Dünya hava trafiğinin kalbinin attığı yer olan, İstanbul Havalimanı Kontrol Kulesi'ndeyiz. Burası stresin, soğukkanlılığın, dikkatin en üst düzeyde yaşandığı yer! Her uçağın iniş kalkışında, pilotla birlikte onlarca canın sorumluluğu burada çalışan ekibin üzerinde. Normal şartlarda günde 1200 uçuşun iniş ve kalkışlarının trafiğinin kontrol edildiği kuleye girmek, çalışanlarla sohbet etmek mümkün değil. Ancak yoğunluklarının azaldığı bu süreci avantaja çevirerek Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, DHMİ'den gerekli izinleri aldım ve ekiple yarım gün geçirdim. Yaptıkları işi, çalışma koşullarını, stres yönetim biçimlerini dinledim.
Yoğunluklarının azaldığını sanıyordum ama buna rağmen zirvedeki yerlerini koruduklarını öğrendim. Hava Seyrüsefer Güvenliği Örgütü (Eurocontrol) tarafından yayınlanan son trafik verilerine göre pandemi dönemine rağmen İstanbul Havalimanı trafiği Avrupa'nın en hareketlisi. Onları, Paris Charles De Gaulle, Amsterdam Schiphol ve Frankfurt Havalimanı takip ediyor. Yani kule için dünya hava trafiğinin kalbinin attığı yer derken abartmamışım.
Dünyanın kısıtlama içinde yaşadığı bu süreçte bile günde 484 uçuş yapılıyor, peki bu uçuşlar nasıl insanların kontrolünde, ödüllü ana kontrol kulesi nasıl bir yer? Önce kuleden bahsedeyim, 90 metrelik kulede her şey 15. katta başlıyor. Elbette buraya herkesin giriş izni yok. Çalışan ekip burada her zaman stres içinde olmadıklarını söylüyor. Türkiye'de üç ayrı merkezde yer alan kontrol kulelerinde çalışan tüm görevliler Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na bağlı memurlar. Sohbete Başmüdür Yardımcısı Kemal Alataş ile başlıyorum...
- Sizin yaptığınız işin üç bölümden oluşuyor ve her bölümün görev tanımı ayrı... Biraz anlatır mısınız?
- Yol kontrol, yaklaşma ve kule. Kule kontrolörü,
meydan ve meydanın çevresindeki
alanların kontrolünden sorumlu. Yaklaşma
kontrolörü, kalkan ve inişe gelen trafiklerin
kontrolünden sorumlu. Yol kontrolörü ise düz
uçuşa geçme anındaki trafikleri kontrol eden
kişi. İstanbul Havalimanı'ndan kule kontrolörleri
yer alıyor. Yaklaşma kontrolörü Atatürk
Havalimanı'nda, Marmara Bölgesi diyebileceğimiz
bölgenin 24 bin feet'e kadar hava sahası
buradan kontrol ediliyor. 24 bin feet'in üzeri
ise tek bir noktadan kontrol ediliyor, o da
Ankara'da. Toplamda 113 personelimiz var.
Ekiplerimiz gündüz ve gece nöbeti, ardından
iki gün istirahat düzeniyle çalışıyor.
- Stresin en yoğun olduğu bölüm neresi?
- Stres yükü kontrolörlerin çalıştığı her
alanda var ama yaklaşma safhasında çok hareketlilik
olduğu için ekstra dikkat gerektirir.
Uçuşun en riskli safhası iniş kalkış olduğu
için meydan kontrol yani şu an içinde bulunduğumuz
ana kuledeki stres epey fazla. Ama
zaten tüm hava trafik streslidir.
ÜÇ SAAT ÇALIŞMA ÜÇ SAAT DİNLENME
- Nasıl bir eğitim almak gerekiyor bu işi yapmak için?
- Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Nişantaşı
Üniversitesi'nde hava trafik kontrolörlüğü
bölümü mezunları ya da herhangi bir üniversiteden
mezun olan yabancı dil yeterliliğine
sahip kişiler kamu personeli sınavına giriyor,
alım kriterlerini karşılayanlar bu işi yapabiliyor.
