İlk işi olan "Gönül Dağı" ile oyunculuktaki başarısını gözler önüne serdi, kariyerinin yanı sıra güzelliğiyle de dikkatleri üzerine çekti. Gönül Dağı'nın Mihriban'ı Hande Nur Tekin, Sabah TV'de dikkat çeken itiraflarda bulundu. Oyunculukla ilgili konuşan Tekin, "Bir şeyi çok seversin, 'neden seviyorsun?' dediklerinde bilmiyorum yani. Gerçekten çok seviyorum" dedi. Hayata karşı çok hevesli biri olduğunu da belirten güzel oyuncu, "Birini sevince abartırım. 'Bu kadar sevemezsin" diyorlar. Ya seviyorum ama yani, ne yapabilirim ki?" diyerek tatlı bir sitemde de bulundu. İşte röportajın tüm detayları…
-Hikayeni dinleyerek başlayabilir miyiz Hande?
Ben çok küçükken başladım, yanlışlıkla oldu aslında. Bir tane çocuk oyunu vardı, ama yetişkinler oynuyordu. Benim de yanlışlıkla bulunduğum o ortamda bana dediler ki, "hadi gel, dene." Ben o gün girdim, denedim, 5. sınıf falandım. O gün o sahnenin tozunu yuttum. O gün bu gündür müthiş bir heyecan, müthiş bir heves… Hiç bırakmadım. Liseyi de konservatuvar hazırlık üzerine çalıştım. O yüzden de çocukluktan geldi yani. Sahnede çok fazla vakit geçirdiğim için inemedim gibi oldu. Meslek olarak seçme isteğim o zaman doğdu. Hiç de bırakmadım bugüne kadar da. Çok seviyorum.
-Hiç pişmanlık duymadın mı?
Hiç. Çok zorlandım, çok ağladım, çok kendimi yıprattım ama "bıraksam mı?" hiç demedim. Bazen hala zorlandığımda "keşke dese miydim?" oluyor ama yok hiç demedim yani.
-Ailen destekledi mi peki seni bu süreçte?
Çok desteklediler, çok arkamda durdular. O yüzden de benim için süreç biraz daha hızlı ve kolay oldu.
-Nasıl bir çocukluk geçirdin merak ettim…
Birazcık yaramazdım, büyüdükçe duruldum. Mahalle kültürüyle büyümüş bir çocuktum zaten. Çocukken yapabileceğim her şeyi yapmışım gibi geliyor.
HALA İNANAMIYORUM
-Sektöre nasıl girdin, bu süreç nasıl gelişti?
Zaten konservatuvar tiyatro bölümü okudum. Okul bitmeye yakın kamera önü istedim. Bir gün audition çekiyorduk, oldu. Başladım öyle. Ben hala inanamıyorum, çünkü bir yıl bile olmadı mezun olalı. Bir anda işin içinde kendimi bulunca… Çok güzel duygular.
-İlk işin de "Gönül Dağı" oldu. İlk teklif geldiğinde ve karakterini okuduğunda neler hissetin?
Ben zaten diziyi takip ediyordum. İçeride arkadaşlarım da vardı. Bizim Anadolu'da çok izlenen bir iş olduğu için oradan da hakimdim aslında. Oraya girme ihtimali bile beni çok heyecanlandırmıştı. Çok başarılı bir Anadolu hikayesi olduğunu düşünüyorum. Bir merhem olacak karakter gelince çok heyecanlandım. Metni elime aldığımda Mihriban'a sarılmak istedim. Onu oynama fırsatını bulduğumdan, Mihriban ile tanıştığımdan, Mihriban'la insanları tanıştırdığımdan dolayı çok mutluyum. Her okuduğumda gerçekten heyecanlanıyorum. Her seferinde başka duygular yaşıyorum. O yüzden bu işin içinde olduğum için çok mutluyum.
BİRİNİ ÇOK SEVDİĞİMDE YÜREĞİM SIZLAR
-Dizide Mihriban karakterine hayat veriyorsun. Hangi özellikleriniz benzer, hangi özellikleriniz farklı diye sorsam?
