Koronavirüs küresel ekonomiyi şu ana kadar nasıl etkiledi?
2008 KRİZİNDEN DAHA BÜYÜK BİR ETKİ OLUŞTURACAK
Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni nesil Koronavirüs (COVİD-19), kısa süre içerisinde küresel bir pandemi haline gelerek tüm dünyayı etkilemiştir. Virüsten küresel ekonomilerde nasibini almıştır. Dünya ekonomisi 2019 yılını %2,9'luk bir büyüme ile kapamıştır. 2020 yılına %3,3'lük bir büyüme beklentisi ile giren dünya ekonomisi, COVID-2019 ile sarsılmıştır. 2008 krizinden sonra en büyük parasal genişleme sürecini geçiren dünya ekonomisi, düşük faiz ve artan borç yükü çerçevesinde ''resesyon'' kaygılarıyla uğraşırken ortaya koronavirüs çıkmıştır. Tıpkı N1H1 ve SARS gibi Çin'den kaynaklanan bu virüs, bu kez etki bakımından daha büyük bir fatura oluşturacaktı. Zira 2000'lerin başında ortaya çıkan SARS döneminde ekonomik ağırlığı %4 olan Çin ekonomisinin günümüzdeki ağırlığı 4 kat artarak %16 seviyesine gelmiştir. Dünya tedarik zincirinin en önemli halkalarından biri olan, 2,5 trilyon dolarlık ihracat, 2 trilyon dolar ithalat hacmi olan Çin'de koronavirüs salgının görülmesi ile turizm, otomotiv, taşımacılık ve perakende sektöründe şirketlerin üretim sistemlerine sekte vurmuştur. Çok uluslu şirketlerin arz noktasındaki sıkıntıları, ulaştırma modlarına dayanan taşımacılıkta hızlı azalış, küresel ticaretteki mal akışında yaşanan sorunlar küresel ekonomiyi tehdit eder hale gelmiştir.
ABD TARİHİNDE İLK KEZ 30, 10 VE 2 YILLIK TAHVİLLERİN GETİRİSİ %1'İN ALTINA DÜŞTÜ
Virüs salgını, üretimdeki iştahı etkilemiş, üretimin azalması petrol piyasasında düşük talep ve yüksek stok problemiyle kendisini göstermiştir. Mart ayı başındaki OPEC toplantısında, Suudi Arabistan ile Rusya arasında üretim kısıntısı noktasında anlaşma sağlanamayınca, petrol fiyatları 1991'deki Körfez Savaşındaki en büyük düşüşünü yaşadı. Brent petrolün varil fiyatı 23 dolar seviyesine kadar düşmüştür. Suudi Arabistan'ın petrol üretimini daha da arttırarak Rusya'ya başlatmış olduğu ''pazar savaşı'', kısa bir süre içerisinde küresel borsalara negatif yönde etki eden bir domino etkisi yaratmıştır. ABD borsaları hızlı bir şekilde düşüş yaşamış, ani düşüşleri engellemek için New York Wall Street borsasında, hisse senetlerinin alım-satımı 15 dakikalığına askıya alınmış, Standart and Poor 500 borsası (S&P 500), Dow Jones endeksinde "geçici ticaret durdurma mekanizması" çalışmıştır. ABD tarihinde ilk kez 30, 10 ve 2 yıllık tahvillerin getirisi %1'in altına düşmüştür. Avrupa'daki Stoxx Europe 600 endeksi uzun soluklu gerilemesini sürdürmüştür. S&P 500'deki şirketler 2 trilyon doların üzerinde kayıp yaşarken, dünya borsalarının genel ortalamasını gösteren MSCI World endeksindeki 1644 şirket hissesinin toplam değer kaybı 3 trilyon doları aşmıştır.
FİNANSAL PİYASALARDA PANİK
COVID-19 her bir ülkeye yayıldığında panik dalgası yaratmıştır. Panik dalgasının yarattığı satış baskısı ile küresel ölçekte yatırımcılar yönünü güvenli liman altına ve dolara çevirmiştir. Likitte kalma düşüncesi Amerikan dolarının değerini arttırmıştır.
COVİD-19 finansal piyasaların yanı sıra reel ekonomileri de sirayet etmiştir. Ekonomik aktivitenin sınırlandırılması, sosyal izolasyon süreci, üretim yapılmaması ile ürün satışı yapamayan firmaların artan maliyetleri neticesinde ''işsizlik'' olgusunu tetiklemiştir. İşsizliğin artması demek, yaşanan arz sorununa bir de talep sorunu eşlik etmesi anlamına geliyordu. Böylelikle küresel ekonomiler koşar adım ''resesyon'' riskine gitmesi muhtemel olacaktı. Tedarik zinciri ve uluslararası ticaretteki daralmaları da bu sürece eklediğimizde küresel ekonomi ''pandemik risk'' olgusundan ''finansal risk'' olgusuna geçişini perçinliyordu.
