Afrika'daki Hadza kabilesi, Tanzanya'nın vahşi köşelerinde hâlâ varlığını sürdüren son avcı toplayıcı topluluk. Kabilenin üyeleri ok ve yaylarla babun, kuş, antilop, maymun, bufalo hatta aslan avlayarak yaşıyor Hadza kabilesi tam 10 bin yıldır yaşam biçimlerini hiç değiştirmedi. İşte sıra dışı Hadza kabilesinin ilginç yaşamlarına dair detaylar... Kabilenin 1000 üyesi, Eyasi Gölü'nün çevresindeki mağaralarda 10 bin yıl önce hangi koşullarda yaşıyorlarsa o koşullarda yaşamayı sürdürüyor. Bu bölgenin hemen güneyinde bilinen en eski insansı fosilleri bulunmuştu. Hadzaların konuştuğu ritmik dilin 'dünyanın yaşayan en eski dili' olarak sanılıyor. PATRON,MESAİ,İŞ,KREDİ,SMS,CEP YOK BOL BOL 'ZAMAN' VAR! Hadzaların yaşadığı dünyada telefon mesajları,otomobil,elektirik,iş,işçi,patron,mesai kavramı,sosyal yada dini yapı,yasa vergi,para yok. Para gibi değiş tokuş değeri olan tek şey, zaman zaman komşu kabilelerle değiş tokuş ettikleri sandaletler. Hadzaların kullandığı bütün av aletleri, göl kenarındaki maddeler kullanılarak bizzat kendileri tarafından yapılıyor. 'Zamanın unuttuğu bir kabile' olarak yaşayan Hadzalar, çevrelerindeki kimseyle çatışmaya girmiyot. Açlık veya bulaşıcı hastalıklara dair hatıraları yok. Nüfusları, avcılık ve toplayıcılıkla geçinebilecek toplam insan sayısını asla geçmiyor. Modern dönem insanlarının aksine Hadzaların inanılmaz derecede çok boş vakitleri var. 'İş'leri, yani karınlarını doyuracak kadar avcılık ve toplayıcılık yapmak günde en fazla beş saatlerini alıyor. Ancak aradan geçen binlerce yıla rağmen, dünyada bıraktıkları tek iz, kendi ayak izlerinden ibaret. Ortadoğu merkezli çalışan Avusturalyalı gazeteciler Stephanie Hunt ve Ben Hogarth dünyayı tanımak için işe bir yıl ara verip Batı Afrika,Etiyopya,Sudan,Ruanda,Kenya ve Tanzanya'yı geçti. Dünyanın en ısssız köşelerindeki kabilelerle yaşadı. Yolculuk boyunca çektikleri fotoğrafları,filmleri ve haberlerin gelirini yine Afrika kabilelerine bağışladı. Hadzalar ikiliye babun,yılan ve aslanların izini sürmeyi öğretti. Her sabah kabilenin erkekleri çember halinde toplanıp ev aletlerini bilerken bir yandan da tütün içiyor. Babun kellesi Hadzaların en çok tükettikleri gıda. Hadza kabilesinin hayatlarına tanık olanlar sadece Avusturalyalı gazeteciler Stephanie Hunt ve Ben Hogart değil. Arkeolog Stephanie Schnorr Tanzanya'da Hadza insanlarının yemek hazırlama kültürü üzerine çalışmalar yaptı.İlginç bilgiler edindi. Tarih öncesi çağlarda nasıl yemek hazırlanıyordu? sorusundan yola çıkarak Hadza kabilesini inceleyen Leiden Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi'nden Stephanie Schnorr, Hadza insanlarının hem pişmiş hemde çiğ olarak yenilebilen lif açısından zengin bitki köklerini topladığı söylüyor. Schnorr bu bitki köklerini araştırdı. Hadza insanları kökleri ateşte kızartarak pişirirdi.İlk olarak Schonorr bu yöntemle pişirildiğinde köklerin içindeki nişastaya ne olduğunu inceledi.Nişasta tanecikleri ısıtılınca şişiyor ve patlayıp açılıyordu.Pelteleşme olarak bilinen bu işlem, insanların nişastayı daha rahat sindirebilmesini sağlar. Schnorr nişastanın 20 dakikada pelteleştiğini keşfetti ve ekledi: ''Nişasta az bir müddet pişirilince herhangi bir besin değeri sağlamıyor.'' Schnorr ayrıca Hadza insanlarının besinlerinde yer alan dört farklı bitki kökü türünün sindirimini, bağırsakların nasıl çalıştığını taklit eden bir laboratuvar deneyinde canlandırdı. Schnorr bitki köklerinin çiğken zehirli olmadıklarını özellikle belirtiyor.Yani, Hadza insanları her zaman kökleri pişirmiyor. Schnorr: ''Kök sebzelerin kısa bir süre mi yoksa uzun bir süre mi kızartıldıktan sonra besin değerinin arttığını incelemek çok ilginç.'' diyor. Kökler farklı miktarda enerji veriyor gibi gözüküyor. Schnorr'a göre kökler pişirildiğinde daha çok enerji veriyor ama yine de büyük bir farklılık söz konusu değil. Son olarak, Schnorr Hadza insanlarının bağırsaklarında yaşayan mikroorganizmaları inceledi. Son araştırmalar insan bağırsağında bulunan mikroorganizma çeşitlerinin büyük ölçüde insanları yaşam tarzına bağlı olduğunu ve insan sağlığını önemli ölçüde etkilediğini gösteriyor. Batılı insanlarla karşılaştırıldığında, Hadza insanlarının sindirim sistemlerinde daha çeşitli ve daha çok mikroorganizma olduğu görüldü. DEMİR UÇLU ZEHİRLİ OKLA BESLENİYORLAR Özellikle maymunlara meraklı olan Hadzalar, sinsice geldikleri ağaç diplerinde meyve yiyen maymunları zehirli oklarıyla vurup hemen orada pişirip yiyor. Hadzalar aynı zamanda çok iyi birer aslan avcısı... Bölgedeki aslan nüfusunun azalmasının baş nedeni sayılan Hadzalar için aslan avlamak güç ve cesaret gösterisi.Aslanları Hadzaların elinden kurtarmak isteyen hükümet son yıllarda bu kabileyi aslanların yanına yaklaştırmıyor. Başkalarına benzemeyen kendine has dilleri olan Hadzalar pigmelerle bile akraba olduğu sanılıyor. Son yıllarda biraz daha ehilleşen bu kabile,hükümetin dağıttığı sığırları besliyor.