Bölümünden mezun olanlar zaten lisanslı
oldukları için direkt işbaşı yapabiliyorlar.
Onların da belirli saat teorik ve işbaşı eğitim
sürecini tamamlaması gerekiyor. Kulede 250
saatini doldurması gerekiyor. Bir kontrolör
buraya geldikten bir sene boyunca tek başına
çalışamıyor. Eğitimleri tamamlandıktan
sonra değerlendirmeye giriyor, bu sınavları
da geçerse, tek başına çalışacak
hale geliyor. Gözümüzü kapatıp, tam
anlamıyla durumu emanet etmekse
dört yılı bulabiliyor. İki yılda bir detaylı
sağlık raporu isteniyor. Tıpkı pilotlar
gibi... Her yıl tazeleme eğitimleri
alıyorlar.
- Günlük çalışma rutini nasıl? Bu kule biraz da evleri gibi mi insanların?
- Gündüz nöbeti 11
saat. Ama elbette bu
durmaksızın değil. Üç
saat çalışma, üç saat
dinlenme şeklinde.
- Nerede dinleniyorlar?
- Kulede özel odalar var, yataklı, duşu
olan. Fitness salonu da var kulemizde.
- Siz ne zamandır bu işi yapıyorsunuz? Başınıza bin türlü olay gelmiştir. Hatırladıklarınız anlatır mısınız?
- 23 yıl yaklaşma kontrolörü olarak çalıştım.
Atatürk Havalimanı'nda görevliydim.
Yıllar önce bir kepçe elektrik kablosunu koparmıştı.
Tüm frekanslarımız ve radarlarımız
kullanılamaz hale gelmişti. Düşünün aslında
kulede sürekli bir ses, uğultu olur. Onların
tamamının bir anda kesildiğini ve sadece
kontrolörlerin kalp atışı ve nefes seslerini duyduğunuzu
düşünün. Havadaki uçaklarla iletişimimiz
yoktu, hiçbir şey göremiyorduk. Telefon
bile edemedik kimseye. İnsanın ömründen
ömür götüren bir olaydı. Manuel
şekilde, radardan görmeden iletişim
sürdürmeye çalıştık. Böyle
şeyler 40 yılda bir olur, olmasın
da zaten. Böyle bir anda panik
yapmak, korkuya kapılmak
gibi bir seçeneğimiz yok. En
soğukkanlı olmamız gereken
an bu zaten! Biz de öyle yaptık.
En emniyetli biçimde süreci
yönettik. İşe alım sürecinde de,
eğitim sürecinde de psikolojik
olarak bunları kaldırabilecek insanları
tercih ediyoruz. Soğukkanlılık
bu işin sırrı. Bazı olaylardan
sonra masadan kalktıktan sonra adını
hatırlayamayan arkadaşım oldu.
O kadar etkilenmiş ama masada çelik
gibi. Güçlü karakterli ve soğukkanlı insanların
işi bu.
15 TEMMUZ'DA GÖREV BAŞINDAYDIK
- Siz 15 Temmuz'u, havalimanı saldırısını da yaşadınız. O süreçler nasıldı kuleden bakınca?
- Sayın valimiziden en alt personele
kadar bir bütün halinde çalıştık. Bombalamalardan
2.5 saat sonra havalimanını
açtık. 'Biz açığız hadi uçağınız varsa
getirin. Kalkacak varsa kalkın' dedik.
Bunu bu arkadaşlarımız yaptı. Hava
trafik kontrolörü arkadaşlarımız aynı
şekilde 15 Temmuz darbe girişimden
sonra 'Ben çalışmam. Benim
psikolojim bozuldu.' demedi.
Kadını erkeği ile
burada göreve devam
ettiler. Hiçbir şey
yokmuş gibi sabahki
ekibe devredildi görev.
Gelen ekip de
görevine devam etti.