Salgın durdurulamazsa önümüzdeki dönemde dünya ekonomisini neler bekliyor?
2020 YILI İÇİN KÜRESEL RESESYON BEKLENTİSİ
Dünya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2020 yılının ilk yarısında dünya ekonomisinde %2,4 oranında keskin bir düşüş beklediğini açıklamıştır. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından Fitch Ratings ise, 2020 yılında derin bir küresel resesyon beklediğini ifade etmiştir. Küresel ekonominin bu yıl %1,9 daralmasını öngören kuruluş, 2021 yılında dünya ekonomisinin %4,3'lük büyüme göstermesini beklemektedir. Salgının devam etmesi durumda, ABD ekonomisinin 2020 yılını %3,3, Avrupa Bölgesi'nin 2020 yılını %4,2 daralma ile kapatacağını, Çin ekonomisinin bu yılki büyümesinin ise %1,6 olacağını belirtmiştir. Türkiye ekonomisinin 2020 yılını %0,8'lik pozitif bir büyüme ile kapatacağını söylemiştir. Gelişmiş ülkeler 2020 yılını ortalama % 3,4 daralma ile geçirmesi beklenirken, gelişen piyasaların ise 2020'de % 0,7'lik pozitif bir büyüme göstermesi beklenmektedir.
Asya Kalkma Bankası, salgının 6 ay sürmesi halinde dünya ekonomisine maliyetinin yaklaşık 350 milyar dolara ulaşacağını tahmin etmektedir.
Koronavirüsün yaratacağı ekonomik krizle başa çıkmak için dünyada nasıl bir politika izleniyor? Ülkeler nasıl tedbir alıyor?
DÜNYADA EKONOMİK AKTİVİTELER MİNİMUMA İNDİ
Dünya ekonomisini tedirgin eden COVID-19 kapsamında, sokağa çıkma yasağı, sosyal kısıtlamalar, salgın tehdidi ekonomik aktiviteleri minimuma indirmiştir. Şirketlerin mümkün olduğunca evden çalışma uygulaması nedeniyle işe yerine gitmeyerek faaliyetlerine devam ediyor. Üretimdeki aksamalar ve talepteki daralmalar ekonomideki çarkların dönmesine engel teşkil etmektedir. Dünya ülkeleri, ekonomi ve istihdam piyasalarını virüs krizinde ayakta tutmak için birbirinden farklı strateji ve taktikler belirlemişlerdir. Bu kapsamda, yoksullara nakdi yardımdan milyar dolarlık mali yardım paketlerine, bağış kampanyalarına pek çok uygulama hayata geçmiştir.
Türkiye, 100 milyar TL hacminde, "Ekonomik İstikrar Kalkanı" adında bir önlem paketi açıklamıştır. Çarpan etkisi ile yaklaşık 400-500 milyar TL etki göstermesi beklenen paket kapsamında perakende, alışveriş merkezleri, otomotiv ve lojistik gibi sektörlerin muhtasar, KDV ve SGK primleri altışar ay ertelenmiştir. Firmaların nakit akışının bozulmaması için bankalara olan borçları da üç ay ertelenmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koronavirüs kriziyle mücadele için dayanışma kampanyası başlatıldığını da duyurdu. "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" sloganıyla başlatılan kampanya ile yaklaşık 1,5 milyar TL'lik bir havuz oluşturulmuştur.
ALMANYA'DAN EKONOMİYİ KURTARMA PAKETİ
Avrupa Birliği'nin lokomotifi Almanya, 750 milyar euro değerinde bir kurtarma paketini hızla kabul etmiştir. Bu paket ile, küçük firmalar ve sanatçı - bakıcılar gibi serbest çalışanlar ve meslek gruplarına mensup kişiler, 15 bin euroya kadar doğrudan yardım alabilmektedir. Bu kurtarma paketiyle birlikte Almanya 2013'ten bu yana ilk kez borçlanmıştır. Avrupa Birliği, 37 milyar euroluk önlemler paketi açıklamıştır. Hastane, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler ve piyasaları destekleyecek bir "Korona Mücadele Yatırım İnisiyatifi" kurulmuştur. 800 milyon euro değerindeki AB Dayanışma Fonu'nun kapsamı da genişletilmiştir.
