Aktüel Dergisi Türkiye'nin yeni deprem haritası ile yeni sayısında olay yarattı. Türkiye'nin deprem haritası sosyal medyada elden ele dolaşıyor.
Avrupa'nın ilk sismik deprem haritası çıkartıldı. Türkiye'nin deprem haritası ise güncelleniyor. Deprem sayılarında tüm dünyada artış var. peki, bütün bunlar ne anlama geliyor?
DUYGU LELOĞLU - AKTÜEL
Aralarında Türklerin de yer aldığı 50 bilim insanı Avrupa'nın "ilk deprem risk haritasını" çıkardı. Buna göre Türkiye, Avrupa'nın sismik olarak en riskli ülkesi konumunda. Yunanistan ve İtalya ise listenin ikinci ve üçüncü sıralarında yer alıyorlar.
Araştırmacılar, "Avrupa'da şu ana kadar hiç yaşamadığımız şiddette depremlerle karşılaşabiliriz" uyarısında bulunuyorlar. İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu ise özellikle Ege ve Akdeniz'de son dönemde depremlerin iki kat arttığına vurgu yaparak, tehlikeleri bir bir sıraladı…
Avrupa yeni sismik haritasını yapan bilim insanları özellikle Güney Avrupa'da şu ana kadar gerçekleşmeyen şiddette depremlerin söz konusu olduğu uyarısını yapıyorlar. Sizin bu konudaki gözleminiz nedir?
Erzincan depremi 8 büyüklüğündeydi. 17 Ağustos 7.6 büyüklüğündeydi. Ondan daha büyük deprem olma ihtimali ise bizim tarafımızdan pek fazla bilinmiyor. Söylenenler var tabii. "Ecemiş" fayı var. 2000 yıllık bir periyodu olduğu, şu an bloke edilmiş olduğu, ama bu periyodun içinde çok büyük deprem, yani 8'i aşabilecek bir deprem beklentisi olduğu söyleniyor. Ama onun dışında başka bir yer yok. Artık kıtaların nasıl yer değiştirdiği konusunda net bilgilere sahibiz. Mesela Marmara'nın güneyi, kuzeyine göre 2-2.5 cm yer değiştiriyor.
Bunun anlamı nedir?
Asya'nın ve Afrika'nın itmesi sonucu, milyonlarca yıl önce ortadaki Anadolu bloğunun hareketi ve Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fayı oluşuyor. Akdeniz ve Ege'de yıllık yer değiştirmenin 4 cm'ye kadar çıkması da bir sürü depremin oluşmasına neden oluyor.
Geçtiğimiz aylarda Türkiye'de yaşadığımız küçük depremler büyüklerin habercisi mi?
Bazen böyle algılanabilir. Doğu Anadolu fayı üzerinde başlayan 2003 yılından önceki aktiviteler dikkatimizi çekmişti ve televizyonlardan Doğu'da orta büyüklükte bir deprem beklenebileceği uyarısında ve önerilerde bulunmuştuk. Nitekim 6.3 büyüklüğünde bir deprem oldu. Ama her aktivite, özellikle Ege'de, yeni bir deprem olacağına işaret etmiyor.
Ege'de büyük tehlike
Ege'de nasıl bir tehlike var?
Levhaların (kara parçası) itmesi ve arada kalan 4-4.5 cm'lik fark nedeniyle enerjinin birikmesi ve bu enerjinin zaman içinde açığa çıkmasına neden olacak. Bir de Yunanistan'ın Girit adasından gelen levhanın, Antalya, Marmaris tarafına doğru altımıza doğru dalması söz konusu. Bu aynı Japonya'daki 9 büyüklüğündeki depremi üreten "dalma batma" zonunun mini olanı! Yunanistan'ın Santorini Adası zamanında büyük volkanik patlamalara neden olmuş. Bir medeniyet yok olmuş. Bütün bunları tekrar yaşayacağımız anlamına gelmiyor ama tarihine baktığımızda bu şekilde bir durum var.
Dalma batma zonu ne demek?
Buna göre felaket senaryosu nedir? Dalma batma zonunun sonucunda kara parçalarının ucu kırılarak derinlerde, 80-100 km aşağılarda deprem oluyor. Aynı Japonya'da olduğu gibi. Japonya'da suyu yukarı ittirince tsunami olmuştu. Ama böyle bir şeyin gerçekleşebilmesi için okyanus lazım. Bu nedenle tsunami Marmara'da olmaz. Çünkü Marmara dar bir deniz. Ama Ege için tsunami uyarı sistemi gerekiyor.
Tsunamiden başka bölgede uyuyan volkanlar da tekrar uyanabilir mi?