Hande, Mihriban gibi dersem çok şımartmış olurum Hande'yi çünkü Mihriban melek gibi bir karakter. Mutlaka benzer yönlerimiz var. Mesela Mihriban birini severken yüreği sızlıyormuş gibi hissediyorum, o kadar seviyor. Ben de öyleyim. Birini çok sevdiğimde yüreğim sızlar. Ama ben Mihriban kadar sabırlı mıyım bilmiyorum. Mihriban gerçekten başkaları için yaşayan biri. Ben onun için "kaldırımda açmış bir çiçek" diyorum. Tüm dünyası başına yıkılmış ama ona rağmen etrafına güzellik saçıyor.
SENARYOYU OKUDUĞUMDA AĞLAMAYA BAŞLIYORUM
-Şiir gibi anlattın…
Benim için öyle ama. Ben onları yaşasam nasıl olurdum bilmiyorum. O hala güzelleştiriyor, hala çok seviyor. Hiç ağlayıp mızmızlanmıyor. Ben mızmızlanırım mesela. Ama ben de çok hassasımdır. Zaten ben senaryoyu okuduğumda da ağlamaya başlıyorum. İçselleştirmek daha kolay oldu benim için Mihriban'ı.
"BEŞ YIL SONRA PARTNER OLACAKSINIZ" DESELER İNANMAZDIM
-Partnerinle uyumun nasıl?
Partnerimi çok seviyorum. Girdiğim günden beri bana çok yardımcı olduğu için ayrıca teşekkürlerim var ona. Biz 5 yıl önce feribotta karşılaşmıştık. Aynı okuldan mezunuz biz, benim çok üst dönemim. Karşılaşmıştık, orada beş dakika sohbet etmiştik. "Kendine iyi bak deyip" görüşüp gittik. O zaman biri bana dese ki, "beş yıl sonra partner olacaksınız", inanmazdım. Yıllar sonra tekrar orada karşılaşınca güzel bir tesadüf oldu.
-Peki normalde de çok heyecanlı mısındır?
Normalde her konuda çok heyecanlıyımdır, ekstra heyecanlıyım. Çok heyecanlı, telaşlı yaşıyorum. Duygularımı çok zirvede yaşıyorum.
ACI ÇEKMEYİ BİLE SEVİYORUM
-Oyunculuğun seni tatmin eden tarafı ne?
Bilmiyorum. Bir şeyi çok seversin, "neden seviyorsun?" dediklerinde bilmiyorum yani. Gerçekten çok seviyorum. Çok keyif alıyorum, acı çekmeyi bile seviyorum. O sette beklemek de benim hoşuma gidiyor mesela. Evimdeymişim gibi hissediyorum. Olmayınca dertleniyorum. Biraz yoğun yaşamayı seven bir insanım.
-Gelmeden seni biraz Google'da araştırdım. Hakkında şu tarz çok haber gördüm; "Güzelliğiyle büyüledi, pozlarıyla mest etti vs." Bu haberleri sen gördüğünde neler hissediyorsun?
İlk başta şaşırdım. Çok da güzel şeyler yazmışlar, tabii ki ayrıca mutlu oldum. Günlük hayattaki Hande ile Mihriban arasındaki fark onları şaşırttı aslında. O yüzden haberler daha çok onun üzerine. Çok kokoşumdur mesela. Herkes, "ne kadar sade" diyor, ilk defa duyuyorum. Ama onların sevmesini sevdim. Beni mutlu eden şeyler oldu bunlar.
-Peki, bahsetmişken sorayım; güzellik için özel bir sırrın, bir rutinin var mı?
Evde bir sürü ürünüm var. Kullanmasam da orada durmasını istediğim ürünlerim var (gülüyor). Bol su içmeye dikkat ediyorum. Çok yürüyorum. Onun dışında çok güzellik kaygım yok, iyi hissetme kaygım var.
