Beşiktaş Çarşı grubunun amigosu Alen Markaryan’ın Quaresma adlı kitabı pazartesi gününden itibaren kitapçılarda olacak. Alen Markaryan “Quaresma canını dişine takıyor ve kopan alkış tufanını hak ediyor,” diyor. Röportaj: FIRAT KARADENİZ ALEN Markaryan, 132 desibelle ses duvarını zorlayan İnönü Stadyumu’nu yönlendiren Beşiktaş Kapalı tribününü yönetir. ‘Amigo’ ya da ‘tribün lideri’, siz ne derseniz deyin. Tribünü onu “Amigo musun, kebapçı mısın yoksa reklam yıldızı mısın?” diyerek çağırıyor. Alen Markaryan pazartesi günü kitapçılarda olacak Quaresma kitabı ile gündemde şu sıralar. Kitabı yayımlanmadan önce Alen Markaryan’la buluştuk ve kitabıyla ilgili konuştuk. Alen Markaryan’a sorduğumuz ilk soru, kitap yazma kararını nasıl verdiği oluyor. “Ben karar vermedim aslında,” diyor. Çizmeli Kedi Yayınevi’nden elen teklif üzerine kafasında şekillenmiş kitap: “Ben edebiyata ve tarihe düşkünümdür. Bu nedenle kitabı benden istediler sanırım,” diyor ve ekliyor: “Bende ‘hayır’ yoktur, ‘tamam’ vardır. ‘Tamam yazarım,’ dedim. Kabul ettim!” Beşiktaş için geçen sezon sancılı olmuştu. Tribünler ve Başkan Yıldırım Demirören arasındaki ipler gerilmiş, ‘Yeter Yıldırım Demirören’ sesleri yükselir olmuştu. Mustafa Denizli, sağlık sorunları nedeniyle teknik direktörlük görevini bıraktı. Ne olduysa da ondan sonra oldu. Bir dönem Real Madrid’i çalıştıran Bernd Schuster takımın başına geçti. Transfer bombaları tek tek patladı. Önce Ricardo Quaresma ardından da Guti Hernandez. Alen’in Quaresma kitabının yolculuğu da bu transferlerle başladı. Emrah Genç’in resimlediği Alen Markaryan imzalı kitap, pazartesi günü de son durağında, kitabevlerinde olacak. QUARESMA DOĞRU KARAR VERDİ Kitabı yazmak için Ricardo Quaresma’yla iki saati bulan bir röportaj yaptığını söyleyen Markaryan, neden Quaresma’yı anlatan bir kitap yazmayı kabul ettiğini Beşiktaşlıların çok iyi hatırlayacağı bir hikâyeyle özetliyor: “Quaresma, Porto’da oynarken, bize son dakikada bir gol atmıştı. O maçtan sonra taraftarın buluştuğu her platformdan ‘Quaresma’ sesleri yükseldi. Taraftar onu çok istiyordu. Quaresma’nın Beşiktaş’a gelmesi ve imza töreninde ‘Ben Beşiktaş için kanımı akıtacağım,’ açıklamasını yapması ve bunu eyleme dönüştürmesi taraftarın zaten beğenisini kazanmış bir adamı idol haline getirdi. Quaresma’nın yeniden doğmak için ateşli taraftarları olan bir takıma, bir futbol şehrine, futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkeye ihtiyacı vardı, doğru bir karar verdi.” “Eskiden taraftarın gönlünde Metin-Ali-Feyyaz gibi yerli futbolcular vardı,” diyerek aslında soru olmayan bir soru sorduğumuzda da, “Defalarca söylüyoruz ama sakalımız yok, kimse dinlemiyor. Türkiye gelişmekte olan bir ülke, tabii futbolu da öyle. Yabancı oyuncu kontenjanı 6+2+2 oldu. ONA EMİR VERİLEMEZ Alen Markaryan, kitabında Quaresma’nın başarılı olabilmesi için futbol becerilerinin takımdaki teknik adamla uyuşması gerektiğini öne sürüyor. Jose Mourinho’lu İnter’de başarı gösterememesini de örnek gösteriyor. Görüşlerinde ısrarcı. Ona göre Quaresma ve takımın teknik adamı aynı düzlemde olmalı: “Eğer teknik adam ‘Benim dediklerimi yapacaksın,’ derse, Quaresma top oynamaz. Quaresma komutla emirle oynayabilecek bir oyuncu değil. Ona ‘Bu takım senin, takımına sahip çık,’ demek lazım.” Quaresma tekme yediğinde herkesin ‘ah’ladığını söyleyen Markaryan, canını dişine takan futbolculara desteğin hiç azalmayacağını belirtiyor. “Guti ara pas attığında sıradan bir alkış alır ama 18’lik futbolcular gibi ikili mücadeleye girerse alkış tufanı kopar,” diyerek de tribünü adına açıklama yapıyor. Kitap için bir yazı kaleme alan Rıdvan Dilmen de aynı görüşte: “Beşiktaş taraftarı, diğer takım taraftarlarının yapamadığını yaptı, oynayacağı topu verdi Quaresma’ya... O yüzden Beşiktaş’ta yeniden doğdu... Quaresma’nın yeniden doğmasını sağlayan Beşiktaş taraftarının lideri Alen, bu doğumu bir de belgelemiş sonunda. Çarşı’nın, tribünün gözünden Quaresma’nın Beşiktaş’a gelişini yazmış... Çok da güzel yazmış... İyi ki de yazmış...”