Suudi Arabistan'da düzenlenen 6. İslami Dayanışma Oyunları'nda Türkiye'nin atletizm branşında kazandığı dört madalyadan biri de Buse Arıkazan'a aitti. İslam Oyunları'nda madalya kazanmayı alışkanlık haline getiren sırıkla atlamadaki milli sporcumuz, 4.01'lik sıçrayışıyla gümüş madalya aldığı şampiyonada törene yakın dönemde hayata veda eden köpeği Angel'ın fotoğrafıyla çıktı. Gözyaşlarını tutmakta zorlanan Ankaralı sporcumuzla "Onların hakkını ödeyemem" dediği ailesi, kariyeri ve 14 yıllık yol arkadaşı Angel üzerine sohbet ettik.
Ankara doğumluyum; babam memur annem özel bir iş yerinde çalışıyor. Ben de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi antrenörlük bölümü mezunuyum. Spora 12 yaşında beden eğitimi öğretmenim Bayram Demir'in yönlendirmesiyle atletizmle başladım. Sprint ve uzun atlama branşı yapıyordum.

Benim tercih ettiğim ve bildiğim bir branş değildi. Bir gün antrenman yaparken milli takım antrenörü Tayfun Aygün beni görüp, sıçrama testi yaptı, koşturup aşilime baktı ve "Bu kız artık bende, onu sırıkçı yapacağım" dedi. İlk başta istemesem de sonrasında yaşadığım adrenalin beni cezbetti.
İlk kez sırıkla tanıştığım günü çok iyi hatırlıyorum. İlk başta ne olacağımı çok idrak edemeyeceğim bir yaştaydım ama abilerimi ve ablalarımı görüp bir gün onlar kadar yükseğe çıkacağımı hayal ediyordum. Bu hayale ulaşmam çok kısa bir sürede oldu. Yaşça küçük olmama rağmen onların kategorisinde yarışabilecek duruma gelmiştim. İşte o zaman "Bu iş olacak" dedim.
Türkiye'de bu branşı seçmek cesaret istiyor ama benim durumum öyle değildi, branş beni seçti. Bende de o cesaret, azim ve istek olduğu için birbirimize hiç yabancılık çekmedik.
Tanıştığım hemen hemen herkesin "İlk defa sırık atlayan biriyle karşılaşıyorum" sözlerini bol bol işittim. Zaman zaman keyifli olabiliyor bu durum. Ayrıcalıklı hissettiriyor. Kaybettirdiği bir şey olduğunu söyleyemem, bu benim tercihimdi.
Ailemdeki herkes her zaman destek oldu, bazı zor zamanlarda vazgeçmek üzereyken bile yanımda olup başarabileceğimi, sabretmem gerektiğini hatırlattılar. Başarılı olmam adına ve bana olan inançları sayesinde kendi evlatlarından 14 yaşında ayrı kalmayı, hasretini çekmeyi göze aldılar. Bu onlar için de benim için de çok zor bir süreçti. Onların hakkını ödeyemem. Sadece babaannem farklı düşünüyor. Bana çok düşkün, tabii ben de onlara. Artık yaşlandıkları için daha çok yanlarında olmamı istiyor.

HER ŞEYDEN VAZGEÇMEME ANGEL İZİN VERMEDİ
- Madalyanı kısa süre önce kaybettiğiniz 14 yıllık yol arkadaşınız Angel'a armağan ettiniz. Bu dostluğun size kazandırdıklarından bahseder misiniz?
- Hâlâ aşabilmiş ve alışabilmiş değilim... İzmir'de kamptaydım. Anında nasıl Ankara'ya gittim, ayakta nasıl durdum bilmiyorum. Onu sonsuzluğa uğurladıktan sonra her şeyi bırakmayı, vazgeçmeyi çok istedim. İlk defa gerçekten vazgeçtiğimi hissettim. Ama ben onun için bu kadar çabalamışken asıl bu ihanet olur diye düşündüm. Yürümeye bile halim yokken geri döndüm, olabildiğince yapabildiğimce antrenman yaptım. O kadar güçsüz ve halsizdim ki nasıl başaracağımı bilmeden sadece onun için mücadele edecektim. Yarışma günü sahaya çıkarken Angel benimleydi. Verdiğim mücadelenin tek sahibi Angel'dır. Madalyamı ona armağan ettim.

SIRIĞIM SİHİRLİ BİR DEĞNEK OLSA...
- Sırığınız bir anda sihirli bir değneğe dönüştü. Bir şeyleri değiştirmek üç hakkınız var.
- Bu soruya şuan biraz duygusal bir cevap vereceğim. 1- Angel'ı geri getirirdim. 2- Yaşayamadığım çocukluğuma dönüp doya doya yaşardım. 3- Yaptığım işle ilgili Türkiye'nin her yerine çok güzel imkanlar sunup da ailemden ayrılmak zorunda kalmadan bu işe memleketimde devam ederdim.

İSLAM OYUNLARI BAŞARIMIN KANITI
- Kariyeriniz önemli başarılarla dolu ama sanki İslami Dayanışma Oyunları'nın sizdeki yeri ayrı gibi...
- İslam Oyunları, olimpiyatlar gibi dört yılda bir yapılıyor. İlki 2013 yılında Endonezya'daydı. Hepsinde madalya almam 12 yıldır bu branşta ne kadar istikrarlı olduğumun bir kanıtıdır. Gönül ister ki aynı başarıyı dünya ve olimpiyatlarda da gösterebileyim... Ama işte burada antrenör, tesis ve imkanların o kadar çok önemi var ki... Belki bir gün neden olmasın...

İLK AKLIMA GELEN "SIRIK İYİ Mİ?"
- Antrenmanda sırık kırılır diye endişe duyuyor musunuz? Bu üzerinizde baskı yaratıyor mu?
- Sırıklarımız bizler için o kadar değerli ki, ben bir kez sırık kırdım ve düştüm. O an bana bir şey oldu diye değil sırığım kırıldı diye ağladım. Sırıkları kendi imkanlarımızla almamız mümkün değil ve bu yüzden bizim için oldukça kıymetli. Kendimize nasıl bakıyorsak onlara da aynı özenle bakmamız gerekiyor.

ONLARLA YAŞAMAK BÜYÜK ŞANS
- Sosyal medyanıza bakınca dedeniz ve babaannenize olan büyük sevginizi görüyoruz.
- Biz gecekonduda yaşıyorduk, üst katta biz alt katta dedemle babaannem vardı. Sürekli beraberdik. Küçükken karnım ağrıdı mı, hemen dedemin yanına giderdim. Karnımı ovardı ve geçerdi. Babaannem bahçeden sebzeleri toplar, bana verirdi, çok güzel gül ağaçları vardı, oradan bana gül verirdi. O kadar çok anım var ki onlarla... Allah onlara sağlıklı uzun ömürler versin inşallah.