-Sektörde var ama güzellik kaygısı…
Var evet, ama bende çok yok. Tabii ki seviyorum güzel olmayı her kadın gibi ama bunun için kaygılanmıyorum. Kendimi mutlu edecek kadar bakım yapmayı seviyorum, o kadar. Güzellik biraz enerjiden gibi de geliyor bana. Ben onları yaptığımda enerjim yükseliyor. Ben mesela enerjiye aşık bir insanım, auraya aşık bir insanım.
-Karşı cinste ilk dikkatini çeken şey ne olur?
Dişleri. Karşı cinste diş, el. Biraz temizlikle alakalı. Etkilendiğim yer ise göz olur.
-Yaşın çok genç, yolunuz çok uzun… Peki, oyunculuktaki hedeflerin neler?
Çok hayal kuruyorum. Her gece ne rollerde oynuyorum bir bilseniz… Çok fazla oynamak istediğim rol var. Çok fazla içinde bulunmak istediğim işler var. Umarım onlar olur. Sadece işimi iyi yapmak istiyorum. "İşini iyi yapıyor" dedikleri bir oyuncu olmak hedefim.
KISA SORULAR
"BU KADAR SEVEMEZSİN" DİYORLAR, YA SEVİYORUM!
-Hayatınızdan neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsünüz?
Hevesim galiba ya. Ben çok seviyorum her şeyi. Çok sevgi, her şeye çok sevgi. Ben çok abartırım. Birini sevince abartırım, bir filmi sevince abartırım, herhangi bir aktiviteyi sevince abartırım… Bunlar mutlu olmamı sağlayan şeyler. Bazılarına fazla geliyor. "Bu kadar sevemezsin" diyorlar. Ya seviyorum ama yani, ne yapabilirim ki? (gülüyor). O yüzden de hayatımdan hevesim çıkmasın. Hep içimde olsun isterim.
-Yalnız o sevgiyi yanlış insanlara verdiğin zaman da çok acı çekersin, dikkat et…
Bile bile yaparım. İnsanlar uyarırlar, ben inadına severim. Her şeyiyle benim. Sonra da çok ağlarım. Ama kızmıyorum kendime, "hayır Hande sen sevdin, sen böyle birisin" derim. Tecrübeydi, bu da sana bunu öğretti. Akıllanmam, ama kendimi de ikna ederim. "Ya bunu bırakacaksın, ya seni çok üzecekler" diyorum. İyi insanlarla karşılaşayım, hayattaki tek temennim o.
SAFIM, BENİ ÇOK KANDIRIRLAR
-Çevrenizden kendiniz hakkında en sık duyduğunuz şikâyet nedir?
"Çok safsın" derler. Çok kandırırlar beni, inanılmaz kandırırlar. Çok güveniyorum, "niye öyle bir şey yapsın ki" diyorum.
-Takıntı derecesinde bir huyunuz, özelliğiniz var mı?
Batıl inançlarım var. Birinden bıçak almam. İnanıyorum maalesef.
-Cimri biri misiniz?
Çok utanıyorum; evet.
İLK DEĞİL, SON DA OLMAYACAK
-Bize programın adına yakışır bir itirafta bulunur musun?
Çok rezil olurum, olmayacak yerlerde olmayacak şeyler yaparım. Bununla ilgili de bir anı anlatayım: İlk defa yapım görüşmesine gidecektim. Normalde kokoşumdur söylemiştim. Ne oldu o gün, ne hissettim bilmiyorum, yapıma parmak arası terlikle gitmiştim.
Evden parmak arası terlikle markete gitmezken o gün iş görüşmesine giderken ne oldu da giydim bilmiyorum. Herhalde şey dedim, "kokoş olmayayım" ama ortam yok. Menajerimle ilk karşılaştığımda anladım hatamı. Bunun gibi o kadar çok olmadık yerde olmadık şeyler yaşadım ki… "Hande bunu hayatta yapmaz" derler ve geldiklerinde ben onu yapmış olabilirim. Ama şunu biliyorum o kötü; ilk değil, son da olmayacak (gülüyor).