Fransa, 345 milyar euro değerinde bir koronavirüsle mücadele paketi açıklamıştır. 300 milyar euroya kadar şirket kredisi desteği duyuran Fransa, 45 milyar euroluk likidite desteği sağlamıştır. İtalya'da toplam 25 milyar euro değerinde bir önlemler paketi açıklamıştır. Koronavirüsün ilk kez ülke olan Çin, IMF verilerine göre virüsle mücadele amacıyla yapılacak mali yardıma yaklaşık 183 milyar dolar ayırmıştır.
Birleşik Krallık yönetimi şu ana kadar toplam 81 milyar dolar değerinde ekonomik yardım paketi açıklamıştır. Koronavirüse karşı şirketlerin ve çalışanların korunmasını amaçlayan paket, ülkenin GSYİH'inin % 3'üne denk gelmektedir.
G-20 ÜLKELERİNDEN 5 TRİLYON DOLARLIK ÖNLEM
Kanada, küçük ve orta büyüklükteki işletmelere 8,8 milyar dolar değerinde kredi vereceğini ifade etmiştir. Ayrıca, koronavirüs salgını sonucunda %30 ve daha yüksek zarar edecek firma ve derneklerin çalışanlarının maaş ödemelerini %75'e kadar karşılayacağını da belirtmiştir. G20 ülkelerinin koronavirüsle mücadelede aldıkları mali önlemler toplamda 5 trilyon dolar değerinde olduğunu da belirtmek gerekir.
AB Komisyonu Başkanı, Avrupa için yeni bir Marshall Planı'na ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bu ne anlama geliyor?
AVRUPA BİRLİĞİ'NİN GELECEĞİ TARTIŞMALI HALE GELDİ
Marshall Planı, II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Ekonomik kalkınma paketi iki savaş nedeniyle tahrip olan Avrupa kıtasının yeniden ayağa kaldırılmasıdır. Koronavirüs salgınından en kötü etkilenen coğrafyalardan biri de Avrupa kıtasıdır. Virüs öncesinde Brexit süreciyle İngiltere'nin ayrılışına şahit olan Avrupa Birliği, kendi içerisinde ayrılıkçı hareketlerin yükseldiği bir dönemden geçiyordu. Valonlar, Katalunya, Bask bölgesi, Lombardiya bölgesi gibi çeşitli Avrupa ülkelerinin ayrılıkçı hareketlere karşı bağışıklığının düşük olması birliğin geleceğini tartışılır hale getirmiştir. Öyle ki İspanya, İtalya, İsviçre, Belçika gibi ülkeler bu ayrılıkçı hareketin merkezinde olabilirdi. Brexit süreci ile birlikten ayrılan İngiltere, İskoçya ve İrlandanın ayrılıkçı talepleri ile sarsılmıştır.
AVRUPA ÜZERİNDE DOLAŞAN KARABULUTLAR KORONAVİRÜS İLE DAHA ÇOĞALMIŞTIR
Birlik içerisinde virüs salgını ile boğuşan Akdeniz havzasındaki ülkeler, yardım ve destek beklerken birliğin batı tarafından bu desteğe muhalefet gelmiştir. Üstüne bir de maske ve eldiven savaşları ile birlik içerisindeki ülkeler karşı karşıya gelirken, maddi yardımların bir türlü birlik ruhuna uygun bir şekilde gerçekleşmemesi projeyi derinden sorgulatmıştır. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, virüs salgınından etkilenen AB ülkelerine yardım etmek için bir "Marshall Planı"na ihtiyaç duyulduğunu belirtmesi aslında Avrupa Birliği'nin yeniden kurgulamak istendiğinin en önemli göstergesidir. Avrupa'nın kriz döneminde dayanışma içinde olması gerektiğini bütçesinin de buna göre şekillendirilmesi gerektiğini vurgulayan Von Der Leyen, küllerinden doğan bir Avrupa projesini yeniden hayata geçirmek istediğini açıkça ifade etmiştir. Bu süreci daha önce gerçekleştiren ABD ise virüs ile boğuşurken güçlü ABD dolarını kullanarak Avrupa ile stratejik ortaklığını kuvvetlendirebilir.
ABD krizle ve oluşan işsizlik sorunuyla başa çıkmak adına neler yapıyor?
