müziğine yaptığı kesintisiz geçişlerle tanınıyor. Dünyanın en iyi müzik okullarından Juilliard'dan mezun olmayı başaran belki de ilk Roman klarnetçi. Çağdaş klarnet sanatçıları arasında ilk üç içinde gösteriliyor. Tamer Pınarbaşı. 1970 Karaman doğumlu kanuni. Konservatuvar öğrenimi boyunca kanunda farklı teknikler üzerine çalışmalar yapmış ve mızrap yerine tırnaklarını kullanarak kendi parmak tekniğini geliştirmiş. Dünyanın tanınan kanun virtüözleri arasında yer alan Pınarbaşı'nın binin üzerinde albüm kaydı ve konserde imzası var.
AYNI RÜYAYI GÖRÜYORLAR
Onlar farklı topraklarda büyümüş, farklı kültürleri benimsemiş ama aynı müzikal rüyayı gören üç usta müzisyen. Dinkjian'ın evinin bodrumundaki enstrümanlar, konser fotoğrafları ve müzik belgeleriyle dolu ofiste bir araya geliyor, nasıl bir dünya görmek istediklerini müzikle ortaya koyuyorlar. Kendilerine The Secret Trio diyorlar. Kültürel kimliklerini korumuş olmaları yaptıkları müziğe de yansıyor. Ortadoğu ve Balkanların müziği, caz, rock, klasik müzik ve etnik müzik... Doğu ve Batı'nın müzik geleneklerini aynı potada eritiyor, geleneksel ezgileri ve kendi bestelerini doğaçlamalarla sahneye taşıyorlar. Canlı performanslarına tanık olmak özel bir deneyim. Çaldıkları enstrümanlara bedenlerinin bir parçasıymış gibi hakim olmaları hayranlık uyandırıyor. The Secret Trio'da vurmalı çalgılar yok. Onlar da ritim duyuşu kanun ve ud üzerine kuruyor. Tıpkı kayıt endüstrisinin ilk yıllarındaki gibi. O dönemde de çoğu müzik vurmalı çalgılar olmadan kaydedilirmiş. Çünkü vurmalıların çıkardığı şiddetli ses, iğnenin taş plaklardaki ses izleri üzerinde zıplamasına neden olurmuş. Bu yüzden telli enstrümanları çalan sanatçıların güçlü ve sabit bir ritim eşliği yaratmaları gerekirmiş. The Secret Trio'nun ilk albümleri
Soundscapes. Baştan sona canlı kaydedilen
Soundscapes'in ardından grup şimdilerde Erkan Oğur ve Sezen Aksu'nun konuk olduğu ikinci albümleri
Three of Us'ı yayınlayacak olmanın heyecanı içerisinde. Yeni albümlerinin tanıtım konseri de 24 Mart Salı günü Salon İKSV'de. Konser, 21.30'da başlayacak. Bir kez daha söyleyeyim bu grubun canlı performanslarına tanık olmak özel bir deneyim.