Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR

SAMİ TOSUN

Televizyon muhabbetleri

Geçen cumartesi Okan Bayülgen'in programına konuk olan DJ Ece Toprak, 'Teşekkürler' derken, kelimedeki ilk iki 'e' harfi yerine 'a' harfini kullanınca internette fenomen oldu

Okan Bayülgen'in programının geçen haftaki konuğu ve DJ'lik mesleği icracısı olan Ece Toprak, teşekkür etmek niyetiyle, "Taşakkürler!" deyince, internet üzerinde 'zirve' yapmış. Görüntüleri derhal 1 milyondan fazla izlenmiş, ayrıca Facebook, Twitter, Ekşi Sözlük gibi sitelerde hakkında en çok yorum yapılan isim olmuş. Ya, bu memleket işte böyle bir yer... Şimdi ben bu programın bir bölümünü izledim. Pek katlanamadım. Yavuz Bingöl'ün hallerine ayrıca katlanamadığımı belirtmeliyim... Sonra internetteki yorumlara baktım, herhalde bir kısım yurdum genciyle aramızdaki kayış tamamen kopmuş. Yani şimdi kafayı boşaltıp 'çılgın' takılınca sempatik mi olunuyor? Bir popüler programda 'T-eşek' muhabbeti yapılınca milyon 'tık' mı alınıyor? Evet, görülen o ki, aynen öyle oluyor... Hey gidi Recep İvedik hey! Biz senin sırrını hiç anlayamamışız... Tabii 'çılgın' kimliğiyle muhabbete dalayım derken yumurtalık kurbanı olan, oradan çıkıp 'sorumlu sanatçı' kimliğiyle 'kahvaltı'da yumurta tokuşturan, zaman zaman da 'solcu' kimlik beyanında bulunan Yavuz Bingöl'ün durumu çok acayip. Kendisini uzun süredir takip eden biri olarak, ortada bir 'kimlik' bunalımı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim... Evet, kıymetli okur, sizle bu memleketteki sürreal kültür üzerine söyleşiyoruz, malzeme bitmek yerine çoğalıyor, gözüm korkuyor... Geçtiğimiz günlerde Deniz Seki, başını kapatmış bir halde Eyüp Sultan Camii'nde dua ederken peşine bir basın ordusu takıldı. Vaka, tutuksuz yargılandığı uyuşturucu davası için hâkim karşısına çıkmadan bir gün önce yaşandı. Deniz Hanım, "Basına camiye geleceğiniz neden haber verildi?" diye sorulunca, "Aaa! Sizi görünce şaşkınlık geçirdim. Kimin haber verdiğini bilmiyorum. Bu her zaman yaptığım bir şey. Bazı gecelerde camiye gidip sabahladığım oluyor," diye cevap vermiş... Ya, zaten Deniz Hanım gelsin sabahlasın diye kapılar sabaha kadar açık tutuluyormuş... Yani, "Yapmayın Deniz Hanım, din kardeşiyiz!" diyesim geliyor ama yapılmışı var... Ne demiş ünlü yazar bir romanında, serbest çağrışımın çağırdığı yere git... Sahi, Kutsal Damacana 2'yi gördünüz mü? Neyse efendim, bundan birkaç hafta evvel, Aşk ve Ceza dizisi münasebetiyle Günaydın ekimizin yaptığı, "İntikam uğruna bekâretini bir yabancıya verir misin?" anketine Tuğba Özay'ın verdiği yanıttan söz etmiştim. Tuğba Hanım, "Madem başkasıyla da birlikte olabiliyorum, o zaman çocuğun beni aldatmasını niye bekleyeyim ki? Zaten evleneceğim için bekâretimi ona verirdim. Sevişmenin en alasını da sevdiğim adamla yaşardım!" diyordu. Bunun üzerine son derece kritik bir yorum yapmış, "Şimdi ekşisözlük'te olsak (bkz. nasılsa evleneceğiz ve bkz. evlenme vaadiyle defalarca kandırılan kadın) diye bir şeyler yazardım ama buranın formatı uygun değil. Yine de 'buradan' Tuğba Özay'ı Nobel Samimiyet Ödülü'ne aday gösteriyorum," diye seslenmiştim sizlere...

KOKU ALIYORUM
"Eee?" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bakın ben artık koku alıyorum. Geçenlerde İzmir'de defile yapılmış, Tuğba Özay da orada albümünden kendi yazdığı Yüreğimin Bekâreti adlı parçayı okumuş. Nereden nereye... Bazen, "Acaba her şey bir komplo mu?" diye düşünüyorum. Ne demek, 'yüreğimin bekâreti'? Serdar Ortaç bile 40 yıl düşünse yazamazdı böyle parça... Yahu ben ipin ucunu takip etmek istiyorum, bir türlü beceremiyorum. Her şey nasıl başlamıştı sahi? İsim zikretmekten imtina ediyorum, ünlü bir hanım sunucumuz, bir eğlentiden çıkmıştır, Fox'un magazin ekibi kamerayı hanımın göğüslerine 'zumlamış', sutyen giymediğini ima etmekte, "Kameramızın ışığının azizliğine uğrayan falanca..." diye anons yapmaktadır. E, sokarsan o kamerayı oraya kadar, azize olsa azizliğe uğrayacak zaten. Hayır, mevzu o kadarla da bitmiyor... Araya, "Ayvaaa!" diye nakaratı olan acayip bir şarkı atılıyor, yetmiyor, İbrahim Tatlıses'ten, "Memeler baş kaldırmış!" nakaratı devreye giriyor, yetmiyor, Hababam Sınıfı'nın o ünlü, "Memeliler kaça ayrılır?" replikleri devreye giriyor... E, oldu olacak araya Nigar Uluerer'den parça da atın, olsun bitsin arkadaşım... Ya, bu ne güzel İstanbul, değil mi? Cümle âlem 't-eşek muhabbeti'ne sardırmış... Aslında ne yaptığını düşünen, şöyle derin derin iç geçiren falan kimse yok... Neyse ki Ezel var, vatandaş diziye iltifat gösterdikten sonra, Shakespeare ve Oscar Wilde kitaplarının satışında patlama olmuş. Ne dersiniz, çok mu iyimserim? En iyisi Oscar Wilde'dan naçizane çevirdiğim bir alıntıyla kapatalım haftayı: "İyiymiş gibi davrandığınız takdirde, dünya sizi çok ciddiye alır. Kötüymüş gibi davranırsanız ciddiye almazlar. İşte bu, iyimserliğin çarpıcı aptallığına delalettir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.