ABD'DE NİSAN SONUNA KADAR 20 MİLYON İSTİHDAM KAYBI YAŞANACAK
Kayıtlı vaka sayısında Çin'i geçerek sıralamada birinci sıraya yerleşen Amerika Birleşik Devletleri, ekonomiyi ayakta tutabilmek için, yaklaşık 2,2 trilyon dolar değerindeki yardım paketi açıklamıştır. Her vatandaşına kişi başı 1.200 dolarlık çek, küçük ölçekli işletmelere hızlı yardım ve holdinglere milyar dolarlık krediler verilmesi planlanmıştır. 100 milyar dolardan fazla bir miktarı sağlık sistemine, eyaletlere, kent, belediye ve hastanelere aktarmayı düşünen Amerika Birleşik Devletleri yönetimi en çok korktuğu işsizlik tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır
Virüs salgınının devam etmesi ile İşsizlik oranının Mayıs ayına kadar %15'e kadar çıkabileceği tahmin edildiğinde, ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell'ın, ''ülke ekonomisinin resesyona girebileceği'' uyarısı da göze çarpmaktadır. Ülkede geçtiğimiz hafta işsizlik maaşına başvuranların sayısı 6,65 milyonu geçmiş durumdadır. Vaka ve ölüm sayısı arttıkça panik dalgası da artmaktadır. Amerikan halkının %80'inden fazlası halen ''zorunlu ihtiyaçlar dışında evde kalın'' kararları altında yaşamaktadır. ABD'de Nisan sonuna kadar toplamda 20 milyona kadar istihdam kaybı yaşanabileceğini tahmin edilmektedir.
Virüsün en çok etkilediği sektörlerin başında turizm ve havacılık geliyor. Dünya turizmi küçülecek mi?
ULUSLARARASI HAVACILIK SEKTÖRÜ YÜZDE 20 DARALACAK
Yeni tip koronavirüsün en çok etkilediği sektör, havayolu şirketleri olmuştur. Virüsün mobilite nedeniyle yayılmasının hızlanması, sosyal izolasyon ve evde kalma trendi uçakların pistte kalmasına neden olmuştur. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği verilerine göre, 2020 yılında havacılık sektörü yaklaşık 115 milyar dolar zarar edebilir. Bu da havayolu taşımacılığının %20 daralması anlamına gelmektedir.
SALGININ YAZ AYLARINDA BİTME İHTİMALİ TURİZM İÇİN UMUT
Virüsten nasibini alan ikinci sektör turizmdir. Yine hareketliliğin engellenmesi ve sosyal mesafenin korunması nedeniyle, küresel ölçekte yer alan seyahat acentaları, oteller, restoranlar faaliyetlerine ara vermek durumunda kalmıştır. Yaklaşık 6,5 trilyon dolarlık değeriyle dünya ticaretinin %10'una tekabül eden turizm sektöründe kayıplar yaşanmaya devam etmektedir. Virüs salgının yaz aylarında bitme ihtimali ise turizm sektörünün en büyük umudu olarak göze çarpmaktadır.
Spor müsabakaları, Sinema, Tiyatro, Konser gibi unsurları içerisinde barındıran eğlence sektörü de virüsten olumsuz etkilenmiştir. Koronavirüs nedeniyle insanlar toplu alanlarda bulunmaktan çekinmektedir. Bu nedenle bu faaliyetler askıya alınmıştır. Petrol fiyatlarının hızla gerilemesi ile Uçaklar havalimanlarında kalırken, gemilerde limanlarda demirlemiştir. Dünyanın en konteynır limanının 7'sinin Çin'de bulunduğunu düşündüğümüzde virüsü nedeniyle sevkiyatların yapılamaması küresel dağıtım ağını negatif yönde etkilemiştir. Bankacılık sektöründe kredilerin ve çeklerin ödenmemesi sistematik risk yaratırken, banka hisselerinin değerinde önemli derecede düşüşler yaşanmıştır
Salgın sona erdikten sonra hangi sektörler ön plana çıkacak?
AŞIYI İLK ÜRETEN AVANTAJ ELDE EDECEK
Koronavirüs bazı sektörleri de olumlu yönde etkilemiştir. Sıvı sabun, kolonya gibi dezenfektan ürünler üreten şirketler siparişlere yetişememektedir. Bazı ülkelerde bu ürünlerin karaborsaya düştüğü görülmektedir. Maske, eldiven ve koruyucu elbise üreten firmaların hisse senetlerinin değeri de artmıştır. İlaç şirketleri de virüsten olumlu yönde etkilenmiştir. Aşıyı ilk üretecek firma ve ülkesi büyük prestij ve maddi anlamda büyük bir avantaj elde etmiş olacaktır.
Gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar üretim kapasitelerini artırarak, talebe cevap vermeye çalışmaktadır. Panik dalgasının yarattığı stokçuluk anlayışı gıda sektöründe yer alan firmaların kazancı anlamına gelmektedir. Evde vatandaşlara internet üzerinden video hizmeti sunan şirketler de bu süreçten kazançlı çıkmıştır. Borsalarda yaşanan hız değer kayıpları aracı kurumların cazibesini arttırmıştır. Yatırımcılar güvenli limanları tercih edince bu kurumların kazançları da artmıştır.