Bu volkanlar uyandığını zaten ifade ediyor. Depremin artışının anlamı, bu uyanmanın olduğunu gösteriyor. Gerilme başladı, yani volkanlar uyanmaya başladı. Mesela İtalya'daki Etna yanardağı periyodik olarak yapıyor bu işi.
Hareketlerin artması depremin yaklaştığı anlamına gelir mi?
Bu konuda bir zaman vermeyiz. Hareketlenme olduğu kesin. Ama daha fazla bir şey bilmiyoruz. Daha fazlası için daha fazla araştırma lazım.
Türkiye'de başka hangi bölgelerde tehlike var?
Doğu Anadolu fayı üzerinde en az çalışma olan yerler. Ama tarihsel verilere baktığımızda 500'lü yıllarda 285 bin ölüden bahsediliyor. Şimdi 500'lü yıllarda bu kadar ölü sayısını bırakın, 5 bin kayıp bile olsa, bu çok büyük bir deprem anlamına geliyor. Doğu Anadolu'da bir sürü baraj var, bir sürü kent var. Bu kentlerin birçoğu eski, kültürel yapılarla dolu, çok müdafasız bir durumda. Sismik bir fay biliyoruz, tarihi ve sabıkalı. Orada ne olacağı belli olmaz. 7,5-8 şiddetine yaklaşabilir. Fay Suriye'ye kadar uzanıyor. Bir kolu da Osmaniye'den Kıbrıs tarafına doğru gidiyor. Oradan ne çıkacağı belli olmaz. Ama 9 depremi çıkmaz. Bizde 9 enerjisini yapacak bir tektonik hareket yok. "
Fay hattı muhtemelen Uludağ Üniversitesi'nin altından geçiyor"
Bir de Bursa sorunlu öyle değil mi?
Bursa'da 1855 yılında kendisini gösteren iki deprem var peşpeşe. Bu 7 civarında bir deprem. Bu iki depremin de henüz hangi fay tarafından oluşturulduğunu bilmiyoruz. Ama jeolojiden hocalarımız Bursa ovasının altında bir "yamulma" olduğunu tespit ettiler. Hakan Kutoğlu bunu uluslararası yayınlarda da yazdı. Bizim ekibimiz bunu tespit etti, bunu gizlemek yerine anlatmaya karar verdik ve valiye durumu anlattık. Ama o fayı bilmemiz lazım ki kentsel dönüşüm ona göre oluşturulabilsin. Orada tehlike olduğu belli. Yeri belli değil, riski belli değil. Muhtemelen de o fay hattı Uludağ Üniversitesi'nin altından geçiyor. Ama bir an önce bunun ortaya çıkartılması gerekiyor.
Türkiye'de en yakın tehlike Bursa mı?
Bursa bunlardan biri. Ama hiç beklemediğimiz bir yerde, Doğu Anadolu'da da deprem olabilir. Çünkü Doğu Anadolu'da çökmeler oldu. Orası epey suskun bir yer. Hatay civarında büyük bir depreme, ki olursa büyük olur, çok dikkat etmek gerekir. Oralarda bir sürü barajımız var. Bu barajların kontrollerinin yapılması lazım.
İstanbul'un durumu nedir?
17 Ağustos'tan bu yana çok değişen bir şey yok. Tehlike belli, risk de belli. Riski tam da bilmiyoruz. Sanayi yatırımlarının, binaların durumunu tam bilmiyoruz. Kolay bitirilecek konular değil. Kentsel dönüşüm de bir günde bitecek bir konu değil.
Depreme karşı tek çare kentsel dönüşüm mü?
Çözüm o. Başka çözüm yok. Ama tasarım depremini bileceksiniz.
Nedir tasarım depremi?
Tehdit eden tehlike, ne kadarlık bir deprem üretebilir, onun tespit edilmesi... 1855 depreminin tahminen 150 yıllık bir geçmişi var. Onun biriktireceği enerji belli. Onun size üreteceği deprem de belli. 7 civarında bir deprem sizin karşılaşacağınız tehlikeyi ifade eder. Riskiniz ondan sonra ortaya çıkar. Binalarınıza bakarsınız, kötü binalarınız fazlaysa riskiniz artar.
- Avrupa'nin ilk sismik haritasının Türkiye açısından önemi nedir?
Avrupa-Akdeniz bölgesi için homojen olasılıklı deprem tehlike haritaları daha önce de çeşitli projeler kapsamında geliştirilmişti.