Pilot olan eşimle frekansta karşılaştığımız oluyor
Fadime İncili (Kontrolör): "Yedi yıldır yapıyorum bu işi. Fazla değişken bir ruh durumu yaşatan bir iş bu. Bazen çok eğlenirken, bazen nefes alamayacak halde oluyoruz. Çerezlik trafik dediğimiz zamanlar harika. Bunun uçak sayısıyla ilgisi yok aslında, çerezlik trafik dediğim, tüm uçaklara hakim olabildiğiniz, herkesin duruma hakim olup talimatlarını düzgünce alabildiği, herkesin bekleneni yaptığı trafik yani. Gün içinde talimatın aksine, yanlış şeyler uygulayanlar çok oluyor. Genelde yabancı havayolları oluyor bu. Çünkü THY alana son derece hakim. Benim eşim pilot. Bizim mesleğin diğer ucu onlar. Evdeki sohbetler de genelde, uçuş, trafik, hava hakkında oluyor. Bana empati yapma şansı tanıyor bu sohbetler. Frekansın diğer ucundan talimatların nasıl algılandığını, ne derece uygulanabilir olduğunu anlıyorum. Frekansta arada bir denk geldiğimiz oluyor. Ve birbirimizi ses tonundan tanıyoruz."
Pistten çıkacağını teker koyduğu an anladık
Hilmi Ayaz (Kule birim sorumlusu): "En önemli kazalar kalkış ve iniş anında oluyor. Atatürk Havalimanı'ndayken, bir küçük uçağın kalktıktan sonra dümen kilitlenmesi yaşayıp düştüğüne şahit oldum. Bunlar bizi çok etkileyen şeyler. Bu olaylar hep tecrübe. Bugüne kadar pist dışına çıkma kaynaklı kazalarda en önemlisi Mısır Havayolları'nın yolcu uçağı kazası olmuştu. Uçak pistten çıkmış ve tren yoluna birkaç metre kala, karayolunda seyir halindeki bir taksiye çarparak alev almıştı. Ben kuledeydim o sırada. Uçak pistin ortasına gelmişti ve halen teker koymamıştı. Biz orada uçağın pistten çıkacağını fark ettik. Daha pistten çıkmadan itfaiyeye alarm vermiştik bile. Olayı canlı olarak görmek ve müdahale edememek çok zorlayıcı. O yedi-sekiz saniyelik zaman dilimi geçmek bilmiyor. Biz pilot teker koyacağı zaman çok önemli bir şey olmadıkça onunla konuşmuyoruz. Çünkü dikkati dağılabilir. Çünkü bizim söylediğimizi anlamaya çalışırken, çok daha büyük sonuçlar doğabilir."
Televizyon sesine tahammülüm yok
Tülin Eroğlu Koçer (Ekip şefi): "21 yıldır kontrol kulesinde çalışıyorum. Her mesleğin kendine göre stresi vardır ama bizim mesleğimizde hataya yer yok! En büyük stresi bu oluşturuyor. Onlarca insandan sorumluyuz her iniş kalkışta. Gündüz nöbeti çıkışlarından birçoğumuz müthiş yorgun oluyoruz. Eve gidip dinlenmekten başka seçeneğimiz yok. Hatta bir sonraki gün gece nöbetine geleceğimiz için, onun gündüzünde uykumuzu alarak, yorucu bir gün geçirmeden burada olmamız esas. Yaşam tarzımız düzenli olmalı. İşe geleceğimizin bir gece öncesi daha sakin olmalı. Gürültüye tahammülü azaltıyor bu meslek. Evde televizyon sesine tahammülüm olmuyor. Ve daha kontrolcü bir yapıya bürünüyorsunuz. Burada her şeye hakim olarak çalışınca bu özel yaşamınıza da yansıyor. Eşim de kontrolördü. İkimizde bu işi yapınca handikapları oluyor elbette. Mesela ben işteyken, ben aramadıkça beni aramaz evdekiler. Birbirimizi göremeden epey zaman geçirdiğimiz de oldu."