Birbiriyle ilişkili olarak yürüyen bu projelerde tüm Avrupa-Orta Doğu-Kafkas bölgesinde Türkiye bir pivot ülke konumuna gelmiştir. Bu projeler kapsamında üniversitelerde deprem ile ilgili çalışmalara destek sağlanıyor ve Türkiye'de yürütülen çeşitli çalışmalardan uluslararası platformlarda daha etkin şekilde yararlanılıyor. Haritada sismik aktivitenin en yoğun olduğu Yunanistan, İtalya ve Türkiye'de deprem tehlikesi beklenildiği gibi diğer ülkelere
nazaran daha yüksek çıktı.
AVRUPA'NIN İLK SİSMİK HARİTASI
Aralarında Türkiye'nin de yer aldığı 13 ülkenin katıldığı "Share" adlı program, Avrupa'nın ilk sismik haritasını oluşturdu. 50 uzmandan Grenoble Joseph-Fourier Üniversitesi Sismoloji Bölümü Prof. Fabrice Cotton uyarıyor: "Fay hatlarının nasıl işlediğini yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Avrupa'da bundan sonra daha önce yaşadığımız depremlerden çok daha güçlü depremleri yaşayabiliriz. Bloke olmuş faylar daha önce gözlemlemediğimiz depremlere neden olabilir. 11 Mart 2011 tarihli Fukuşima felaketi bunun kanıtı. Bölgede daha önce yaşanılan depremler 7.3 şiddetini aşmazken, tsunami yüzünden 19 bin kişinin öldüğü Tohoku depremi 9 şiddetinin üstünde oldu."
TÜRKİYE'NİN DEPREM HARİTASI GÜNCELLENİYOR
Türkiye, 1996 yılındaki deprem bölgeleri haritasını güncellemek için kolları sıvadı. Buna ilişkin çalışmayı yapan Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanı Dr. Murat Nurlu, haritanın 17 yıl sonra güncellemesinin "geç kalındığı" anlamına gelmediğini söylüyor…
- Güncellenmekte olan yeni deprem bölgeleri haritasının 1996'da yayınlanan ve şu an yürürlükte olan haritayla temel farklılıkları neler?
En önemli fark aktif fay hatları ve bu süreçte meydana gelen depremlerden kaynaklanmakta. 1996 yılından günümüze kadar birçok deprem meydana gelmiş, daha da önemlisi ülkemizde deprem gözlem ağlarının nicelik ve nitelik olarak kapasitelerinin artmasıyla oldukça geniş bir deprem veri tabanı oluşmuştur. Bu süreç zarfı içinde bildiğiniz gibi 1999 Marmara ve 2011 Van depremleri gibi büyük depremler yaşanmıştır. Aynı zamanda 1996 yılında idari sistemimizde var olan yerleşim yerlerimiz günümüze kadar değişti, sayısı arttı. Bu da bazı yeni yerleşim yerleri için özellikle sigortacılık sisteminde çelişkilere yol açtı. Başbakanlık AFAD Başkanlığı'nın yapmış olduğu çalışma ile bu problemler giderilecek. AFAD Başkanlığı tarafından yürütülen Ulusal Deprem Araştırma Programı kapsamında desteklenen bu çalışmaya aynı zamanda DASK da destek sağlamakta. Haritanın yapımı ile ilgili ODTÜ, Kandilli Rasathanesi, MTA ve AFAD'dan uzman ekipler oluşturuldu ve çalışmalarına başladı. Yeni harita daha detay bilgileri kapsamak üzere planlandı.
- 17 yıldır haritanın güncellenmemiş olması Türkiye'nin bu konuda bir gecikmesi olduğu anlamına mı gelir?
Öncelikle deprem bölgeleri haritası çok disiplinli ve çok paydaşlı çalışmaların bir ürünü. Yani ülkemiz açısından konuşacak olursak deprem bölgeleri haritasının oluşturulmasında kullanılan kaynak bilgiler farklı birimler tarafından üretiliyorsa bunların tamamlanmasını beklemek zorundasınız. Ayrıca 1996 yılındaki haritamız da Marmara ve Van depremlerinde yanılmamıştır. Süre açısından geç kalınmış olduğu noktasında ise biz elimizden geldiği kadarıyla bu süreci en kısa zamanda tamamlayarak kamuoyunun ve bilim camiasının kullanımına sunmayı planlıyoruz. Bu konularda oldukça ileri çalışmalara sahip ABD'de bile 2014 yılında mevcut deprem haritalarının güncellenmesi çalışması başlatılacak. Tabii ki deprem haritamız aynı zamanda deprem yönetmeliğimize de katkıda bulunmakta. Deprem yönetmeliğinin güncellenmesi çalışmalarını da AFAD Başkanlığı olarak başlatmış bulunmaktayız.